Translation of "Roccia" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Roccia" in a sentence and their turkish translations:

- Era duro come una roccia.
- Era dura come una roccia.

O, kaya kadar sertti.

- È solido come una roccia.
- È solida come una roccia.

Bir kaya gibi sağlam.

La corda? O la roccia?

Halatla tırmanma mı, kaya tırmanışı mı?

Era duro come una roccia.

O, kaya gibi sertti.

Tom sedeva su una roccia.

Tom bir kayanın üzerine oturdu.

- Tra una roccia e un posto difficile.
- Tra una roccia e un posto duro.

- İki arada bir derede.
- Kırk katır kırk satır.

- Ha un alibi solido come una roccia.
- Lui ha un alibi solido come una roccia.

Onun kaya gibi sağlam mazereti var.

- Tom si è nascosto dietro una grande roccia.
- Tom si nascose dietro una grande roccia.

Tom büyükçe bir kayanın arkasına saklandı.

Questa roccia sta diventando super scivolosa.

Vay canına, kayanın burası çok kayganmış.

Così la roccia si allontana lentamente.

Yani yavaşça uzaklaşan bir kaya gibi.

Torniamo indietro e riparariamoci sotto la roccia.

Geri dönmeli ve o kaya sığınağı kullanmalıyız.

Ha costruito la sua casa sulla roccia.

O, evini kaya üzerine inşa etti.

L'arenaria è una specie di roccia sedimentaria.

Kumtaşı, tortul bir kaya türüdür.

Questo pane è duro come una roccia.

Bu ekmek bir taş kadar sert.

- È caduto e ha sbattuto la testa contro una roccia.
- Lui è caduto e ha sbattuto la testa contro una roccia.
- È caduto e ha battuto la testa contro una roccia.
- Lui è caduto e ha battuto la testa contro una roccia.

Düştü ve bir kayaya başını çarptı.

Cerco il pezzo che era intorno alla roccia.

Kayanın çevresindeki kısmı bulmaya çalışıyorum.

Scegliere la roccia tagliente è stato un errore

Keskin kayayı seçmek aslında bir hataydı

Proviamo a scalare la roccia per andare all'interno.

Hadi, araziye girmek için kayalara tırmanmayı deneyelim.

Leghiamo la corda alla roccia, ci caliamo giù

Tamam, bu halatı bu kayaya dolayıp aşağıya ineceğim

Questo vecchio pane è duro come una roccia.

Bu bayat ekmek bir kaya kadar sert.

- Il Monte Etna ha eruttato, inondando la Sicilia di roccia vulcanica.
- Il Monte Etna eruttò, inondando la Sicilia di roccia vulcanica.

Etna dağı püskürdü, Sicilya'ya volkanik kaya yağdırıyor.

Proviamo a scalare la roccia per andare verso l'interno.

Araziye girmek için kayalara tırmanmayı deneyelim.

Vista da lontano, quella roccia sembra un volto umano.

Uzaktan görüldüğünde, o kaya bir insan yüzü gibi görünüyor.

Al modo in cui la roccia si tinge di arancio

turuncuyla parlayan

Cosa scegliamo? Il riparo nella roccia o facciamo un igloo?

Peki ne yapacağız? Kayayı mı kullanacağız, iglo mu yapacağız?

Legheremo la corda a questa roccia e ci caleremo giù,

Tamam, bu halatı bu kayaya dolayıp aşağı ineceğim

Si arrampica su una roccia, lascia l'acqua e io ero...

Bir kayaya tırmanıp sudan çıktı.

Vista da lontano, la grande roccia sembra un vecchio castello.

Uzaktan bakıldığında, büyük kaya eski bir kale gibi görünüyor.

- C'è una pietra sul pavimento.
- C'è una roccia sul pavimento.

Yerde bir kaya var.

Abbiamo fatto saltare in aria un'enorme roccia con la dinamite.

Dinamitle büyük bir kayayı havaya uçurduk.

Vista da lontano, la roccia assomigliava a un vecchio castello.

Uzaktan bakıldığında, kaya eski bir kale gibi görünüyordu.

E al centro di questo cumulo c'era una piccola roccia strana,

Ve bu höyüğün merkezinde, az çok bir çocuk eli büyüklüğünde,

Posso cercare di arrampicarmici oppure posso arrampicarmi sulla roccia qua fuori.

Ya buna tırmanmaya çalışacağım ya da mağaranın ağzından kaya tırmanışı yapacağım.

Mette il corpo in questa strana postura che sembra una roccia.

Vücudunu kaya gibi görünen tuhaf bir pozisyona sokuyor.

Tutta questa roccia è super scivolosa! Sto perdendo le forze, qui appeso.

Bu kayalar aşırı kaygan! Buraya tutunurken gücüm tükeniyor.

Penso: "Grazie a Dio è al sicuro. È proprio sotto la roccia".

"Çok şükür güvende. Kayanın altında." dedim.

Ma in buona parte è sporgente. E non so quanto resista la roccia.

Zor olan kısmı, çok fazla çıkıntı olması. Kayaların da ne kadar sağlam olduğunu bilmiyorum.

E poi volevo solo stare fermo, così mi sono aggrappato a una roccia.

Sonra sabit durmak istedim ve bir kayaya tutundum.

- Questa non è una roccia. È un minerale.
- Questa non è una pietra. È un minerale.

Bu bir kaya değil. Bir maden.

- Vista da lontano, la pietra sembrava una faccia umana.
- Vista da lontano, la pietra sembrava un viso umano.
- Vista da lontano, la roccia sembrava una faccia umana.
- Vista da lontano, la roccia sembrava un viso umano.

Uzaktan bakıldığında, kaya insan yüzü gibi görünüyordu.