Translation of "때문에" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "때문에" in a sentence and their turkish translations:

남아 있었기 때문에

vesaire birçok sorun nedeniyle

온라인 계좌이기 때문에

Hesap çevrimiçi olduğu için

보호 항체가 없기 때문에

Herhangi bir antikor koruması yoktur

에너지를 많이 써버리기 때문에

harcanan kaloriler

플라스틱 때문에 죽어가고 있죠.

plastik yüzünden ölüyor.

‎밤이면, 물 때문에 모입니다

Geceleri, su onları bir araya getirir.

사물들의 형태는 각기 다르기 때문에

Bu objelerin görünümleri farklı,

절대 비밀 유지를 약속했기 때문에

Bana kesin gizlilik sözü verdiler

파상풍 때문에 팔다리를 절단하곤 합니다

ve insanlar tetanos yüzünden uzuvlarını kaybediyorlar.

때문에 어려움도 없었고 배움도 없었습니다.

Zorluklarla karşılaşmadıkları sürece öğrenemezlerdi.

그런데 이번엔 무엇 때문에 그랬을까요?

Peki bu sefer değişen şey neydi?

그렇기 때문에 이런 결점을 이유로

Mükemmel olmasa bile

여성다움이란 남자다움의 반대라고 배웠기 때문에

ve bize kadınsılığın, erkeksiliğin zıttı olduğu öğretildiği için

둘만의 시간을 보냈기 때문에 가능한 것이며

çünkü özel zamanımız vardı

돈 때문에 받는 스트레스를 이야기하는건 금기죠.

Biz iş paraya geldiğinde genelde streslerimiz hakkında konuşmayız.

하지만 수익이 다시 생산으로 재투자되었기 때문에

ancak kâr tekrar üretime yatırıldığı zamanlarda

현재 복용하고 있는 약과의 상호작용 때문에

Ya aldığı diğer ilaçlarla çatıştığından

팸: 무슨 일 때문에 그렇게 속상하세요?

Pam: Seni bu kadar üzen ne oldu?

많은 사람이 호흡 반사 때문에 익사합니다

Çoğu insanın boğulmasının sebebi nefes refleksine karşı koyamamaktır.

제 상태가 좋아지리라 기대하기 힘들었기 때문에

İyileşmem pek mümkün olmadığından

고장 난 제 면역 체계 때문에

Tutukluk yapan bağışıklık sistemim

많은 청소년들은 전자담배가 수증기를 배출하기 때문에

Birçok genç, bu cihazların su buharı ürettiğini

하지만 음악 때문에 집중할 수가 없죠.

fakat müzikten ötürü odaklanamıyor.

서양은 두 가지 큰 사건 때문에

Öyle sanıyorum ki bunun sebebi

사실 때문에 이 운동은 성공하게 되었습니다.

bir daha ABD'ye dönemememe sebep olabilir.

저를 평가하는 시선 때문에 압박감에 억눌렸습니다.

Değerlendiren gözlerin baskısı altında tıkandım.

저는 이러한 도전 때문에 해양학에 끌렸습니다.

Yalnızca bu tür bir iddiayla kendimi okyanus biliminin içinde buldum.

보석금의 속박 때문에 감옥에 잡혀있는 사람들은

kefalet esaretiyle hapis yatan o insanlar

타인을 공격하거나 종교의식 때문에 살인이 발생하죠.

başka bir insana saldırmak, dini kurban vermek,

모조품 유통이 피해자 없는 범죄이기 때문에?

Belki de sahtecilik pek kurbanı olmayan bir suçtur?

저는 경제학자이기 때문에 여러분께 말씀드릴 수가 있습니다.

bir ekonomistim ve size şunu söyleyebilirim ki

하지만 그는 불확실성 때문에 결혼을 포기하지 않았습니다.

Ama bu onu evlenmekten alıkoymadı.

어디에도 헌신하지 않기 때문에 누군가에게도 기억되지 않습니다.

Köklendirilmemiş insan hatırlanmaz çünkü kendini bir şeylere adamamış.

워싱턴 기념비를 직접 수천 번은 봤기 때문에

Washington Anıtı bizzat kendim, binlerce kez gördüm

그리고 가끔은 잃어버린 것들 때문에 슬픔을 느낍니다.

