Translation of "말이죠" in Turkish

0.023 sec.

Examples of using "말이죠" in a sentence and their turkish translations:

2011년까지 말이죠.

2011'e kadar böyleydi.

예컨대 인간관계처럼 말이죠.

ilgilenecek hiç enerjiniz kalmaz.

금전적인 보상으로 말이죠.

ilk katılımı başlattık.

특히 민주주의에 말이죠.

özellikle de bizim demokrasimize.

트라피스트와 같이 말이죠.

ve tıpkı TRAPPIST gibi

또 사회로서 말이죠.

ne de toplumlar.

‎화학 무기로 말이죠

Üstelik kimyasal silahla.

기후변화에도 이롭다고 말이죠.

lezzetli, bitkisel burgerler sunarak yapabiliriz.

상상이 가능하다면 말이죠.

Eğer hayal etmesi mümkünse.

고아들이 아니었음에도 말이죠.

geleneksel anlamda yetim olmasa da.

외부에 맡기는 것을 말이죠.

insan ve koşullardan bağımsız hale getirmektir.

외부적인 환경과 상관없이 말이죠?

nasıl ona tutunabiliriz ?

결혼과 번식과 관련해서 말이죠.

katı kurallar geliştirdik.

대화할 수 있도록 말이죠.

bir sohbete ilham veren dünyalar.

스펠링을 알고 있다면 말이죠.

Tabii heceleyebilirseniz.

"관리"하고 싶어한단 말이죠.

''Yönet''

세상을 살아가는 방식으로서 말이죠.

tüm gerçekliğiyle ortaya çıkarıyor.

영향을 주는 정책들을 말이죠.

iç ve dış politikamız.

중국, 인도, 파키스탄 말이죠.

Çin, Hindistan, Pakistan.

동등 자격의 회원국으로 말이죠.

eşit üye ülkeler olarak,

법을 지키는 한에는 말이죠.

her zaman koruyacağını düşünürsünüz.

다섯가지의 행성과 함께 말이죠.

beş gezegeni var

12시간의 진통을 겪으면서 말이죠.

12 saatlik zorlu bir doğumun henüz başındaydı.

지금까지 경험한 것처럼 말이죠.

teknolojideki en hızlı devrimi gerçekleştiriyorlar.

심지어 화가난 상대방과도 말이죠.

hatta en zorlu rakiplerimle bile.

서행 운전자들에 대해서 말이죠.

ve yavaş şoförler hakkında da

특히 지난 몇년동안 말이죠.

özellikle son birkaç yıl içinde.

집단학살을 자행한 사람들과 말이죠.

görüştüm,

"카우보이" 게이터 매그로우를 말이죠.

''Kovboy'' Gator Magraw.

우리 나름의 챔피언 말이죠.

ama kendi kendimizin şampiyonu olabiliriz.

왜냐면 이 컵들 아래에 말이죠,

Çünkü bu dikkatle incelenmiş,

그게, 이렇든지 않든지 말이죠, 그렇죠?

Bu şekilde olsa bile,değil mi?

깨끗하고 밝은 빛을 마신다고 말이죠.

hayal edip inanabilirsiniz

그가 소통하는 법을 몰라서 말이죠.

çünkü deneyimini başkalarına aktaramadı.

아이, 어른 할 것이 말이죠.

Çocuklar ve yetişkinler,

관객들과 진정으로 연결되기 위해서 말이죠.

seyircimle hakiki bir ilişki kurmak.

그리고 때때로는 슬픔과 실망도 말이죠.

ve evet, bazen de üzüntü ve hayal kırıklığı.

이 소리를 만들기 위해서 말이죠.

saniyede 120 kez titreşiyorlar.

더 잘할 수 있는데도 말이죠.

Daha iyisini yapabiliriz.

또는 그 문제에 관해서 말이죠.

ya da...

26년전 정확히 이 자리에서 말이죠.

26 yıl önce bu sahnede.

