Translation of "Braços" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Braços" in a sentence and their turkish translations:

- Ele tem braços muito fortes.
- Ele tem braços bem fortes.

Onun çok güçlü kolları var.

Ela cruzou os braços.

O, kollarını kavuşturdu.

Tom cruzou os braços.

Tom kollarını kavuşturdu.

Tom levantou os braços.

Tom kollarını kaldırdı.

Solte os meus braços.

Kollarımı bırak.

Eu tenho braços curtos.

- Benim kısa kollarım var.
- Kollarım kısa.

Não cruze os braços.

Kollarınızı üst üste atmayın.

Quantos braços tem um polvo?

Ahtapotun kaç tane kolu var?

Tom quebrou os dois braços.

Tom her iki kolunu kırdı.

Tom tem tatuagens nos braços.

Tom'un kollarında dövmeleri var.

Tom morreu em meus braços.

Tom benim kollarımda öldü.

Os meus braços ficaram dormentes.

Kollarım uyuştu.

Os meus braços estão doendo.

Kollarım ağrıyor.

Ele morreu em meus braços.

Kollarımda öldü.

Ela morreu nos braços dele.

- Kollarında öldü.
- Onun kollarında öldü.
- O, onun kollarında öldü.
- O, kollarında öldü.

Ele morreu nos braços dela.

- Kollarında öldü.
- Onun kollarında öldü.
- O, onun kollarında öldü.
- O, kollarında öldü.

Tom carregou Mary nos braços.

Tom, Mary'yi omuzlarında taşıdı.

Tom tem braços muito peludos.

Tom'un gerçekten kıllı kolları var.

Os polvos têm oito braços.

Ahtapotların sekiz kolu vardır.

Tom segurou Maria em seus braços.

Tom Mary'yi kollarında tuttu.

Tom carregou Maria em seus braços.

Tom Mary'yi kollarında taşıdı.

Tom morreu nos braços de Maria.

Tom Mary'nin kollarında öldü.

Tom tem várias cicatrizes nos braços.

- Tom'un kollarında birçok yara izi var.
- Tom'un kolları tarlaya dönmüş.

Levante os seus dois braços assim.

İki kolunuzu da bu şekilde kaldırın.

- Eles estavam caminhando pela rua de braços dados.
- Elas estavam caminhando pela rua de braços dados.

- Kolkola yolda yürüyorlardı.
- Cadde boyunca kol kola yürüyorlardı.

O velho estava sentado de braços cruzados.

Yaşlı adam kollarını bağlamış oturuyordu.

Eu lembro do calor dos braços dela.

Onun kollarının sıcaklığını hatırlıyorum.

Os ombros unem os braços ao tronco.

Omuz kol ve gövdeyi birleştirir.

Muitos perderam os seus braços ou pernas.

Birçok insan kollarını ya da bacaklarını kaybetmiş.

Ele desejava estreitá-la em seus braços.

O onu kollarında tutmayı istedi.

Eu me sinto seguro em seus braços

Kollarında güvende hissediyorum.

O pai dela morreu em seus braços.

Onun babası kollarında öldü.

O casal estava andando de braços dados.

Çift kol kola yürüyordu.

- O bebê estava dormindo profundamente nos braços da mãe.
- O bebê dormia profundamente nos braços da mãe.

Bebek annesinin kollarında uyuyakaldı.

"Cadê a vovó?" "Dormindo na cadeira de braços."

"Büyükanne nerede?" "Kanepede uyuyor."

Em teus braços minha alma encontra a paz.

Senin kollarında ruhum huzur buluyor.

Ela andou de braços dados com seu pai.

Babası ile kol kola yürüdü.

Vai ser um bom exercício para os braços. Certo.

Bu kollarım için zorlu bir egzersiz olacak. Pekâlâ.

Estou a vê-lo, está a agitar os braços.

Onu görebiliyorum, orada kollarını sallıyor.

E dois desses braços por baixo movem-se lentamente,

Sonra, alttaki kollardan iki tanesi yavaşça hareket ediyor.

O bebê se aninhou nos braços de sua mãe.

Bebek annesinin kollarına sokuldu.

O bebê dormia profundamente nos braços de sua mãe.

- Bebek annesinin kollarında mışıl mışıl uyuyordu.
- Bebek annesinin kollarında rahat uyuyordu.

Um policial assistia a ele com os braços cruzados.

Bir polis, kollarını kavuşturarak izliyordu.

O que faz? Cruza os braços à espera que chova?

Burada ne yapıyorsun? Casal'la kucaklaşıyor musun?

Temos muito mais que apenas bíceps em nossos braços, Per.

Kollarımızdaki pazularımızdan çok daha fazlasına sahibiz,Per.

Para escalar, usamos as pernas e os braços servem para equilibrar.

İyi tırmanış için bacaklarınızı kullanmalı ve kollarınızla da dengeyi ayarlamalısınız.

Além das cicatrizas nas orelhas e braços, caminha com um coxear,

Kulak ve kollarındaki yaraların yanı sıra topallayarak yürüyor,

O bebê estava em sono profundo nos braços de sua mãe

Bebek annesinin kollarında derin bir uykudaydı.

Ele era muito alto e magro, com longos braços e pernas.

O, uzun kol ve bacaklarıyla, çok uzun boylu ve inceydi.

Tom segurava o corpo sem vida de Mary em seus braços.

Tom, Mary'nin cansız bedenini kollarında tuttu.

- Eu gosto de abraçar Veronika.
- Adoro apertar a Verônica em meus braços.

Veronika'ya sarılmayı seviyorum.

Seus olhos são tão belos quanto os braços da Vênus de Milo.

Gözleriniz, Venüs de Milo'nun kolları kadar güzel.

Dói-me a cabeça, os braços, as pernas, enfim, o corpo todo.

Başım ağrıyor, kollarım ve bacaklarım da... Aslında bütün vücudum.

Quando minha mulher cruza os braços e bate os pés, eu sei que ela está nervosa.

Karım kollarını bağladığında ve ayağını yere vurduğunda, onun kızgın olduğunu biliyorum.

A mulher seria mais encantadora se se pudesse cair em seus braços sem cair em suas mãos.

Eğer biri onun ellerine düşmeden kucağına düşebilseydi kadın daha çekici olurdu.

Subitamente, um dos últimos grandes macacos na Ásia começou a lançar braços a Scourfield e ao seu guia.

Asya'nın hayatta kalan birkaç büyük maymunundan biri, birden Scourfield ve rehberine dal fırlatmaya başladı.

Os braços só ajudam a equilibrar. Enrolar a corda no pé ajuda-me a dar impulso para cima.

Kollarımı denge için kullanıyorum. Ayaklarımı da halata dolayıp kendimi yukarı itiyorum.

- Não deixa que ninguém se sente em sua cadeira de braços.
- Não deixa ninguém se sentar na sua cadeira de braço.

O, hiç kimsenin sandalyesinde oturmasına izin vermeyecek.