Examples of using "Godziny" in a sentence and their turkish translations:
Lütfen yarım saat bekle.
Ben sadece iki saat uyudum.
Biz saatlik bir tekne kiraladık.
Üç saatimiz var.
Üç saat bekledim.
Yansıyan yüzeylerin ışığını
Saatle tekne kiraladım.
- Üç saatimiz var.
- Kalan üç saatimiz var.
Sadece üç saatimiz var.
Tam üç saatimiz var.
Bir saattir hazırız.
Otuz dakika içinde geri arayacağız.
Biz iki saat yürüdük.
Bu yaklaşık bir saat sürecek.
Film iki saat sürdü.
Ben sadece iki saat uyudum.
- İki saattir çalışmaktadır.
- O iki saattir çalışıyor.
Üç saat boyunca şarkı söyledik.
Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.
Saatle bir tekne kiralayabilirsin.
Parti üç saatten daha fazla sürdü.
Yarım saat daha erken ayrılmalıydın.
Tren otuz dakika geç kaldı.
Mary banyoda saatler harcıyor.
Onun konuşması üç saat sürdü.
Gerçekten iki saat beklemek istiyor musun?
Tom üç saattir uyuyor.
Bir gün yirmi dört saattir.
Tom sadece üç saat uyumuştu.
Sanırım otuz dakika daha beklesek iyi olur.
Arabayı tamir ederek üç saat geçirdim.
Paket üç saat önce geldi.
Eğer çocuğumuz
Sadece her iki saatte bir otobüs vardır.
Planlarını tartışarak dört saat harcadılar.
O yarım saat içinde burada olacak.
Tom üç saat daha beklemek zorunda.
Her gün üç saat Fransızca öğrenirim.
Bir saat içinde orada olabilirim.
Üç saat sonra eve gitti.
Bu yaklaşık sadece bir saat sürmeli.
Üç saat önce seni aradım.
Ben iki saat içinde döneceğim.
Tom otuz dakika önce buradaydı.
Tokyo'ya varmamız iki saat aldı.
Yarım saattir otobüsü bekliyordum.
Tom yarım saat erken vardı.
Araba, yarım saatlik sürüşten sonra bozuldu.
İki saat beklemek için çok uzundur.
- Her gün yarım saat İngilizce çalışıyorum.
- Her gün yarım saat İngilizce çalışırım.
- Hava saatten saate değişir.
- Hava durumu saatten saate değişir.
En azından üç saat yemek yeme.
Tom kendini saatlerce bodruma kilitlerdi.
Üç saat içinde işte olmak zorundayım.
Tom üç saatten fazla Mary'yi bekledi.
Ben her cumartesi sabahı üç saat boyunca çalışırım.
İki buçuk saat önce öğle yemeği yedim.
O üç saat içinde onu yapabilecek.
Tom bütün tarlayı üç saat içinde sürdü.
Onu yapmayı üç saat içinde öğrenir.
Üç saatten daha az sürede orada olacağız.
Bu iş yarım saat içinde bitirilebilir.
Okula yürüyerek gitmek yarım saatimizi alıyor.
Öğleden sonra sıcağında iki saat yürüdüm.
İki ya da üç saatten daha fazla olmayacağım.
Bu üç saatten daha fazla sürmemeli.
Ödevini bitirmek Tom'un neredeyse üç saatini aldı.
Eve gitmek Tom'un neredeyse üç saatini aldı.
Tom günde yaklaşık üç saat televizyon izler.
yardım gelene kadar üç saat bilinçsizce yatarak kan kaybetmişti.
Bir maratonu 2 saatin altında koşan ilk insan.
Matematik ödevimi bitirmek neredeyse üç saatimi aldı.
Buradan amcamın evine gitmek iki saat sürer.
Tom hiç ara vermeden üç saat piyano çaldı.
Tom beni 30 dakikadan daha fazla bekletti.
Üç saat oldu ve hiçbir şey bunu tetiklememiş.
Biraz kestirmek için uzandım ve iki saatlik bir uykuya daldım.
Yarım saat geç geldi, bu yüzden herkes ona kızgındı.
İki saat önce bu masada iki tane kırmızı şapka vardı.
- Birkaç sayfa İngilizce çevirmek iki saatten fazla zamanımı aldı.
- Birkaç sayfa ingilizceyi çevirmek iki saatten daha fazla zamanımı aldı.
Yaklaşık üç saat alacak.
Anne kutup ayısı, yemek arayışı içinde 24 saatte 80 kilometreye kadar yol tepebilir.
Bu dükkanında saatle bisiklet kiralayabilirsiniz.