Examples of using "Leve" in a sentence and their turkish translations:
- Sakin olun.
- Kendini yorma.
Al bunları.
Onun hepsini al.
Benim uykum hafiftir.
Şemsiyeni yanına al.
Hafif bir şey yiyeceğim.
Sakin ol, Tom!
Bu broşürü alın.
- Onu ciddiye almayın.
- Onu ciddiye alma.
Yanınıza birkaç peçete alın.
Tom'u hastaneye götür.
Bu sandalye hafif.
Bu laptop hafif.
Benim atımı al.
O kompakt ve hafif.
Sakin ol.
Beni ciddiye al.
Bizi seninle götür, Tom.
Tom'u yüzmeye götür.
Tom'u yanında götür.
Beni hastaneye götür.
Hiç hafif biran var mı?
Beni mağazaya götür.
Tom'u eve götür.
O beni yavaşça itti.
Lütfen bizi oraya götür.
Beni liderinize götürün.
Köpeği yürüyüşe çıkar.
Tom'un hafif bir nezlesi var.
Bunu annene götür.
en hafifi 2 ton ağırlığında
Lütfen beni eve götür.
Tom'u al.
Çocukları okula götür.
Lütfen akşam yemeği için beni dışarı götür!
Beni yanlış anlama, Tom.
Bu dizüstü bilgisayar ince ve hafif.
Tom hafif.
Lütfen beni hastaneye götür.
Tom'u rahat bırakalım.
Bu kutuyu bodruma götür.
Bunların hepsini mutfağa götür.
Hidrojen en hafif elementtir.
Sizi eve götürmemi ister misiniz?
Bir sonraki gezide beni de seninle birlikte götür.
Seni doktora götürmemi ister misin?
Bu kadar ciddiye almayın arkadaşlar
Hafif üşütmüşüm gibi görünüyor.
Anahtarları erkek kardeşine götür.
Kediyi odama götür.
Lütfen o bagajı postaneye götürün.
Tom ufak bir kazaya karıştı.
O onun sırtını sıvazladı.
Lütfen beni istasyona götür.
Beni istasyona götürmeni istiyorum.
Seni eve götüreyim.
Hafif bir baş ağrım var.
Bizi oraya götür.
Bunu oyuncak kutuna koy.
Hava yumuşak ve toprak nemli.
İhtiyacınız olandan daha fazla para taşımayın.
Ne istiyorsan al.
Beni ciddiye almayın. Ben sadece şaka yapıyorum.
Havadan daha hafif hissediyorum.
Tom hafif üşüttüğünü söyledi.
Hava, sudan hafiftir.
- Buyur. Bunu yanına al. Faydalı olabilir.
- Al. Bunu yanında taşı. İşine yarayabilir.
Tereddütsüz saldıran, sürüngen bir makine.
Beni nehrin diğer tarafına götürün lütfen.
- Beni Tom'a götürmeni istiyorum.
- Beni Tom'a götürmenizi istiyorum.
Beni yanlış anlamayın.
O kadar ciddi olma. Bu sadece bir oyun.
Kayıtsızlık, hoşgörüsüzlüğün en hafif biçimidir.
Çok çalışıyorsun. Bir süre ağırdan al.
Çok fazla çalışıyorsun. Bir süre işi hafiften al.
Beni buradan uzaklaştıracak bir tekne istiyorum.
Toplantı odasına birkaç şişe su götür.
Lütfen bunu götür.
- Dün geceden bu yana hafif bir baş ağrım var.
- Dün geceden beri hafif bir baş ağrım var.
Benim hafif bir ateşim var.
Tom Mary'yi partiye götürmemi istiyor.
Seni güvende olacağın bir yere götürmeme izin ver.
Beni buradan uzaklara götürecek bir tekne istiyorum.
Bu alet adama aittir. Lütfen onu ona götür.
Eğer çocuğunuz zehir içerse, derhal hastaneye götürün.
Onu buradan çıkarın.
Yeni dizüstü bilgisayarım eskisinden daha ince ve daha hafif.
Tom'u istasyona götür.
Onu hastaneye götürmenizi rica edebilir miyim?
Yaralıyı hastaneye taşıyın.
Eri'nin çantası ağır gözükmesine rağmen, aslında oldukça hafiftir.
Lütfen beni yanlış anlamayın.
Beni yanlış anlama ama o seni bir arkadaş olarak seviyor.
Beni yanlış anlamayın.
Bana temiz bir tabak getir ve bu kirli tabağı alıp götür.
Bence yağmur yağarsa diye bir şemsiye alman daha iyi olur.
%20 indirimle fiyatlandırıldı. Kazak B ise tam fiyattan listelendi. Fakat bir tane alınırsa, birisi bedavaya geliyor.