Translation of "Szansę" in Turkish

0.023 sec.

Examples of using "Szansę" in a sentence and their turkish translations:

Straciłem kolejną szansę.

Bir fırsat daha kaybettim.

Dostaniemy kolejną szansę.

İkinci bir şans alacağız.

Daj szansę pokojowi.

Barışa bir şans verin.

Daj mi szansę.

Bana bir şans verin.

I zwietrzyły swoją szansę.

Bunun bir fırsat olduğunu da öğrenmişler.

Oni stracili dobrą szansę.

Onlar iyi bir fırsat kaçırdı.

Dali mu szansę uciec.

Ona bir kaçma şansı verdiler.

Dałem Tomowi kolejną szansę.

Tom'a bir şans daha verdim.

Muszę dać Tom'owi szansę.

Tom'a bir şans vermeliyim.

Dał mi ostatnią szansę.

O bana son bir şans verdi.

Daję ci ostatnią szansę.

- Sana son bir şans veriyorum.
- Sana son bir fırsat veriyorum.

Tom dostał kolejną szansę.

- Tom bir şans daha aldı.
- Tom bir şans daha yakaladı.

Powinniśmy dać Tomowi szansę.

Tom'a bir şans vermemiz gerek.

Zasługuję na kolejną szansę.

- Başka bir şansı hak ediyorum.
- Bir şansı daha hak ediyorum.

Jak zmaksymalizować szansę na powodzenie?

Peki faydalı sonuç şansını nasıl artırırsınız?

Dałbyś mi szansę do wyjaśnienia?

Bana açıklamam için bir şans verir misin?

Daj mi jeszcze jedną szansę.

Bana bir şans daha ver.

Dam mu jeszcze jedną szansę.

Ona bir şans daha vereceğim.

Tom nie zasługuje na drugą szansę.

- Tom ikinci bir şansı hak etmiyor.
- Tom ikinci bir şansa layık değil.

- Sami dostrzegła szansę.
- Sami zwęszyła okazję.

Sami bir fırsat gördü.

Masz tylko jedną szansę na poprawną odpowiedź.

Doğru cevaplamak için tek şansın var.

Teraz... nie podlega to dyskusji. Ciemność stwarza szansę.

Artık... şüphe kalmadı. Karanlık, fırsat yaratır.

Miałem szansę to kupić, ale nie zdecydowałem się.

Onu almak için şansım vardı ama almamaya karar verdim.

Jeśli chcesz dać nam drugą szansę, wybierz „Spróbuj ponownie”.

Bunu tekrar denemek istiyorsanız "Bölümü Tekrar Oynat"ı seçin.

Która opcja daje nam największą szansę na zdobycie surowicy?

Hangi seçenek panzehri yenilememiz için bize en iyi şansı verir?

Ale dziś księżyc świeci jasno. Więc flamingi mają szansę.

Ama bu gece Ay parlak. O yüzden flamingoların şansı var.

Zagrajmy jeszcze partyjkę pokera. Chciałbym mieć szansę się odegrać.

Bir el daha poker oynayalım. Paramı geri kazanmak için bir şans istiyorum.

Która droga daje większą szansę na wydostanie się z tej kopalni?

peki bu madenden çıkmak için hangi yolu kullanmalıyız?