Examples of using "Possibile" in a sentence and their turkish translations:
Bu nasıl mümkün olabilir?
Mümkün olduğunda yürüyün.
Bu gerçekten mümkün mü?
Bu teknik olarak mümkündür.
O şimdi mümkün mü?
Mümkün olursa sana yardım ederim.
Her şey olasıdır.
Onu mümkün olduğunca kısa sürede yap.
Gelebildiğin kadar kısa zamanda gel.
Mümkünse, salı günü gel.
Mümkünse gel.
- Mümkün olduğu kadar çabuk yanıtla!
- En kısa sürede cevapla!
- Mümkün olduğunca kısa sürede cevapla!
Mümkün olduğu kadar çok okuyun.
Bunun mümkün olduğunu düşündüm.
Yapabildiğiniz her şeyi yapacaksınız.
Bu nasıl mümkün oluyor peki?
- Bu mümkün mü?
- Bu mümkün olur muydu?
O mümkün mü?
Bu mümkün.
Bu mümkün olurdu.
Kalkabildiğin kadar erken kalk.
Mümkün olduğunca erken başlamalısın.
Mümkün olduğu kadar çabuk ol.
Onun geleceğine dair bir ihtimal var mı?
Bu mümkün değil.
Her şey mümkün görünüyordu.
Bu gerçekten mümkün mü?
Her şey mümkündür.
Mümkün olduğunca az yedim.
Onun mümkün olduğunu biliyordum.
Bunun mümkün olabileceğini düşünmemiştim bile.
En kısa sürede sen görmek istiyorum.
Mümkünse, Pazartesi öğleden sonra gel.
Mümkün olduğunca hızlı koş.
O, onun nasıl mümkün olduğunu soruyor.
Mümkün olduğunca hızlı git.
Belki bu mümkün bile değil.
Sence de bu mümkün değil mi?
- Mümkün olduğunu düşünüyorum.
- Bence o mümkün.
- Bunun mümkün olduğuna inanıyorum.
- Onun bir olasılık olduğunu düşünüyorum.
Yapabileceğimiz her şeyi yapacağız.
Bu artık mümkün değil.
Eğer mümkünse, bu hafta sonu.
Bunun mümkün olduğuna inanıyoruz.
Bu tek olası açıklama.
Mümkün olduğu kadar kısa sürede geleceğim.
Ben elimden geleni yapacağım.
Ben onun mümkün olduğunu bilmiyordum.
Elimden geldiği kadar erken döneceğim.
Elimden geldiğince çabuk olacağım.
Bu şimdiden mümkün.
Ancak şu ihtimali düşünelim ki
Buna ne dersiniz?
Bu nasıl mümkün olur?
Mümkün değil.
Her şey mümkündür.
Bu mümkün olmalı.
Neyin mümkün olduğunu göreceğim.
Mümkün olmayacak.
Bu teorik olarak mümkün.
Kesinlikle mümkündür.
Mümkün değil mi?
Bu hâlâ mümkün.
Bu çok mümkün.
Bu mümkün görünmüyor.
Bu mümkündür.
En kısa sürede onu tamamlamalıyım.
Elinden geldiği kadar onu baharatlı yap.
Lütfen mümkün olduğunca kısa sürede geri gel.
Bunun mümkün olmadığından emin misin?
İstediğin mümkün değil.
Mümkün olduğunca hızlı yürüyün.
Ortak bir Avrupa kimliği mümkün mü?
Ben mümkün olduğunca hızlı koştum.
Onun mümkün olduğunu sanmıyorum.
Yapabildiğin kadar yükseğe sıçra.
- Toplantı mümkün olduğu kadar kısa sürede başlamalı.
- En kısa sürede toplantının başlaması gerekiyor.
Mümkün olduğu kadar açıkça kendini ifade et.
Ellerinden geldiği kadar yüksek sesle bağırdılar.
Onun yalan söylüyor olması mümkündür.