Translation of "있다고" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "있다고" in a sentence and their turkish translations:

마음에 화면이 있다고 상상하시고

Zihninizde bir ekran hayal edin,

뭔가 잘못하고 있다고 생각한다면

işleyişlerinden hoşnut değilseniz

그녀는 웃고 있다고 알려주기도 하죠.

Kadının gülümsediğini size söyleyebilir.

동일한 편견을 갖고 있다고 봅니다.

iş hakkın aynı ön yargılara sahipler ve onlara karşı aynı ön yargılar var.

자웅동체일 가능성이 있다고 발표해 버렸어요.

ve buna sahip olan bir kadının da muhtemelen çift cinsiyetli olduğunu.

얘네들이 코카콜라 유통까지 맡고 있다고.

ayrıca Coca Cola'nın dağıtımını da yapıyorlar.

그러나 저는 제가 연결되어 있다고 믿어요.

Bağlandığıma güveniyorum.

동일한 테스토스테론 수치를 갖고 있다고 합니다.

kendilerinden 10 yaş daha olgun biriyle aynı.

실제로, 그런 집단이 있다고 동의한다고 해도

Doğrusu, bu jenerasyonların var olduğu konusunda anlaşabilsek bile

일부 연구에서는 사망률과도 연관이 있다고 이야기합니다.

Bazı çalışmalar ölüm oranını bile etkilediğini gösteriyor,

자존감과 존중을 받고 있다고 믿게 되고

insan onura uygun ve saygıyla davranılacağına inandığı

둘 다 가질 수 있다고 생각합니다.

geliştirme zihniyeti ve sabit zihniyet.

저는 이것이 여러 마술에 담겨 있다고 봅니다.

özünde olan bir sorunu anlatıyor

우스꽝스러운 갑옷 피부, 뿔, 이빨이 있다고 생각하죠.

en absürt zırha, dikenlere, dişlere sahip olanı düşünürler.

여러분은 우리가 시끄러운 스포츠 바에 있다고 생각하지만

Size göre ben maç izlenen gürültülü bir barım,

아직 여기서 방울뱀을 잡을 수 있다고 생각하신다면

Hâlâ o çıngıraklı yılanı yakalayabileceğinizi düşünüyorsanız

코레타 스캇의 뜻을 실천할 수 있다고 믿습니다.

o zaman bence Coretta Scott'un vizyonunu gerçekleştirebiliriz.

가난을 부와 풍요로 바꿀 수 있다고 믿습니다.

bolluk ve refaha çevirebilecek güce sahip olduğuna inanıyorum.

그들의 고통을 덜어줄 수 있다고 생각하면서 말이죠.

bu yerlerin yeniden yapılandırılmasında acele ediyoruz.

스스로 "나쁜 감정"을 갖고 있다고 응답했습니다.

sözde ''kötü duygular''a sahip olduğumuz için kendimizi yargıladığımızı

좋은게 어떤 것인지 잘 알고 있다고 생각했죠.

Tüm kalbimle neyin iyi olduğuna yürekten inanıyordum.

다행히도 저는 해결책이 있다고 말할 수 있습니다.

Neyse ki, toprak bozunması ve iklim değişikliği olan

과학자들은 이 기간의 대부분동안 전염성이 있다고 생각합니다

Ve bilim insanları, bu dönemin çoğunda hastalığı başkasına bulaştırabileceğinizi düşünüyor.

그러면 챔피언의 사고방식을 가질 수 있다고 믿어요.

sahip olabileceğimize inanıyorum.

당신은 불안 장애를 가지고 있다고 볼 수 있습니다.

anksiyete bozukluğunuz olabilir.

토끼들과 상호 작용하는지가 관련이 있을 수 있다고 생각했습니다.

teknisyenin tavşanlarla olan etkileşim sıklığı olabileceğini düşündüler.

우리 몸 안의 미생물을 정비할 필요가 있다고 알려준다면요?

mikrobiyomunuzda biraz desteğe ihtiyacınız olduğunu söylerse?

추적기를 보면 데이나가 바로 저 아래에 있다고 나와요

Evet, bakın. Takip cihazı, Dana'nın... ...hâlâ o tarafta olduğunu gösteriyor.

원인 모를 건강 쇠약을 앓고 있다고 전해 왔습니다.

zayıflatan bir hastalıkla uğraşarak geçirmişti.

지금 이들은 최대한 인도적으로 기술에 접근하고 있다고 주장하지만

Sonuçta, ortaklarını memnun etmek için

전 우리가 그 점을 바꿀 수 있다고 봅니다.

