Translation of "Twój" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Twój" in a sentence and their turkish translations:

Jestem twój.

Ben seninim.

Twój ruch.

- Hamle sırası sende.
- Senin hamlen.

- Ten pies jest twój.
- Pies jest twój.

Köpek senin.

- Gdzie twój pies?
- Gdzie jest twój pies?

Köpeğin nerede?

- Oto twój kubek.
- Tu jest twój kufel.

İşte kupan.

- Tu jest twój pies.
- Twój pies jest tutaj.

- Köpeğiniz burada.
- Köpeğin burada.

Przestudiuję twój raport.

Ben senin raporunu çalışacağım.

Rozumiem twój język.

Dilinizi anlayabiliyorum.

Popierają twój plan.

Onlar senin projenin lehinde.

Kocham twój ogród.

Bahçeni seviyorum.

Znalazłem twój pamiętnik.

Günlüğünü buldum.

Lubię twój kapelusz.

Şapkanı seviyorum.

Uwielbiam twój kapelusz.

Şapkanı severim.

To twój kapelusz.

Şapka senin.

To twój klucz.

Bu sizin anahtarınız.

Podziwiam twój talent.

Ben senin yeteneğine hayranım.

Twój plan zadziałał.

Planın işe yaradı.

To twój pies.

Bu senin köpeğin.

Pies jest twój.

- Köpek senin.
- Köpek sizin.

Znam twój sekret.

Senin sırrını biliyorum.

Widzę twój dom.

Evini görüyorum.

Twój telefon dzwoni.

Telefonun çalıyor.

- To nie twój problem.
- To nie jest twój problem.

- Bu senin sorunun değil.
- Bu sizin sorununuz değil.

Pamiętaj, to twój wybór.

Unutmayın, karar sizin.

Burzą twój sposób działania,

Hareketlerinizi parçalara ayırıp

Postanowiliśmy przyjąć twój pomysł.

Fikrini benimsemeye karar verdik.

Twój czas się skończył.

Zamanın bitti.

Twój plan brzmi wspaniale.

Planın muhteşem görünüyor.

Nadal słyszę twój głos.

- Hâlâ sesini duyabiliyorum.
- Ben hâlâ senin sesini duyabiliyorum.

To twój główny problem.

O, senin önemli sorunundur.

Nieostrożność to twój wróg!

Dikkatsizlik en büyük düşmandır.

Gdzie jest twój brat?

Erkek kardeşin nerede?

Jak minął twój weekend?

Hafta sonun nasıl geçti?

Czy to twój rower?

- O, sizin bisikletiniz mi?
- Senin bisikletin mi?

Twój kraj jest niesamowity!

Senin ülken inanılmaz!

Gdzie mieszka twój dziadek?

Deden nerede yaşıyor?

Twój kaszel mnie martwi.

Öksürmen beni endişelendiriyor.

Czy to twój telefon?

Bu senin telefonun mu?

Kto odebrał twój telefon?

Telefonuna cevap veren kimdi?

Twój dom jest duży.

Senin evin büyük.

Gdzie jest twój ojciec?

Baban nerede?

Mogę pożyczyć twój rower?

Bisikletini ödünç alabilir miyim?

Twój francuski jest dobry.

Fransızcan iyi.

Teraz jest twój serw.

- Şimdi senin servisin.
- Şimdi servis sırası sende.

To nie twój interes.

- Seni ilgilendirmez.
- Sizi ilgilendirmez.
- Onun sizinle bir ilgisi yok.
- Bu sizi ilgilendirmez.
- Bu seni ilgilendirmez.
- Sana ne.

Mógłbyś wyłączyć Twój telewizor?

Lütfen televizyonunun sesini kısar mısın?

Tu jest twój klucz.

İşte anahtarın.

To był twój błąd.

Bu senin hatandı.

Twój ojciec miał rację.

Baban haklıydı.

Twój samochód jest nowy?

Araban yeni mi?

Twój kot jest czarny.

- Kediniz siyah.
- Kediniz siyahtır.
- Kedin siyah.
- Kedin siyahtır.

Gdzie jest twój pies?

Köpeğin nerede?

Czy to twój pokój?

O senin odan mı?

Czy to twój długopis?

Bu senin kalemin mi?

Oto twój kawałek ciasta.

İşte senin pasta payın.

Gdzie jest twój pokój?

Odanız nerede?

Twój ojciec jest wysoki.

Baban uzun boylu.

Co robi twój syn?

Oğlunuz ne iş yapar?

Oto twój mundurek kelnerki.

Bu senin garson üniforman.

Dostałam twój list wczoraj.

Dün sadece mektubunu aldım.

Czy to twój dom?

O senin evin mi?

Mógłbym pożyczyć Twój telefon?

Telefonunuzu ödünç alabilir miyim?

Chciałabym subskrybować twój newsletter.

Haber bülteninize abone olmak istiyorum.

Uwielbiamy krzyż Twój, Panie.

Haçınızı seviyoruz, Tanrım.

Twój samochód jest szybki.

Senin araban hızlıdır.

Czy twój zegarek dobrze chodzi?

Saatinizin doğru mudur?

Twój angielski bardzo się poprawił.

Senin İngilizcen çok gelişti.

Jaki jest twój rozmiar buta?

Ayakkabı ölçün nedir?

Jaki jest twój adres domowy?

Ev adresin nedir?

To nie jest twój nóż.

O sizin bıçağınız değil.

Kiedy jest twój następny występ?

Bir sonraki gösterin ne zaman?

Tom chce pożyczyć twój samochód.

Tom arabanı ödünç almak istiyorum.

Twój mąż jest w domu?

Kocan evde mi?

Zapłacę dzisiaj za twój obiad.

Bugün öğle yemeğini ben ödeyeceğim.

Twój zegarek jest na biurku.

Saatin büroda.

Ile twój dziadek ma lat?

Deden kaç yaşında?

Wiesz, dokąd poszedł twój ojciec?

- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
- Babanın nereye gitmiş olduğunu biliyor musun?
- Baban nereye gitti, biliyor musun?

Jak się ma twój ojciec?

Baban nasıl?

Oni mogą podwyższyć twój czynsz.

Kiranızı arttırabilirler.

Jak duży jest twój dom?

Eviniz ne kadar büyük?

Ile kapeluszy ma twój dziadek?

Büyükbabanın kaç tane şapkası var?

Czy twój samochód jest czarny?

- Araban siyah mı?
- Arabanız siyah mı?

Jaki jest Twój ulubiony film?

Favori filmin nedir?

Ile lat ma Twój wujek?

Amcan kaç yaşında?

Jakiego koloru jest twój samochód?

Araban ne renk?

Tom to twój brat, prawda?

Tom senin erkek kardeşin, değil mi?