Translation of "Dobrą" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Dobrą" in a sentence and their turkish translations:

Masz dobrą reputację.

İyi bir ünün var.

Jesteś dobrą matką.

- Sen iyi bir annesin.
- Siz iyi bir annesiniz.

Wykonałem dobrą robotę.

İyi bir iş çıkardım.

Masz dobrą pamięć.

Sen iyi bir hafızaya sahipsin.

Mam dobrą pamięć.

Sen iyi bir hafızaya sahipsin.

Miałem kontakty, dobrą reputację.

İyi bir çevrem, iyi bir itibarım vardı. İyi olacağımı

Dałeś mi dobrą radę.

Bana iyi öğüt verdin.

Oni stracili dobrą szansę.

Onlar iyi bir fırsat kaçırdı.

Znam dobrą, niedrogą restaurację.

Ucuz iyi bir restoran biliyorum.

On jest dobrą osobą.

- O iyi bir kişidir.
- O iyi bir insan.
- O iyi bir kişi.

Znalazłem dobrą meksykańską restaurację.

İyi bir Meksika restoranı buldum.

Możesz polecić dobrą restaurację?

İyi bir restoran tavsiye edebilir misin?

Znasz jakąś dobrą restaurację?

İyi bir restoran biliyor musun?

Dała mi dobrą radę.

Bana iyi bir nasihat verdi.

Dam ci dobrą radę.

Sana iyi bir öğüt vereceğim.

Dotychczas wykonałeś dobrą robotę.

Şimdiye kadar iyi işler yaptın.

Tom wykonuje dobrą pracę.

Tom iyi iş yapar.

Mam całkiem dobrą pracę.

Benim oldukça iyi bir işim var.

Kłamcy muszą mieć dobrą pamięć.

Yalancılar iyi bir hafızaya sahip olmalıdırlar.

Mieliśmy tamtego dnia dobrą pogodę.

O gün hava güzeldi.

Nasz profesor ma dobrą reputację.

Profesörümüz iyi bir üne sahiptir.

Mój brat ma dobrą pamięć.

Erkek kardeşimin iyi bir hafızası var.

Byłaby dla mnie dobrą żoną.

O benim için iyi bir eş olur.

Tom dał mi dobrą radę.

Tom bana iyi tavsiyeler verdi.

Ten zajazd oferuje dobrą obsługę.

Bu han iyi hizmet verir.

Nie była zbyt dobrą pianistką.

O, çok iyi bir piyanist değildi.

Dostał dobrą ocenę z matematyki.

Matematikte iyi bir not aldı.

Mamy teraz bardzo dobrą drużynę.

Şimdi iyi bir takımımız var.

Wiedziałeś, że ona robi dobrą kawę?

Onun kahve yapmada iyi olduğunu biliyor muydun?

Za dobre odpowiedzi daje dobrą ocenę.

İyi cevaplar için iyi dereceler veriyorum.

Czy Matka Teresa była dobrą kobietą?

Anne Teresa iyi bir kadın mı?

A jednak Tom podjął dobrą decyzję.

Tom sonunda doğru kararı verdi.

Jak się masz? Miałeś dobrą podróż?

Nasılsın? İyi bir yolculuk yaptın mı?

Możesz mi polecić dobrą koreańską restaurację?

İyi bir Kore lokantası tavsiye edebilir misiniz?

Jestem dobrą nauczycielką. / Jestem dobrym nauczycielem.

Ben iyi bir öğretmenim.

- Moja ciotka pokazała mi, jak zrobić dobrą kawę.
- Moja ciotka nauczyła mnie, jak zrobić dobrą kawę.

Teyzem bana iyi kahvenin nasıl yapılacağını gösterdi.

Myślisz, że jutro będziemy mieć dobrą pogodę?

Yarın havanın iyi olacağını düşünüyor musun?

Gdzie mam się zwrócić po dobrą radę?

İyi bir nasihat almak için nereye gidebilirim?

Co dla ciebie oznacza bycie dobrą matką?

İyi bir anne olmak sana göre ne anlama geliyor?

Tom słyszał, że Mary była dobrą nauczycielką.

Tom Mary'nin iyi bir öğretmen olduğunu duydu.

Po prostu staram się być dobrą matką.

Sadece iyi bir anne olmaya çalışıyorum.

Dam ci dobrą radę - nie sikaj pod wiatr!

Sana bazı tavsiyeler vereyim - rüzgâr yönünde çiş yapmayın!

Czy to prawda, że słonie mają dobrą pamięć?

Fillerin iyi hafızaları olduğu doğru mu?

Myślę, że Tom robi dla nas bardzo dobrą robotę.

Sanırım Tom bizim için oldukça iyi bir iş yapıyor.

Wygląda na to, że masz dobrą rękę do roślin.

Sen bitki yetiştirmekten anlıyorsun gibi görünüyor.

Mamy dwie informacje: dobrą i złą. Od której zacząć?

İki haberimiz var. Biri iyi biri kötü. Hangisinden başlayalım?

Nie mam jeszcze wystarczająco dużo informacji, by podjąć dobrą decyzję.

Sağlıklı bir karar vermek için yeterli bilgim yok.

Tom zastanawiał się, jak dobrą piosenkarką jest tak naprawdę Mary.

Tom Mary'nin gerçekten ne kadar iyi bir şarkıcı olduğunu merak ediyordu.

Dobrą rzeczą jest to, że zostaniemy wysoko. Łatwiej będzie utrzymać kierunek.

Bunu yapmanın iyi yanı, yüksekte kalmayı sağlaması. Böylece yön belirlemek daha kolay olur.

Miała poważne kłopoty finansowe, mimo to robiła dobrą minę do złej gry.

O çok sıkıntıdaydı ama mecbur olduğu işi isteyerek yaptı.

Wejście w podziemia kopalni było dobrą decyzją. Znaleźliśmy jedno ze stworzeń, których szukaliśmy,

Yer altı mağarasına girmek iyi bir karardı. Aradığımız yaratıklardan birini de bulduk