Translation of "Pego" in Turkish

0.029 sec.

Examples of using "Pego" in a sentence and their turkish translations:

Fui pego.

Yakalandım.

Tom foi pego.

Tom yakalandı.

- Tom foi pego furtando.
- O Tom foi pego furtando.

Tom çalarken yakalandı.

- Tom finalmente foi pego.
- O Tom finalmente foi pego.

Tom nihayet yakalandı.

- Tom nunca foi pego.
- O Tom nunca foi pego.

Tom asla yakalanmadı.

- Tom quase foi pego.
- O Tom quase foi pego.

Tom neredeyse yakalandı

Onde pego o metrô?

Metroya nereden gidebilirim?

O impostor foi pego.

Dolandırıcı yakalandı.

Você vai ser pego.

Yakalanacaksın.

Tom não foi pego.

Tom yakalanmadı.

Eu pego dinheiro emprestado.

Ben borç para alırım.

- Eu devo ter pego um resfriado.
- Devo ter pego um resfriado.

- Soğuk almış olmalıyım.
- Üşütmüş olmalıyım.

Claro que não foi pego

tabi ki de yakalanmamak

Ai, se eu te pego!

Ay, seni bir yakalarsam!

Ele foi pego roubando maçãs.

O elma çalarken yakalandı.

Ele foi pego numa emboscada.

O bir pusuda yakalandı.

Tom foi pego de surpresa.

Tom şaşkınlıktan yakalandı.

Tom foi pego roubando maçãs.

Tom elma çalarken yakalandı.

O assassino nunca foi pego.

Katil asla yakalanmadı.

Pego um pouco para você?

Senin için biraz alayım mı?

Eu raramente pego um resfriado.

Ben nadiren soğuk algınlığı olurum.

Ele foi pego de surpresa.

O gafil avlandı.

Fui pego na hora do rush.

Trafiğin en yoğun olduğu zamanda yakalandım.

Pego o ônibus para a escola.

Okula otobüsle giderim.

Sempre pego um resfriado no inverno.

- Kışın ben her zaman grip oluyorum.
- Kışın her zaman nezleye yakalanırım.

- Tom foi pego?
- Tom foi capturado?

Tom yakalandı mı?

O criminoso não foi pego ainda.

Suçlu henüz yakalanmadı.

Tom foi pego tentando roubar jóias.

Tom mücevher çalmaya çalışırken yakalandı.

Deixa que eu pego para vocês.

Onu senin için alayım.

- Há algum risco de ser pego pela polícia?
- Tem algum risco de ser pego pela polícia?

Polis tarafından yakalanma riski var mıdır?

- Te pego depois.
- Vemo-nos mais logo.

Sonra görüşürüz.

O assassino foi, finalmente, pego noite passada.

Katil sonunda dün gece yakalandı.

O Tom foi pego trapaceando de novo.

- Tom yine hile yaparken yakalandı.
- Tom yine aldatırken yakalandı.

Se você for pego cavando, há uma penalidade

Kazı yaparken yakalanırsanız cezası var

Eu pego o metrô quase todos os dias.

Ben hemen hemen her gün metroya biniyorum.

O que vai acontecer se eu for pego?

Ben yakalanırsam ne olur?

- Estou segurando um livro.
- Eu pego um livro.

Bir kitap alıyorum.

Fadil foi logo pego e confessou o homicídio.

Fadıl çok geçmeden yakalandı ve cinayeti itiraf etti.

Eu pego os peixes e depois os solto.

Balık yakalarım ve gitmelerine izin veririm.

Para que você não seja pego em coisas hipotéticas

yani farazi şeylere takılmıyorsunuz

É a primeira vez que eu pego um passarinho.

Şimdiye kadar ilk defa bir kuş yakaladım.

O ladrão foi pego com a mão na massa.

Hırsız suçüstü yakalandı.

- Qual o ônibus que pego para a estação do metrô?
- Qual é o ônibus que pego para a estação do metrô?

Metro istasyonuna ulaşmak için hangi otobüse biniyorum?

Se você tivesse saído mais cedo, teria pego o trem.

Eğer daha önce ayrılsaydın trene yetişirdin.

Tom foi pego colando na prova e expulso da escola.

Tom sınavda kopye çekerken yakalandı ve okuldan uzaklaştırıldı.

às vezes é pego em uma condição chamada vórtice da morte

ölüm girdabı adı verilen bir duruma yakalanıyor bazen

Por favor, me diga qual ônibus eu pego para ir à estação.

İstasyona gitmek için hangi otobüse bineceğimi lütfen bana söyleyin.

Esse é o atalho que eu geralmente pego para ir à escola.

Bu genellikle okula gittiğim kestirme yol.

Qual é o número do ônibus que eu pego para ir para Waikiki?

Waikiki'ye gitmek için kaç numaralı otobüse bineceğim?

O Tom se escondeu nas montanhas porque não queria ser pego pela polícia.

Tom polis tarafından yakalanmak istemediği için dağlarda saklandı.

O Tom deve ter pego o dinheiro que precisava com uma outra pessoa.

Tom ihtiyacı olan parayı başka birinden ödünç almış olabilir.

- Peguei livros emprestados da biblioteca pública municipal.
- Eu pego livros emprestados da biblioteca.

Kitapları şehir kütüphanesinden ödünç alırım.

- Você não precisava ter pegado um taxi.
- Você não precisava ter pego um taxi.

Taksi çağırmana gerek yoktu.

Eu soube que Tom contrabandeou drogas para os Estados Unidos durante anos antes de ser pego.

Ben, yakalanmadan önce Tom'un yıllardır Amerika'ya uyuşturucu ticareti yaptığını duydum.