Examples of using "바람" in a sentence and their turkish translations:
rüzgarda salınan bir balon gibidir,
Oh, yüzünde rüzgârı hissediyorsun,
Annelerinin sesini takip etmeleri zorlaşıyor.
Rüzgâr sayesinde, enkazın altı kilometre batısına savrulduk.
Aşağılardaki durgun hava şartlarında iyi bir çoğalma yolu.
Rüzgâr yüzünden ses duyamadığından sıra dışı gece görüşüne sarılmalı.