Translation of "Leve" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Leve" in a sentence and their turkish translations:

- Pega leve.
- Pegue leve.
- Acalme-se!

- Sakin olun.
- Kendini yorma.

Leve esses.

Al bunları.

Leve tudo.

Onun hepsini al.

Tenho sono leve.

Benim uykum hafiftir.

Leve a sombrinha.

Şemsiyeni yanına al.

Comerei algo leve.

Hafif bir şey yiyeceğim.

Pega leve, Tom.

Sakin ol, Tom!

Leve este panfleto.

Bu broşürü alın.

Não leve a sério.

- Onu ciddiye almayın.
- Onu ciddiye alma.

Leve alguns guardanapos contigo.

Yanınıza birkaç peçete alın.

Leve Tom ao hospital.

Tom'u hastaneye götür.

Esta cadeira é leve.

Bu sandalye hafif.

Este note é leve.

Bu laptop hafif.

Leve o meu cavalo.

Benim atımı al.

É compacto e leve.

O kompakt ve hafif.

- Pega leve.
- Tenha calma!

Sakin ol.

Me leve a sério.

Beni ciddiye al.

Leve-nos contigo, Tom.

Bizi seninle götür, Tom.

Leve Tom para nadar.

Tom'u yüzmeye götür.

Leve Tom com você.

Tom'u yanında götür.

Leve-me ao hospital.

Beni hastaneye götür.

Você tem alguma cerveja leve?

Hiç hafif biran var mı?

Me leve até a loja.

Beni mağazaya götür.

Leve o Tom para casa.

Tom'u eve götür.

Ela me empurrou de leve.

O beni yavaşça itti.

Por favor, nos leve lá.

Lütfen bizi oraya götür.

Leve me ao seu líder.

Beni liderinize götürün.

Leve o cachorro para passear.

Köpeği yürüyüşe çıkar.

Tom tem um leve resfriado.

Tom'un hafif bir nezlesi var.

Leve isto para sua mãe.

Bunu annene götür.

Peso mais leve de 2 toneladas

en hafifi 2 ton ağırlığında

Por favor, me leve para casa.

Lütfen beni eve götür.

- Leve o Tom.
- Leva o Tom.

Tom'u al.

Leve as crianças para a escola.

Çocukları okula götür.

Por favor me leve para jantar!

Lütfen akşam yemeği için beni dışarı götür!

Não me leve a mal, Tom.

Beni yanlış anlama, Tom.

Este notebook é fino e leve.

Bu dizüstü bilgisayar ince ve hafif.

Tom é um atleta peso leve.

Tom hafif.

Por favor, leve-me ao hospital.

Lütfen beni hastaneye götür.

Vamos pegar leve com o Tom.

Tom'u rahat bırakalım.

Leve esta caixa para o porão.

Bu kutuyu bodruma götür.

Leve tudo isto para a cozinha.

Bunların hepsini mutfağa götür.

- O hidrogênio é o elemento mais leve.
- O hidrogênio é o mais leve dos elementos.

Hidrojen en hafif elementtir.

- Queres que eu te leve até em casa?
- Você quer que eu te leve para casa?

Sizi eve götürmemi ister misiniz?

- Em sua próxima viagem, leve-me com você.
- Me leve com você na sua próxima viagem.

Bir sonraki gezide beni de seninle birlikte götür.

- Você quer que eu leve você ao médico?
- Você quer que eu te leve ao médico?

Seni doktora götürmemi ister misin?

Não leve isso tão a sério, pessoal

Bu kadar ciddiye almayın arkadaşlar

Parece que estou com um leve resfriado.

Hafif üşütmüşüm gibi görünüyor.

Leve as chaves para o seu irmão.

Anahtarları erkek kardeşine götür.

Leve o gato para o meu quarto.

Kediyi odama götür.

Por favor, leve essa bagagem ao correio.

Lütfen o bagajı postaneye götürün.

Tom se envolveu em um leve acidente.

Tom ufak bir kazaya karıştı.

Ele bateu de leve nas costas dela.

O onun sırtını sıvazladı.

Por favor, leve-me até a estação.

Lütfen beni istasyona götür.

Preciso que você me leve à estação.

Beni istasyona götürmeni istiyorum.

Deixa que eu te leve em casa.

Seni eve götüreyim.

Eu tenho uma leve dor de cabeça.

Hafif bir baş ağrım var.

- Leve-nos lá.
- Leva a gente lá.

Bizi oraya götür.

Leve isto à sua caixa de brinquedos.

Bunu oyuncak kutuna koy.

O ar é leve e o solo, úmido.

Hava yumuşak ve toprak nemli.

Não leve mais dinheiro do que você precisa.

İhtiyacınız olandan daha fazla para taşımayın.

