Examples of using "Crise" in a sentence and their turkish translations:
Bu kriz zamanıdır!
Şiddetli bir krizle karşı karşıyayız.
Mali kriz Brezilya'ya geldi.
O, krizlerde sakindi.
Avrupa krizde.
Şirketleri krizi atlattı.
Onun şirketi kriz sırasında iflas etti.
Kriz ne kadar ciddi?
Başkan Hoover krizi çözmeye çalıştı.
Kriz ülkemizi doğrudan etkiledi.
Bu yılın sonunda bir ekonomik kriz olacak.
- İnsanlar krizin bittiğini söylüyor.
- İnsanlar krizin bittiğini söylüyorlar.
Tüm dünya büyük bir kriz yaşıyor
Şimdiki ekonomik kriz için cumhuriyetçi parti suçlanacak mı?
Kriz zamanında nasıl para kazanıldığını bilen biri var mı?
- İtalya kendi tarihindeki en kötü ekonomik krizin içinde.
- İtalya, tarihindeki en kötü ekonomik krizi yaşıyor.
Ekonomi, mali krizden hala tamamen kurtulmadı.
Yardımın olmadan o krizden kurtulamazdım.
İşçiler iş krizinde mali yenilgi alıyorlar.
Mülteci krizi Almanya'da siyasi manzarayı sarsabilir.
"Bu ekonomik kriz ortamını ve olacakları biliyordum" diyor bu adam
Yani generaller ve siyasi müttefikleri için; kriz, kazançlı bir fırsat ortaya çıkardı
Paris'te Napolyon krize cevap verdi bir dizi aşırı önlemle: mülkiyet
Eğer bu şehir çökerse, şu anki insani kriz tam bir felakete dönüşebilir.