Bazen kaybettiklerimiz için üzülürüz.

보석금을 지불할 능력이 없기 때문에 거기 있습니다.

kefalet ödeyemedikleri için oradalar.

‎바람 때문에 어미의 부름을 ‎따라가기가 더 힘듭니다

Annelerinin sesini takip etmeleri zorlaşıyor.

특히 인종 문제에 대해 이야기하는 방식 때문에

Ama ne yapayım, ırk konusunda konuşma tarzım buydu.

하지만 색상은 특허를 얻을 수 없기 때문에

Ama renkler patentlenemeyeceğinden,

그것 때문에, 제 자신에 대한 확신이 별로 없었어요.

Ben de bu durumla ilgili kendimden çok hoşnut değildim.

누구나 치료 때문에 약을 복용하길 원하는 것도 아니고요.

herkes akıl sağlığı durumlarını tedavi etmek için ilaç almak istemeyebilir.

체계적 추적을 택했나요? 이건 과학적인 방법이기 때문에 흥미진진합니다

Sistematik iz sürmeyi mi denemek istiyorsunuz? Bu heyecan verici, çünkü bu bilimsel bir şey.

이런식으로 자신만의 베이핑 경험을 만들 수 있기 때문에

Yani içme deneyimlerini kişiselleştirebilirler

그 일 때문에 저는 2주하고 3일씩이나 집에서 머물렀습니다.

Bunun üstüne, iki hafta üç gün evde kaldım.

늘어난 물의 무게 때문에 호수가 터지면 어떻게 하죠?

üzerlerine gelen ek suyun ağırlığından taşarlarsa?

그러자 마치 나 때문에 살아난 양 울음을 떠트렸습니다.

Gözyaşları uzun zamandır beni bekliyormuş gibi akmaya başladı.

일 때문에 분만실에 아내만 남겨둘 뻔하기도 했으니 말입니다.

Aslında bu yüzden karımı doğum odasında neredeyse bıraktım,

CA: 제 말은, 넷플릭스에게 특별한 무언가가 있기 때문에

CA: Demek istediğim Netflix kültürüyle ilgili alışılmadık bir şey olmalı ki

그들 자체로 또는 그들이 믿는 것 때문에 생기는데요.

belli gruplara karşı duyduğumuz nefret

그리고 이제 이 협곡 때문에 진로를 벗어나야 하죠

Ve şimdi de, kanyon bizi rotamızı değiştirmeye zorluyor

바로 이 점 때문에 후원이 없는 것이 아닐까요?

Bu konuda hiçbir şey yapılmayışının sebebi bu olabilir mi?

알렉산드르가 협상을 거부하자 프랑스군은 러시아 겨울의 추위 때문에

Ama Alexander barış anlaşması yapmayı reddedince Fransız ordusu

‎밤에 해조 숲에 깊숙이 들어가면 ‎매우 위험하기 때문에

Geceleri ormanın derinlikleri çok tehlikeli olduğu için

이런 합성섬유 의류은 생산비가 저렴하며 입기 편했기 때문에

Bu sentetik kıyafetlerin üretilmesi ucuzdu, rahatlardı...

때문에 터키의 진보적인 도시 지역에서는 정치적 불안을 일으켰습니다

Bu, Türkiye'nin daha liberal(solcu) kesimlerinde huzursuzluk yarattı.

이걸 말하는 것만으로 아무 것도 하지 않아도 되기 때문에

Sadece bunları söyleyerek hiçbir şey yapmadan yaşanabileceği

바로 그 때문에 그곳을 "제3의 극지"로 부르기도 합니다.

Ki bu nedenle "Üçüncü Kutup" olarak adlandırılır.

그렇기 때문에 인터넷 생방송은 비디오 게임으로 인해 활발해진 것입니다.

İşte bu yüzden video oyunlarında canlı yayın başladı.

로봇은 팔이 없기 때문에 당구 게임을 할 수는 없지만

Bu adamlar bilardo oynayamaz çünkü robotların kolu yok

아타튀르크는 독재자이기 때문에 터키는 다시 독재자를 갖지 않을 것입니다

Atatürk, bir daha başa diktatör gelmesin diye diktatördü.