- Pegue o que quiser.
- Leve o que quiser.

Ne istiyorsan al.

Não me leve a sério. Estou só brincando.

Beni ciddiye almayın. Ben sadece şaka yapıyorum.

Me sinto mais leve do que o ar.

Havadan daha hafif hissediyorum.

Tom disse que está com uma gripe leve.

Tom hafif üşüttüğünü söyledi.

O ar é mais leve que a água.

Hava, sudan hafiftir.

Tome. Leve isso com você. Pode ser útil.

- Buyur. Bunu yanına al. Faydalı olabilir.
- Al. Bunu yanında taşı. İşine yarayabilir.

É uma arma carregada rastejante com um gatilho leve.

Tereddütsüz saldıran, sürüngen bir makine.

Por favor leve-me ao outro lado do rio.

Beni nehrin diğer tarafına götürün lütfen.

Eu quero que você me leve até o Tom.

- Beni Tom'a götürmeni istiyorum.
- Beni Tom'a götürmenizi istiyorum.

- Não me leve a mal.
- Não me entenda mal.

Beni yanlış anlamayın.

Não leve tão a sério. É só um jogo.

O kadar ciddi olma. Bu sadece bir oyun.

A indiferença é a mais leve forma de intolerância.

Kayıtsızlık, hoşgörüsüzlüğün en hafif biçimidir.

Você está dando muito duro. Pegue leve por um tempo.

Çok çalışıyorsun. Bir süre ağırdan al.

Você está se esforçando demais. Pegue leve por um tempo.

Çok fazla çalışıyorsun. Bir süre işi hafiften al.

Eu quero um barco que me leve para longe daqui.

Beni buradan uzaklaştıracak bir tekne istiyorum.

Leve umas garrafas de água para a sala de reunião.

Toplantı odasına birkaç şişe su götür.

- Por favor, leve isto embora.
- Por favor, retire isto daqui.

Lütfen bunu götür.

Tenho uma dor de cabeça leve desde a noite passada.

- Dün geceden bu yana hafif bir baş ağrım var.
- Dün geceden beri hafif bir baş ağrım var.

- Estou com uma leve febre.
- Estou com um pouco de febre.

Benim hafif bir ateşim var.

O Tom quer que eu leve a Mary para a festa.

Tom Mary'yi partiye götürmemi istiyor.

Deixe que eu te leve para um lugar onde será seguro.

Seni güvende olacağın bir yere götürmeme izin ver.

Eu quero um barco que me leve para bem longe daqui.

Beni buradan uzaklara götürecek bir tekne istiyorum.

Esta ferramenta pertence ao homem. Por favor, leve-a a ele.

Bu alet adama aittir. Lütfen onu ona götür.

Se o seu filho tomar veneno, leve-o imediatamente a um hospital.

Eğer çocuğunuz zehir içerse, derhal hastaneye götürün.

- Leve-a daqui.
- Tire-a daqui.
- Tirem ela daqui!
- Tirem-na daqui!

Onu buradan çıkarın.

Meu laptop novo é mais fino e mais leve que o antigo.

Yeni dizüstü bilgisayarım eskisinden daha ince ve daha hafif.

- Leve o Tom para a estação.
- Leva o Tom para a estação.

Tom'u istasyona götür.

Posso pedir a você que o leve de carro até o hospital?

Onu hastaneye götürmenizi rica edebilir miyim?

- Carreguem o ferido para o hospital.
- Leve o ferido para o hospital.

Yaralıyı hastaneye taşıyın.

Embora a mala de Eri pareça pesada, na verdade é bem leve.

Eri'nin çantası ağır gözükmesine rağmen, aslında oldukça hafiftir.

- Por favor, não me entenda mal.
- Por favor, não me leve a mal.

Lütfen beni yanlış anlamayın.

Não me leve a mal, mas ela gosta de você como um amigo.

Beni yanlış anlama ama o seni bir arkadaş olarak seviyor.

- Não me leve a mal.
- Não me entenda mal.
- Não me levem a mal.

Beni yanlış anlamayın.

- Traga-me um prato limpo e leve o sujo.
- Traz-me um prato limpo e leva embora o sujo.

Bana temiz bir tabak getir ve bu kirli tabağı alıp götür.

- Eu acho melhor que você leve um guarda-chuva para o caso de chover.
- Eu acho melhor levares um guarda chuva, caso chova.

Bence yağmur yağarsa diye bir şemsiye alman daha iyi olur.

O sweater A está com 20% de desconto. O B custa o valor normal, mas a promoção é compre um e leve outro de graça.

%20 indirimle fiyatlandırıldı. Kazak B ise tam fiyattan listelendi. Fakat bir tane alınırsa, birisi bedavaya geliyor.