Examples of using "말이죠" in a sentence and their turkish translations:
2011'e kadar böyleydi.
ilgilenecek hiç enerjiniz kalmaz.
ilk katılımı başlattık.
özellikle de bizim demokrasimize.
ve tıpkı TRAPPIST gibi
ne de toplumlar.
Üstelik kimyasal silahla.
lezzetli, bitkisel burgerler sunarak yapabiliriz.
Eğer hayal etmesi mümkünse.
geleneksel anlamda yetim olmasa da.
insan ve koşullardan bağımsız hale getirmektir.
nasıl ona tutunabiliriz ?
katı kurallar geliştirdik.
bir sohbete ilham veren dünyalar.
Tabii heceleyebilirseniz.
''Yönet''
tüm gerçekliğiyle ortaya çıkarıyor.
iç ve dış politikamız.
Çin, Hindistan, Pakistan.
eşit üye ülkeler olarak,
her zaman koruyacağını düşünürsünüz.
beş gezegeni var
12 saatlik zorlu bir doğumun henüz başındaydı.
teknolojideki en hızlı devrimi gerçekleştiriyorlar.
hatta en zorlu rakiplerimle bile.
ve yavaş şoförler hakkında da
özellikle son birkaç yıl içinde.
görüştüm,
''Kovboy'' Gator Magraw.
ama kendi kendimizin şampiyonu olabiliriz.
Çünkü bu dikkatle incelenmiş,
Bu şekilde olsa bile,değil mi?
hayal edip inanabilirsiniz
çünkü deneyimini başkalarına aktaramadı.
Çocuklar ve yetişkinler,
seyircimle hakiki bir ilişki kurmak.
ve evet, bazen de üzüntü ve hayal kırıklığı.
saniyede 120 kez titreşiyorlar.
Daha iyisini yapabiliriz.
ya da...
26 yıl önce bu sahnede.
bu türü kaybedebiliriz.
...güneşin sıcağının tadını çıkarma vakti.
oyuncaklarla oynayarak öğrenebilirsiniz.
yalnız kalmak istiyordum...
%80'nin yetim olmaması gerçeğine rağmen.
babam ve ağabeyim de arkadalardı.
onu aktif olarak beslemeliyiz.
artık pek de sormuyorum.
Damada benim kadar yakın bile değillerdi...
hala düzenli olarak beni acil servise gönderirken?"
bu kolyeyi doğum sırasında da taksın diye.
En azından iş dışında olan şeyler söz konusu olduğunda.
sahip olmalarına rağmen çocuklardan daha savunmasız?
Beyazlar, siyahlar, Ruslar, Fransızlar...
herkesin kullanabileceği,
beyin gözetleme yöntemini kullansaydı?
ya da yatağın üzerinde özel bir battaniye var mı?
iyi bir eğitim alabilmeleri için
Bunu düşünmek bile sizi hasta ediyor, değil mi?
tedaviyi alabilecekler.
şu an sahip olduğumuzdan çok daha iyi olacaktır.
ve dünyada sıfır nükleer savaş gibi.
Öyle ki bu adeta kişisel ve profesyonel kimliğim hâline geldi,
acısını çekmekte olan bu kıza yardım etmek yerine...
hatta daha sonra eşcinsel olduğunu anlayan çocuklar tarafından bile.
ve insanlıktan çıkaran alışkanlıklarımıza son verebiliriz.
içimizdeki tüm nefret dolu düşüncelerle.
sonsuz bir ilham kaynağıdır.
tümünden daha fazla karbon var,
geçebileceğimi söylüyor.
kötüye kullanıldığında bir insanın yanlış yönlendirilebilmesi.
benim ayrıca bir TED konuşması yapmam gerekebilir tabii.
bütün zihninizi ve bedeninizi sardığını hayal edip buna inanabilirsiniz.
keşifte bulunmaya motive etmekti.
pornografide gördükleri temiz ve ufacık olanlarla kıyaslıyorlar.
daha sert bir şekilde geri püskürtür.
onları güçlü kılmayı destekleyen insanlardan biriyim.
kolektif hareketler planladıkları için işlerinden olacaklar.
"Orwelci, Hitlerci, Korkunç."
gerçekten sırada ne olduğu endişelendiriyor.
çok değişik bakış açılarından yararlandın.
bu sadece ortaya çıkan değerlerle yaklaşma yaklaşımı çok mu fazla olur?
yılda yüzde 15'den fazla başarısızlık oranına rağmen güveniyor?
bu doğada ne kadar noksanlık ve terslik olursa olsun.
bu yerlerin yeniden yapılandırılmasında acele ediyoruz.
Bayview Hunters Point'teki toprağın üstündeki asfalt gibi.
ondan daha iyiymişim
Örneğin entegre mahalle ve okullar.
Facebook'ta ne kadar beğeni aldığımızı.
ilerlememizi görselleştiren sinyalleri uyarlayarak değiştirebiliriz.
kurtarılıp kurtarılmayacağımız net değil.
arasında bir şeylerin kızışıp kızışmadığını soruyor.
kalp ve duygular arasındaki bu bağlantı oldukça derin.
mesela cadı bir doktor veya tabu bir meyve yemenin sonucu olarak.
bana ne kadar yararlı olacaklarını bilmek istedim.
İşlerin gidişatı konusunda mutlu değilizdir.
Tıpkı lisedeyken birkaç hafta yaptığım gibi.
gerçek ve acı dolu hikayemi anlatmanın