Examples of using "Stary" in a sentence and their turkish translations:
Ben yaşlıyım.
Sen yaşlısın.
O yaşlıdır.
Yaşlı adam bir şey söyledi.
Eski ve yaşlı orman.
Ben eski bir araba satın aldım.
O çok yaşlı.
- Eski bir film izliyorum.
- Eski bir film seyrediyorum.
Tom yaşlıydı.
Benim eski bir bisikletim var.
Çok yaşlısın.
Yaşlı değilim.
Büyük bir yılan, baksanıza.
Bu eski bir el yazması.
Çok yaşlı olabilirim.
Yaşlı bir çiftçiye benziyorum.
O çok yaşlıydı.
O benim eski arkadaşım.
Yaşlı ayı derin uykuda.
Yeni bir şapka satıyor.
Masam eski.
Bu eski bir Amerikan âdeti.
Bu eski bir Kanada geleneğidir.
Yaşlı değilsin
Tom çok yaşlı.
Tom çok yaşlı.
Ekmek bayat.
At yaşlı ama sağlıklı.
Eski bir madenci zincirine benziyor.
Eski bir maden kuyusuna benziyor.
Onların eski binayı yıkışını izledim.
Yaşlı adam bir bankta oturuyordu.
Onun yaşlı kedisi hâlâ hayatta.
Bu benim eski bisikletim.
Bu kilise kaç yıllık?
O çok yaşlı ve hastaydı.
O, daha çok bilmek yeterince yaşlıdır.
Onun evi küçük ve eski.
O onun için çok yaşlı.
Ben yaşlıyım ama o kadar yaşlı değilim.
Yeni bir dost eski bir düşmandan daha iyidir.
Bizim okulumuzun müdürü çok yaşlıdır.
Eski günlüğümü okumak eğlencelidir.
Tom benim kadar yaşlı.
- Yaşlı ama kuvvetli.
- Çok yaşlı olmasına rağmen, güçlü birisi.
O eski arabayı satın almayı ciddi olarak düşünüyor musun?
Eski araban için onlar sana ne kadar verdiler?
Bunun için çok yaşlanıyorum
Adam yaşlı mı genç mi?
Bu beni yaşlı hissettiriyor.
Hiç kimse öğrenmek için çok yaşlı değildir.
Bir sözlüğe ihtiyacın varsa, sana benim eski sözlüğümü ödünç vereceğim.
O eski ev yıllardır ihmal edildi.
- Öğrenmenin yaşı yoktur.
- Hiç kimse öğrenmek için çok yaşlı değildir.
Tom onu yapamayacak kadar çok yaşlı.
Tom eski bilgisayarımızı bodruma koydu.
Tom'un eski arabasını 3.000 dolara satın aldım.
Yaşlı adam abuk subuk konuşurken Tom sabırla dinledi.
Vakıf o güzel eski evi restore etmeye karar verdi.
Bu, hayatı sevmenin yollarından biri. Ben ihtiyar bir adamım,
Yaşlı öğretmen eski güzel günlerden söz etmeye başladı.
Tom eski motosikletimi ona vermemi istiyor.
Yeni evi eskisinden daha çok seviyorum.
Tepenin üstündeki eski kilise on ikinci yüzyıla kadar uzanmaktadır.
Tepenin üstünde duran ev çok eski.
Dedem yüzemeyecek kadar yaşlandığını söylüyor.
Yaşlı filozof "Hayat günah olmadan var olabilir mi?" diye sordu.
Benim okula geri dönmek için çok fazla yaşlı olduğumu düşünüyor musunuz?
Arabam çok yaşlı olsa da, hala çok iyi çalışıyor.
Babam haftada en az bir kez anahtarlarını kaybeder.
Tom arabasını o kadar çok paraya satmayı ummuyordu.
Ben böyle şeyler için çok yaşlıyım.