Examples of using "Dwie" in a sentence and their turkish translations:
- İki tane kitap yazdı.
- O, iki kitap yazdı.
İki kız yeğenim var.
İki seçeneğin var.
Ben sadece iki saat uyudum.
İki tane koyuyoruz...
- Benim iki kitabım var.
- İki kitabım var.
İki kızım var.
Senin iki kitabın var.
Ben iki gazeteye aboneyim.
Biz iki keçi besliyoruz.
- İki kadın şarkı söylüyor.
- İki tane kadın şarkı söylüyorlar.
İki kredi kartım var.
çünkü biz iki ütopyayı birleştiriyorduk.
Pekâlâ, iki seçeneğimiz var.
İnsanların iki ayağı vardır.
Onun iki kız kardeşi var.
Almanya'nın iki tane başkenti vardır.
- Tom'un iki kız kardeşi var.
- Tom'un iki bacısı var.
İki küçük şişe, lütfen.
O bana iki kitap ödünç verdi.
Biz iki saat yürüdük.
İki kırmızı balığım var.
İki ablam var.
- Onun iki kız çocuğu var.
- İki kızı var.
Ben sadece iki saat uyudum.
İki pamuk gömlek aldım.
- İki saattir çalışmaktadır.
- O iki saattir çalışıyor.
Tom'un iki bacağı var.
İki ilmek, biri diğerinin önünde.
Bunları bağdaştırmak zor.
Ama bazen ortaya iki bacak çıkıyor.
Bilişinin üçte ikisi
İki şirket birbirleri ile yarışıyor.
Öğleden sonra iki dersimiz var.
Gerçekten iki saat beklemek istiyor musun?
Sadece iki doğru cevap var.
İki kızımız ve bir oğlumuz var.
İki kızımız ve bir oğlumuz var.
İki küçük kız papatyaları topluyorlar.
Bu ev iki banyoya sahiptir.
İki bardak portakal suyu, lütfen.
O kadının iki tane çantası var.
Ben sabahleyin her zaman iki fincan kahve içerim.
On iki çift kranial sinir vardır.
O, elmayı iki parçaya ayırdı.
Tamam, burada yapılacaklar için iki seçeneğimiz var.
Bunu iki şekilde yapabiliriz. Ya bir sopa kullanır...
Bu iki grubu zekice birbirine bağlamak.
Bir taşla iki kuş vurmak.
Sadece her iki saatte bir otobüs vardır.
İki genç kız mutlu bir şekilde gülümsedi.
Sabahleyin her zaman iki fincan kahve içerim.
Baş ağrısı için iki aspirin al.
İki çay ve üç kahve ısmarladım.
İki kız tahterevallide oynadı.
Onlar bir taşla iki kuş öldürdüler.
Otobüs yaklaşık iki dakika içinde kalkıyor.
Ben iki saat içinde döneceğim.
Tokyo'ya varmamız iki saat aldı.
- İki aile o evde yaşıyor.
- O evde iki aile yaşıyor.
- O evde iki aile yaşar.
Bir kocası ve iki kızı vardır.
İki kızımız ve iki oğlumuz var.
Helikoptere işaret vermek için iki seçeneğimiz var.
İki ahtapotun birbirine yakın durması çok nadirdir.
Şirket iki yeni sekreteri çalıştırmaya karar verdi.
İki saat beklemek için çok uzundur.
Karısı ona iki kızı ve bir erkek çocuk doğurdu
İki ya da üç dakika içerisinde onu bitirmeyi planlıyorum.
İki ya da üç dakika içerisinde onu bitireceğim.
- Şirket iki yeni sekreteri işe almaya karar verdi.
- Şirket işe iki yeni sekreter alma kararı aldı.
- Şirket işe iki sekreter almayı kararlaştırdı.
İki buçuk saat önce öğle yemeği yedim.
Tom odaya girdi, iki pizza taşıyordu.
Tom çayına iki küp şeker koydu.
Tom'un iki kızı var. Her ikisi de evli.
Şirket, özgeçmişimin iki kopyasını istedi.
Motive edilmiş davranışlar iki genel kategoriye ayrılır:
Ekranda belirecek olan iki seçenek için tetikte olun.
şu an dünya insanlarının üçte ikisi demokrasi çatısı altında yaşıyor.
Öğleden sonra sıcağında iki saat yürüdüm.
İki ya da üç saatten daha fazla olmayacağım.
Eğer iki dakika daha erken gelseydin, otobüsü yakalayabilirdin.
Büyük Britanya'nın Kıbrıs'ta iki tane askeri üssü var.
- Bu yolla bir taşla iki kuş öldürürüm.
- Bu yolla bir taşla iki kuş vururum.