Examples of using "Krew" in a sentence and their turkish translations:
Kan pompalıyorum.
Köpekbalıkları kanı algılayabilir.
- O kan mı?
- Kan mı bu?
Bu kan değil.
- Sen hiç kan bağışladın mı?
- Hiç kan bağışladınız mı?
- Hiç kan bağışladın mı?
Kan henüz ıslaktı.
Senin kanın kırmızı.
Onun kız kardeşi için kanını verdi.
- Kan sudan daha yoğundur.
- Kan sudan daha koyudur.
Bu öğleden sonra kan bağışladım.
Burnum kanıyor.
Bu bıçağın üzerinde kan var.
Tom yerde kan gördü.
Yine de katliam devam ediyor.
Kanı gördüğünde neredeyse bayılıyordu.
O, erkek kardeşini kurtarmak için kan verdi.
Bu kan değil. Sadece kırmızı boya.
Zehriyle başlayalım. Güçlü, hızlı harekete geçen, kanı sulandıran ölümcül bir karışım.
Kan, çaba, gözyaşı ve terden başka verebilecek hiçbir şeyim yok.
İğne onun parmağına battı ve kanamaya başladı.
Kan eritrositler, lökositler, trombositler ve plazmadan oluşur.
Onların kanı, bir çoğumuzda gezdiği gibi bende de geziyor.
Termal kameralar algıladıkları şeyi bize gösteriyor. Yavrunun yüzgecindeki sıcak kan.
Testere pullu engereğin etkisi çok çabuk görüldüğü için bir saatin altında öldürebilecek bir zehir.