그렇기 때문에 저는 '어차피 안 돼' 라는 말을 없애자고 생각했습니다

Bu sebeple, "asla, imkânsız" sözlerini ortadan kaldırmaya karar verdim.

때문에 학생들은 충분한 시간을 가지고 그 힘든 과정을 겪어봐야 하며

Her şeyin birbiriyle bağlantılı olmasının güzelliğinden zevk almak için

아무도 제게 사회로 돌아오는 것의 어려움을 이야기해 주지 않았기 때문에

Kimse beni yeniden girişin zorlukları hakkında uyarmadığı için

원하는 사람이 아니라 필요로 하는 사람들에게 초점이 맞춰져 있기 때문에

Gördüğümüz merakı, yaratıcılığı ve gelişimi ilerleten,

‎하지만 요란한 소음과 ‎밝은 불빛 때문에 ‎방향을 잡기가 쉽지 않습니다

Fakat yüksek sesler ve parlak ışıklar kafa karıştırıcı.

하지만 진짜 위험한 건 더위죠 기온이 섭씨 63도에 달하기 때문에

Ama sıcaklık cidden öldürücü. 62 dereceye ulaşabiliyor

당신이 한 것보다 하지 않은 것 때문에 더 많이 후회할 것이다."

yapmadığınız şeyler için üzüleceksiniz."

‎눈 때문에 숲의 바닥에서 ‎먹이를 찾기가 더 까다롭습니다 ‎다른 곳을 찾아봐야겠군요

Kar yüzünden ormanın zemininde yiyecek bulmak pek mümkün değil. Başka yerlere bakmalı.

‎알이 떨어진 뒤에 잡기 때문에 ‎매오징어의 개체 수에는 ‎영향이 거의 없죠

Yumurtalarını bıraktıktan sonra onları yakalayarak... ...çoğalmalarına pek engel olmazlar.

이 암벽들 때문에 잔해로 곧장 갈 수 없으니 우회해서 가야 합니다

Bu kaya duvarlar yolumuzu kapatıyor. Bu yüzden biraz dolaşacağız.

그의 군대가 이 궁핍한 지역의 땅에서 살아남기 힘들다는 것을 알았기 때문에

Birliklerinin yaşamak için mücadele edeceğini bilmek bu fakir bölgedeki topraklardan

그렇기 때문에 지금까지 단 한 번도 오랑우탄이 사람을 죽인 적이 없는 거죠

tarihte orangutan kaynaklı hiç insan ölümü olmamasının sebebi bence bu.

‎바람 때문에 ‎소리를 들을 수 없기에 ‎암컷은 탁월하게 밝은 밤눈에 ‎의존해야 합니다

Rüzgâr yüzünden ses duyamadığından sıra dışı gece görüşüne sarılmalı.

이 수직 암벽들 때문에 다시 올라갈 수도 없어요 빼도 박도 못한다고 하죠

Bu dikey kanyon duvarları yüzünden yukarı da çıkamam. Buna kayayla çevrelenmek deniyor.

그가 원했던 것처럼 수십 년 동안 터키가 세속적인 현대 서구 국가였기 때문에

Atatürk'ün başarılı olduğunu biliyoruz çünkü Türkiye on yıllar boyunca modern laik bir batı ülkesiydi.

‎딸린 새끼들 때문에 ‎쉽지는 않습니다 ‎어린 수컷들은 장난치며 싸우는 게 ‎더 재밌나 봅니다

Peşinde yavrularla kolay olmuyor. Genç erkek daha çok oyun peşinde gibi.

‎그 때문에 동물들은 ‎어쩔 수 없이 밤을 무사히 보낼 ‎새로운 방법을 찾아야 합니다

Hayvanları, geceyle başa çıkmak için yeni yöntemler bulmaya itiyor. UYUMAYAN ŞEHİRLER

그렇기 때문에 과학자와 의사는 우리에게 매년 독감 예방 주사를 맞을 것을 권고하는 것입니다.

Bu yüzden bilim adamları ve doktorlar bizi her yıl grip aşısı olmaya teşvik ediyor.

하지만 지도 제작가들은 세계지도에 뭔가를 표시를 이유 때문에 메르카르도를 쓰는 경우가 거의 없습니다.

Ancak, bir dünya haritasında bir şeyler göstermeye çalışırken kartograflar, Mercator'ı nadiren kullanıyorlar.