보호하려는 모든 노력에도 불구하고 말이죠

bu türü kaybedebiliriz.

‎또다시 밤이 오기 전에 말이죠

...güneşin sıcağının tadını çıkarma vakti.

일상에서 장난감 놀이를 통해서 말이죠.

oyuncaklarla oynayarak öğrenebilirsiniz.

개인 요가 수업도 받으면서 말이죠.

yalnız kalmak istiyordum...

80%는 고아가 아님에도 말이죠.

%80'nin yetim olmaması gerçeğine rağmen.

아버지와 오빠가 앉았던 그 뒷자석 말이죠.

babam ve ağabeyim de arkadalardı.

우리의 마음 내부에서 나오는 것으로 말이죠.

onu aktif olarak beslemeliyiz.

소년원 지하실에서 품었던 그 의문을 말이죠.

artık pek de sormuyorum.

저만큼 신랑과 친한 사람들도 아닌데 말이죠.

Damada benim kadar yakın bile değillerdi...

주기적으로 응급실에 가야 하는 상황에서 말이죠.

hala düzenli olarak beni acil servise gönderirken?"

분만실에서 목에 찰 수 있도록 말이죠.

bu kolyeyi doğum sırasında da taksın diye.

최소한 직장 밖의 일에 관해서 말이죠.

En azından iş dışında olan şeyler söz konusu olduğunda.

뇌가 조금은 더 발달된 상태일텐데 말이죠.

sahip olmalarına rağmen çocuklardan daha savunmasız?

백인들, 흑인들, 러시아인들, 프랑스인들 모두 말이죠.

Beyazlar, siyahlar, Ruslar, Fransızlar...

모두가 활용가능한 자원이 있는 미래 말이죠.

herkesin kullanabileceği,

그 시위를 탐지하고 예방한다는 목적으로 말이죠.

beyin gözetleme yöntemini kullansaydı?

침대에 특별해 보이는 담요가 있는지 말이죠.

ya da yatağın üzerinde özel bir battaniye var mı?

그래서 자국어로 훌륭한 교육을 받도록 말이죠.

iyi bir eğitim alabilmeleri için

여러분이 아프길 바라기라도 하는 것처럼 말이죠.

Bunu düşünmek bile sizi hasta ediyor, değil mi?

인생 최고의 동반자들과 함께 있으면서 말이죠.

tedaviyi alabilecekler.

당연히 지금보다 나을 거라고 기대하면서 말이죠.

şu an sahip olduğumuzdan çok daha iyi olacaktır.

핵전쟁에 대한 글로벌 제로 단체처럼 말이죠.

ve dünyada sıfır nükleer savaş gibi.

일부 개인적인 부분과 직업적인 정체성에서 말이죠.

Öyle ki bu adeta kişisel ve profesyonel kimliğim hâline geldi,

인생의 고난으로 고통받는 그 소녀를 말이죠.

acısını çekmekte olan bu kıza yardım etmek yerine...

심지어 결국 게이가 되는 아이들에게서도 말이죠.

hatta daha sonra eşcinsel olduğunu anlayan çocuklar tarafından bile.

서로 모욕하고 인간성을 말살하는 행동들 말이죠.

ve insanlıktan çıkaran alışkanlıklarımıza son verebiliriz.

모든 형태로 나타나는 증오감의 생각들을 말이죠.

içimizdeki tüm nefret dolu düşüncelerle.

예로부터 이어진 점성학의 경험을 통해서 말이죠.

sonsuz bir ilham kaynağıdır.

이 세상의 모든 초목에 비해 말이죠.

tümünden daha fazla karbon var,

큰 사물, 커다란 상자, 동물을 이용해서 말이죠.

geçebileceğimi söylüyor.

특정한 인지 취약성이 이용 당할 때에 말이죠.

kötüye kullanıldığında bir insanın yanlış yönlendirilebilmesi.

명상 공정성이라는 주제를 정말로 다루기 위해서 말이죠.

benim ayrıca bir TED konuşması yapmam gerekebilir tabii.

