Examples of using "Tanti" in a sentence and their turkish translations:
Bunu çok ama çok uzun zaman önce öğrenmiştim.
Çok hatalar yaptım.
Neden bu kadar çok kıyafete ihtiyacın var?
Herkesin senin sahip olduğun kadar çok parası yok.
Pek çok engellerle karşılaştım.
Bir insanı küçük düşürüp onunla alay etmekten,
O, benim kadar çok kitaba sahip.
Çok fazla hata yaptım.
Fadıl'ın pek çok konuğu vardı.
- Başına bir sürü bela açtığım için üzgünüm.
- Sana bu kadar sıkıntı verdiğim için özür dilerim.
Çevrede bunlardan çok gördüm.
Çevrede bunlardan çok gördüm.
Neden bu kadar çok kurabiye satın aldın?
Orada pek çok kedi vardır.
Bu kadar çok para harcamana gerek yok.
pek çok çalışma aynı şeyi gösteriyor.
Burada çok fazla altın aranmış.
Bu benim yılllardır üzerinde çalıştığım bir konu.
On iki yıl bir köpek için yaşlıdır.
O resim birçok anıları geri getirdi.
Her yıl bu adaya çok turist gelir.
Çok fazla ayrıntıya ihtiyacımız yok.
Venedik'te her zaman çok turist vardır.
Ona bir sürü sorun yarattım.
Gerçekten de yapay zekâ çok sayıda rutin işi elimizden alıyor
Şehirde çok sayıda evcil hayvan olduğundan seçeneği bol.
Bu birçok örnekten sadece biri.
- Düşündüğün kadar çok paraya sahip değilim.
- Düşündüğün kadar çok param yok.
Bu nedenle bugün pek çok öğrenci yok.
Neden bu kadar endişeleniyorsun?
O kadar çok buluşmadan sonra, sonunda öpüştüler.
Geceleri bu kadar tren seferi yok.
Bu raflar birçok kitabı destekleyemez.
Allah kahretsin! Çok fazla para harcadım!
Tom'un benim kadar çok kedisi var.
Birçok yolla Color of Change'de bizi ziyaret edebilirsiniz,
- Tom Mary'nin sahip olduğu kadar çok arkadaşa sahip değil.
- Tom'un Mary'ninki kadar çok arkadaşı yok.
Neden Almanya'da bu kadar çok güneş paneli var?
Bu belgede neden bu kadar çok hata var?
Tom'un birçok burun ve kulak tüyü vardır.
Onun bir sürü tarih kitabı var.
ve kendisi olmasına izin verilmeyen bizlerin sayısının
çünkü bizler birçok yerde gerekli işçilerdik
Doğruyu söylemek gerekirse, o, o kadar çok yemez.
Çok hobileri olan, belki çok fazla, tamamen normal bir adamım.
Ben birçok çocuğa bakmak zorunda kaldığım için yıprandım.
Tom'un bunca yıldır Mary'ye nasıl katlandığını merak ediyorum.
Onu avlayan bir sürü yırtıcı tür var.
Bu kadar çok taksi olmasaydı daha az sayıda trafik kazası olurdu.
Senin pek çok ama pek çok, bitmeyen zihinsel sorunlarına rağmen seni seviyorum.
O kadar çok yok.
O zamandan beri ofiste insanlar için birçok yer tasarladık.
Bu, kadınların da erkekler kadar orgazm olduğundan emin olmakla alakalı değil.
O kadar çok para asla görmemiştim.
Tom'un o kadar çok arkadaşı var ki onların hepsinin isimlerini hatırlayamıyor.
Hava trafik kontrolörleri bir seferde nasıl bu kadar çok uçağı takip edebiliyor?
Tom'un o kadar çok arkadaşı olduğunu sanmıyorum.
Bu sistem nihayetinde erkler ayrılığını öyle oturtmuştu ki sistemde
Başkan olarak uzun yıllar geçirdim, zamanın geldiğini hissettiğim için istifa ettim.
David'in o kadar çok arkadaşı var ki onların tüm isimlerini bile hatırlayamıyor.