Examples of using "새끼는" in a sentence and their turkish translations:
Yavru, güven içinde beslenebilir.
Ebeveynlerini ararken grubun sağladığı güvenli ortamdan uzaklaştı.
Yavru, nihayet tanıdık bir çağrı duyuyor.
Annesi balık avlarken kendi başının çaresine bakması gerek.
Bu yavru en fazla iki haftalık. Ve aç.
Yabancılardan yemek dilenmek nafile. İstediği kadar denesin.
Küçükler susamaya başladı. Yenidoğan bitap düşmüş durumda.
Gündüzleri uzun yol gitmek bu yeni doğmuş yavru için çok zor. Hava serinken olabildiğince yol almalılar.
Sadece birkaç haftalık bir bebek bu. Ağaçların arasından duyduğu sesler sonunda gözünde somutlaşıyor.