여러분의 몸 전체와 마음을 채우는 것을 말이죠.

bütün zihninizi ve bedeninizi sardığını hayal edip buna inanabilirsiniz.

보상으로 일정 기간 동안의 독점권을 주면서 말이죠.

keşifte bulunmaya motive etmekti.

그들이 포르노에서 보는 작고 깔끔한 것과 말이죠.

pornografide gördükleri temiz ve ufacık olanlarla kıyaslıyorlar.

'과학스럽게 들리는' 미신 이야기를 똑같이 반복하면서 말이죠.

daha sert bir şekilde geri püskürtür.

그들 자신에 대한 정보를 제공한다는 측면에서는 말이죠.

onları güçlü kılmayı destekleyen insanlardan biriyim.

고용주에 맞서는 집단 행동을 꾀한다는 이유로 말이죠.

kolektif hareketler planladıkları için işlerinden olacaklar.

"전체주의자, 히틀러스러운, 무서운" 등의 표현들과 함께 말이죠.

"Orwelci, Hitlerci, Korkunç."

그 다음에 뭐가 올지 걱정하는 것 말이죠.

gerçekten sırada ne olduğu endişelendiriyor.

넷플릭스에 스마트 알고리즘을 도입하는 것에 대해서 말이죠.

çok değişik bakış açılarından yararlandın.

드러난 가치만 따라가는 접근법이 지나치게 이용되면 말이죠.

bu sadece ortaya çıkan değerlerle yaklaşma yaklaşımı çok mu fazla olur?

콘돔의 실패율은 15%에 달하는 데도 말이죠.

yılda yüzde 15'den fazla başarısızlık oranına rağmen güveniyor?

비록 단점이나 고집스런 면이 있기는 해도 말이죠.

bu doğada ne kadar noksanlık ve terslik olursa olsun.

그들의 고통을 덜어줄 수 있다고 생각하면서 말이죠.

bu yerlerin yeniden yapılandırılmasında acele ediyoruz.

베이뷰 헌터스 포인트의 땅 위의 아스팔트처럼 말이죠.

Bayview Hunters Point'teki toprağın üstündeki asfalt gibi.

제가 그녀보다 더 좋은 사람인 것처럼 말이죠.

ondan daha iyiymişim

말 그대로 연합된 이웃이나 학교 처럼 말이죠.

Örneğin entegre mahalle ve okullar.

페이스북 '좋아요'를 몇개나 받을지 같은 것들 말이죠.

Facebook'ta ne kadar beğeni aldığımızı.

몇몇 신호들을 만들어 우리의 진척을 가시화함으로써 말이죠.

ilerlememizi görselleştiren sinyalleri uyarlayarak değiştirebiliriz.

우리가 만약 계속 걸어온 길을 걷는다면 말이죠.

kurtarılıp kurtarılmayacağımız net değil.

특허법 개선을 위해 노력하는 변호사 딸 사이에 말이죠.

arasında bir şeylerin kızışıp kızışmadığını soruyor.

심장과 감정은 아주 밀접한 관련이 있다는 것을 말이죠.

kalp ve duygular arasındaki bu bağlantı oldukça derin.

주술사로부터 혹은 금기시 되는 과일을 먹은 결과로부터 말이죠.

mesela cadı bir doktor veya tabu bir meyve yemenin sonucu olarak.

제 앞에 놓인 큰 산을 오르는 데에 말이죠.

bana ne kadar yararlı olacaklarını bilmek istedim.

일이 돌아가는 게 마음에 안 들 때 말이죠.

İşlerin gidişatı konusunda mutlu değilizdir.

고등학생 때 2주 동안 제가 그랬던 것처럼 말이죠.

Tıpkı lisedeyken birkaç hafta yaptığım gibi.

제 모든 진실과 고통을 담은 이야기를 말함으로써 말이죠.

gerçek ve acı dolu hikayemi anlatmanın