Translation of "Wielki" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Wielki" in a sentence and their turkish translations:

- Ależ wielki pies!
- Jaki wielki pies!

Ne kadar büyük bir köpek!

Jesteś wielki.

Sen büyüksün.

Wielki, nieprawdaż?

Büyük, değil mi?

To wielki żartowniś.

O büyük bir soytarı.

Nadszedł wielki dzień.

Büyük gün geldi.

To wielki, stary wąż.

Büyük bir yılan, baksanıza.

Jutro będzie wielki dzień.

Yarın büyük bir gün olacak.

On ma wielki apetyt.

Onun iyi bir iştahı var.

Tom ma wielki problem.

Tom'un büyük bir sorunu var.

Tamten pies jest wielki.

- O köpek büyük.
- O köpek büyüktür.

To jest wielki projekt.

Bu büyük bir proje.

Dostajesz ten wielki dar, życie,

Siz de bu dev hediyeye sahipsini: Hayat,

To jest wielki krok naprzód.

Bu, ileriye yönelik büyük bir adımdır.

Czułem się jak wielki głupek.

Büyük bir aptal gibi hissediyordum.

Rak to wielki wróg ludzkości.

Kanser hastalığı insanlığın en büyük düşmanıdır.

Sam zajmuje ten wielki pokój.

Büyük odayı kendisine aldı.

Robisz wielki hałas o nic.

- Boş yere yaygara koparıyosun.
- Yok yere mıcırık çıkarıyorsun.

Widzisz tam ten wielki biały budynek?

Oradaki büyük beyaz binayı görebiliyor musun?

Zrobiłem wielki błąd przy wyborze żony.

Karımı seçerken büyük bir hata yaptım.

Język międzynarodowy przyniósłby ludzkości wielki pożytek.

Uluslararası bir dil insanlık için oldukça kullanışlı olurdu.

W moim mieście był wielki zamek.

Benim şehrimde büyük bir kale vardı.

Ból jest zbyt wielki do zniesienia.

Ağrı dayanılmayacak kadar fazladır.

Tak, wilk urządził sobie tutaj wielki piknik.

Evet, bu mağarada bir kurt büyük bir piknik yapmış.

Imituje dźwięk ptaka o nazwie bentewi wielki.

Kiskadee sinek avcısı kuşun sesini taklit ederler.

Według gazet, w Nagoyi wybuchł wielki pożar.

Gazeteler Nagoya'da büyük bir yangın olduğunu söylüyorlar.

Juliusz Cezar, wielki bohater rzymski, został zamordowany.

- Jül Sezar, bu büyük Roma kahramanı, öldürüldü.
- Jül Sezar, bu büyük Roma kahramanı suikaste uğradı.

Widziane z zewnątrz, są jak wielki nadmuchiwany worek,

Dışarıdan bakınca nefes alma sırasında şişen,

- To mały krok dla człowieka, a wielki skok dla ludzkości.
- To jest mały krok człowieka, ale wielki krok ludzkości.

Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.

Według tej gazety, w Bostonie miał miejsce wielki pożar.

Gazeteye göre, Boston'da büyük bir yangın vardı.

- Mam duży problem.
- Mam wielki problem.
- Mam spory problem.

Büyük bir sorunum var.

Jak dobrze wiemy, 9/11 wywołało wielki szok i żałobę.

Bildiğimiz üzere, 11 Eylül çok fazla şok ve acıya neden oldu.

Wiadomość o jej śmierci wywołała wielki niepokój w całym kraju.

Onun ölüm haberi ülke çapında büyük endişeye neden oldu.

- Właściwie to nie jest taki duży problem.
- Tak naprawdę to nie tak wielki problem.

O aslında o kadar büyük bir sorun değil.

- Czy Tom nie jest świetny?
- Czy Tom nie jest wspaniały?
- Czy Tom nie jest wielki?

Tom harika değil mi?