Bence bunu değiştirebiliriz.

그들이 속해 있다고 생각하는 더 강한 힘을 존중하기 위해서요.

insanlar arasında ücretsiz olarak paylaşıldı.

저와 제 동료는 이 해답이 그들의 폐에 있다고 생각했습니다.

Ekibim ve ben, biz cevabın ciğerleri olduğunu düşünüyoruz.

이런 생각이 미래는 본질적으로 정해져 있다고 본다는 점이 있겠죠.

geleceğin aslında belirlenmiş olduğuyla ilgili bir görüşü işaret eder.

여기서 생물을 잡을 수 있다고 생각하신다면 '다시 시도'를 선택하세요

Birkaç yaratık daha yakalayabileceğinizi düşünüyorsanız "Tekrar Dene"yi seçin.

제가 세 가지 개념을 가지고 있다고 말했던 것은 거짓말이죠.

Üç fikrim olduğunu söylerken yalan söylemiştim.

수십억 가지의 기계들을 더 깊게 조사할만한 가치가 있다고 생각합니다.

bunun daha çok araştırmaya değer bir şey olduğunu düşündük.

유엔과 협력을 하면 성공할 수 있다고 말씀드릴 수 있어요.

ancak BM ile çalışmanın başarıya götüreceğini söyleyebilirim.

우리 모두에게 삶을 바꿀 수 있는 능력이 있다고 말하죠.

Bazı dış güçlere başvurmadan,

‎치타가 야간에 사냥할 수 있다고 ‎생각하는 사람은 거의 없었습니다

Çitaların karanlıkta avlanabileceğine çok az kişi inanırdı.

기업이 프로젝트 '87로부터 배울 점이 세 가지 있다고 생각합니다.

İşyerlerinin, Project '87'den faydalanabileceği üç nokta var:

저는 절대로 여러분이 곰보다 빨리 뛸 수 있다고 생각하지 않습니다.

Bir ayıdan daha hızlı koşabileceğinizi hiç sanmıyorum.

하지만 이제 학교의 역량만으로 문제를 해결할 수 있다고 생각하지는 않습니다.

ama artık bu sorunu çözmede okulların yeterliklerini sorgulamıyorum.

아직 이 늑대를 해결할 수 있다고 생각한다면 '다시 시도'를 선택하세요

Bu kurtla başa çıkabileceğinizi düşünüyorsanız "Yeniden Dene"yi seçin.

아직도 여기서 타란툴라를 잡을 수 있다고 생각하신다면 '다시 시도'를 선택하세요

Hâlâ bir tarantula yakalayabileceğinize inanıyorsanız "Tekrar Dene"yi seçin.

혹자는 우리가 이미 우리 행성을 지적 생명체와 공유하고 있다고 하죠.

Kimilerine göre gezegenimizi dünya dışı zekâyla paylaşıyoruz bile.

저는 여러분 모두가 자신의 생각보다 훨씬 더 회복력이 있다고 믿습니다.

Sandığınızdan daha dirençli olduğunuza inanıyorum.

우리 모두 각각 세 가지의 생명 유지장치가 있다고 가정해 볼게요.

Bence hepimizin üç hayat desteği var.

이러한 교환(소셜미디어에 관심을 뺏기는 것)이 가치가 있다고 말하기 전에요.

sana hangi önemli faydayı sağlayacağını bil.

아직도 여기서 저 길로 갈 수 있다고 생각하신다면 '다시 시도'를 선택하세요

Hâlâ buradan yola çıkabileceğinizi düşünüyorsanız "Yeniden Dene"yi seçin.

아직 물을 찾고, 임무를 계속할 수 있다고 생각하신다면 '다시 시도'를 선택하세요

Hâlâ su bulabileceğinizi ve göreve devam edebileceğinizi düşünüyorsanız "Tekrar Dene"yi seçin.

서양의학에서 지네 독은 암세포 성장을 억제하고 모르핀보다 통증을 효과적으로 막을 수 있다고 합니다

Batıda yapılan çalışmalar, kanserin büyümesini önleyebileceğini ve morfinden daha etkili bir uyuşturucu olabileceğini göstermiştir.

매우 조금의 이득만을 챙겨도 되지. 그리고 이런 방법은 문제가 있다고 할 수 있어.

elde etmiyor, Ve bu da bir problem.

지금 비디오를 보는 너희들 중 적어도 하나 이상의 삼성 제품은 다 가지고 있다고 확신할 수 있어

anlamda. Siz bu videoyu izleyenler arasında eminim bir SAMSUNG, HYUNDAI ya da LG