Translation of "Aldeia" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Aldeia" in a sentence and their turkish translations:

Estamos perto da aldeia.

Köye çok yaklaştık.

Ele cresceu numa pequena aldeia.

O, küçük bir köyde büyüdü.

Tem muitos estábulos nesta aldeia?

- Bu köyde birçok mandıra var mı?
- Bu köyde birçok ahır var mı?

Há uma vaca na aldeia.

Köyde bir inek var.

Quantas vacas há na aldeia?

Köyde kaç inek var?

Há duas vacas na aldeia.

Köyde iki inek var.

Combates pesados ​​eclodiram na aldeia antes alvorecer.

Şafaktan önce köyde şiddetli bir çarpışma yaşandı.

Ele é o único sobrevivente na aldeia.

O, köyde hayatta kalan tek kişi.

Visitei a aldeia em que ele nasceu.

Doğduğu köyü ziyaret ettim.

A aldeia tinha mais de mil habitantes.

Köyün binden daha fazla oturanı vardı.

... numa aldeia remota mesmo no centro da selva.

bulunan bir köye götürmek.

Ele nasceu em uma aldeia perto de Teerã.

O, Tahran yakınlarındaki bir köyde doğdu.

Wolfgang é padeiro numa pequena aldeia da Alemanha.

Wolfgang Almanya'da küçük bir köyde bir fırıncı.

Depois, vamos continuar. Devemos estar perto da aldeia Embarra.

Sonra devam edeceğiz. Embarra Köyü'ne yaklaşmış olmalıyız.

Quantas pessoas na aldeia realmente precisam de um médico

köydeki insanların aslında doktora ne kadar muhtaç olduğu

Existe uma aldeia entre o rio e a colina.

Nehir ve tepe arasında bir köy var.

A cidade fica a quase quinze quilômetros da aldeia.

Kasaba köyden yaklaşık on beş kilometre uzaklıktadır.

A aldeia Embarra que procuramos fica 43 quilómetros para oeste,

Aradığımız Embarra Köyü 43 kilometre batıda,

A aldeia Embarra que precisa das vacinas contra a malária

Bu malarya aşılarına ihtiyacı olan Embarra Köyü

Mas, quando chega à pequena aldeia da província de Gansu,

Ancak Gansu bölgesindeki küçük tarım köyüne vardığında,

- O terreno virou uma favela.
- O terreno virou uma aldeia.

Arazi bir köy oldu.

Vamos ao impulso final, temos de levá-los para a aldeia.

Şimdi son hamlemizi yapıp onları köye götürmeliyiz. Hadi.

Dava menos de um quilômetro a distância da aldeia ao correio.

Köy postanesi bir kilometreden daha az mesafedeydi.

Chamaram o veterinário, já que não havia outro médico na aldeia.

Köyde başka doktor olmadığı için veterineri aradılar.

Era uma vez um velho e sua esposa, vivendo juntos numa pequena aldeia.

Bir zamanlar yaşlı bir adam ve karısı küçük bir köyde birlikte yaşarmış.

Não, as casas na minha aldeia não são altas, mas os jardins são grandes.

Hayır, köyümdeki evler yüksek değil ama bahçeler büyüktür.

Enquanto os russos recuavam, a infantaria de Friant abriu caminho até a aldeia de Semënovskaya.

Ruslar geri çekilirken Friant'ın piyadesi Semënovskaya köyüne doğru yol aldılar.

Se um homem sabe, uma pessoa fica sabendo. Se uma mulher sabe, fica sabendo a aldeia inteira.

Bir erkeğe öğretirsen bir kişiyi eğitirsin. Bir kadına öğretirsen bütün köyü eğitirsin.

Tom era tão velho que até os mais antigos da aldeia o conheciam apenas como um homem idoso.

Tom o kadar yaşlıydı ki, köydeki en yaşlılar bile onu yalnızca yaşlı bir adam olarak tanıyordu.

Estamos a aproximar-nos do fim da rota de cadeia fria e a aldeia Embarra fica apenas a alguns quilómetros.

Soğuk zincir güzergâhının sonuna yaklaşıyoruz. Embarra Köyü sadece birkaç kilometre uzaklıkta.