Examples of using "가난한" in a sentence and their turkish translations:
Mbaise’deki fakir bir aileden geliyor.
"Fakir insanlar kentsel dönüşümden nefret etmiyorlar.
Alabama'daki fakir ortakçılara yardım etmeye çalışıyordu
İyi ebeveynlik, varlık-yokluk arasında
Fakat gittiğim yetimhanelerden biri, son derece fakirdi.
Çünkü fakir sakinlerin mahallelerinden edilip
yoksul bir çocukla uğraşıp durmam
Yoksul ve eşcinsel çocuklar zorbalığa daha çok maruz kalıyor,
Yeniden seçilebilmek için milyonlarca yoksul Venezüellalının memnun kalmasını sağlamalıydı
son derece fakir bir ülkeydi. Ve hayır, burada görece fakirlikten bahsetmiyoruz.