Translation of "Oppure" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Oppure" in a sentence and their turkish translations:

oppure un accampamento sull'albero.

ya da ağaçta kamp kuracağız.

Oppure possiamo scegliere un albero

Ya da bu ağaçlardan birine gidip

Oppure, potrei usare la borraccia,

Ya da... Mataramı kullanabilir

Oppure, su quella montagna lassù,

Ya da şuradaki dağın üstünde gördüğüm

Hai trovato Tom oppure no?

Tom'u buldun mu yoksa bulmadın mı?

Tom lo farà oppure no?

Tom bunu yapacak mı yoksa yapmayacak mı?

Oppure.. correre il rischio... ...e saltare!

Ya da... Şansımı denerim... Ve atlarım.

Oppure posso usare una normale torcia

Ya da normal bir el feneri kullanabilir

Oppure non fatelo, va bene lo stesso.

Ya da düşünmeyin, fark etmez.

oppure possono sentirsi soddisfatte senza raggiungere l'orgasmo.

veya orgazm olmadan tatmin olarak da.

4, 6, 8 oppure 12, 14, 16.

4, 6, 8 veya 12, 14, 16.

Kai-Fu Lee: Oppure in un'altra lingua?

Kai-Fu Lee: Veya başka bir dilde

Quale dizionario è migliore, Collins oppure Oxford?

Hangi sözlük daha iyidir, Collins veya Oxford?

Non so se possiamo parlo oppure no.

Yapabilir miyiz yoksa yapamaz mıyız bilmiyorum.

Oppure costruiamo il migliore dei ripari, un igloo!

Ya da en iyi sığınağı yapabiliriz. Bir iglo!

Oppure posso usare la corteccia di questa betulla.

Ya da bu huş ağacının kabuğunu kullanabilirim.

Devi farlo, che tu lo voglia oppure no.

İstemezseniz bile onu yapmalısınız.

Non mi importa se Tom viene oppure no.

Tom'un gelip gelmemesi benim için fark etmez.

Oppure posso afferrargli la coda, tenendomi lontano dalla testa.

Ya da kuyruğunu tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

Oppure, potrei persino dubitare della scienza del clima stessa.

Hatta iklim biliminin kendisinden şüphe etmek bile isteyebilirim.

Non so se Tom abbia un fratello oppure no.

Tom'un bir erkek kardeşinin olup olmadığını bilmiyorum.

Proviamo solo a immaginare, oppure posso dirvelo io a parole,

Hadi hayal edelim ya da ben sizinle sözlü olarak paylaşayım

Oppure gli afferro la coda, stando ben lontano dalla testa.

Ya da kuyruğundan tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

oppure perché contempleranno di scioperare contro i datori di lavoro.

kolektif hareketler planladıkları için işlerinden olacaklar.

Sta a te decidere se là ci andiamo oppure no.

Oraya gidip gitmeyeceğimize karar vermek sana kalmış.

"Andata e ritorno, oppure solo andata?" - "Solo andata, per favore".

"Tek yön ya da gidiş dönüş?" "Tek yön, lütfen."

Soltanto perché uno compie gli anni, oppure perché è Natale,

Sırf birinin doğum günü veya sadece Noel diye

- Dobbiamo imparare a vivere assieme come fratelli, oppure moriremo assieme come folli.
- Noi dobbiamo imparare a vivere assieme come fratelli, oppure moriremo assieme come folli.

Kardeş gibi birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, yoksa aptal gibi birlikte yok olacağız.

Posso cercare di arrampicarmici oppure posso arrampicarmi sulla roccia qua fuori.

Ya buna tırmanmaya çalışacağım ya da mağaranın ağzından kaya tırmanışı yapacağım.

oppure andremo dietro all'albero usando ciò che la natura ci offre?

yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

Oppure cerco di prenderlo per la coda tenendomi lontano dalla testa.

Ya da kuyruğunu tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

Oppure possiamo andare un po' all'ombra sotto una di quelle sporgenze rocciose.

Ya da şu büyük kayalıkların altında kendimize gölge bir yer arayabilir

Oppure scendere nel tunnel con l'acqua. Dove c'è acqua, ci sono animali.

Ya da su olan tünelden gidebiliriz. Suyun olduğu yerde yaratıklar da vardır.

Nessuno di noi vuole andare, ma tu oppure tua moglie dovete andare.

Hiçbirimiz gitmek istemiyor fakat ya sen ya da karın gitmek zorunda.

Potresti essere forzato a combattere, sia che tu lo voglia oppure no.

İstesende istemesende savaşmaya zorlanabilirsin.

Oppure posso usare la corda, cerco qualcosa a cui legarla e mi calo.

Ya da bu halatı kullanarak bağlayacak bir şey bulup onunla aşağı inebiliriz.

Potrà pagare in contanti alla consegna, oppure tramite bonifico bancario o vaglia postale.

Ödemeyi teslimatta nakit olarak ya da banka ve posta havalesi yoluyla yapabilirsiniz.

Oppure potrei mettere foglie e rametti nello zaino per mascherare la tipica forma umana.

Ya da çantama biraz yaprak ve dal doldurup keskin insan formu görüntüsünü kırarım.

- Non so se dovrei andare o no.
- Non so se dovrei andare oppure no.

Gitmeli miyim yoksa gitmemeli miyim bilmiyorum.

Non so se sia questo ciò che ha messo nei casini Tom oppure no.

Tom'un belaya bulaşıp bulaşmadığını bilmiyorum.

- Qual è la più grande, Tokyo o Kobe?
- Qual è la più grande, Tokyo oppure Kobe?

Hangisi daha büyüktür, Tokyo mu yoksa Kobe mi?

- Le eclissi lunari possono essere totali o parziali.
- Le eclissi lunari possono essere totali oppure parziali.

Ay tutulmaları tam ya da kısmi olabilir.

- Tom non sa se Mary viene o no.
- Tom non sa se Mary venga oppure no.

Tom Mary'nin gelip gelmediğini bilmiyor.

- Dobbiamo imparare a vivere insieme come fratelli, o periremo insieme come stupidi.
- Dobbiamo imparare a vivere assieme come fratelli, oppure moriremo assieme come folli.
- Noi dobbiamo imparare a vivere assieme come fratelli, oppure moriremo assieme come folli.

Kardeş gibi birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, yoksa aptal gibi birlikte yok olacağız.

Questa è una segreteria telefonica. Dopo il segnale acustico, lasciate un messaggio oppure inviate un fax. Grazie.

Bu bir telesekreterdir, bip sesinden sonra bir mesaj bırakın veya faks çekin, teşekkürler.

Se volete fare delle feste in casa mia, pulite tutto dopo e non rompete nulla, oppure pagate i danni.

Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.

- Non so se è felice o no.
- Non so se lui è felice o no.
- Non so se lui sia felice oppure no.

- Mutlu olup olmadığını bilmiyorum.
- Onun mutlu olup olmadığını bilmiyorum.

- Mi chiedo se a Tom piaccia il cibo cinese oppure no.
- Mi chiedo se a Tom piaccia il cibo cinese o no.
- Mi chiedo se a Tom piaccia o meno il cibo cinese.

Tom'un Çin yemeği sevip etmediğini merak ediyorum.