Examples of using "Dobrą" in a sentence and their turkish translations:
İyi bir ünün var.
- Sen iyi bir annesin.
- Siz iyi bir annesiniz.
İyi bir iş çıkardım.
Sen iyi bir hafızaya sahipsin.
Sen iyi bir hafızaya sahipsin.
İyi bir çevrem, iyi bir itibarım vardı. İyi olacağımı
Bana iyi öğüt verdin.
Onlar iyi bir fırsat kaçırdı.
Ucuz iyi bir restoran biliyorum.
- O iyi bir kişidir.
- O iyi bir insan.
- O iyi bir kişi.
İyi bir Meksika restoranı buldum.
İyi bir restoran tavsiye edebilir misin?
İyi bir restoran biliyor musun?
Bana iyi bir nasihat verdi.
Sana iyi bir öğüt vereceğim.
Şimdiye kadar iyi işler yaptın.
Tom iyi iş yapar.
Benim oldukça iyi bir işim var.
Yalancılar iyi bir hafızaya sahip olmalıdırlar.
O gün hava güzeldi.
Profesörümüz iyi bir üne sahiptir.
Erkek kardeşimin iyi bir hafızası var.
O benim için iyi bir eş olur.
Tom bana iyi tavsiyeler verdi.
Bu han iyi hizmet verir.
O, çok iyi bir piyanist değildi.
Matematikte iyi bir not aldı.
Şimdi iyi bir takımımız var.
Onun kahve yapmada iyi olduğunu biliyor muydun?
İyi cevaplar için iyi dereceler veriyorum.
Anne Teresa iyi bir kadın mı?
Tom sonunda doğru kararı verdi.
Nasılsın? İyi bir yolculuk yaptın mı?
İyi bir Kore lokantası tavsiye edebilir misiniz?
Ben iyi bir öğretmenim.
Teyzem bana iyi kahvenin nasıl yapılacağını gösterdi.
Yarın havanın iyi olacağını düşünüyor musun?
İyi bir nasihat almak için nereye gidebilirim?
İyi bir anne olmak sana göre ne anlama geliyor?
Tom Mary'nin iyi bir öğretmen olduğunu duydu.
Sadece iyi bir anne olmaya çalışıyorum.
Sana bazı tavsiyeler vereyim - rüzgâr yönünde çiş yapmayın!
Fillerin iyi hafızaları olduğu doğru mu?
Sanırım Tom bizim için oldukça iyi bir iş yapıyor.
Sen bitki yetiştirmekten anlıyorsun gibi görünüyor.
İki haberimiz var. Biri iyi biri kötü. Hangisinden başlayalım?
Sağlıklı bir karar vermek için yeterli bilgim yok.
Tom Mary'nin gerçekten ne kadar iyi bir şarkıcı olduğunu merak ediyordu.
Bunu yapmanın iyi yanı, yüksekte kalmayı sağlaması. Böylece yön belirlemek daha kolay olur.
O çok sıkıntıdaydı ama mecbur olduğu işi isteyerek yaptı.
Yer altı mağarasına girmek iyi bir karardı. Aradığımız yaratıklardan birini de bulduk