Examples of using "Grossa" in a sentence and their turkish translations:
Vay canına, devasa bir uçurum.
Politikacıya büyük bir rüşvet teklif etti.
Bakın, ileride büyük bir açıklık var.
Bakın, ileride büyük bir açıklık var.
Ayrıca büyük bir fırsat da.
O çok iri!
zor olacağını düşünüyorlardı.
Ölmeden önce büyük bir servet biriktirdi.
Ve bu, ormanda büyük bir kayıp.
Şuna bakın! Bu büyük bir kaka!
Kız kardeşim büyük bir uluslararası şirkette sekreter olarak çalışıyor.
Bir saat önce bir arkadaşla birlikte büyük bir pizza yedim.
Ben senden daha büyüğüm.
Vay canına, burası dağın yan tarafında bulunan devasa bir mağara.
Amcam zayıf fakat teyzem şişman.
Tom, Mary'ye kalın gri bir zarf verdi.
Tom arka bahçesinde büyük bir çukur kazdı.
Onun ölümü ülkemiz için büyük bir kayıptı.
Büyük bir metal kapı buldum, tırmanıp atlamaya çalıştım,
hâlâ devam eden global bir salgının ortasında değildik.
O büyük olan.
Bunun gibi küçük pençeleri ve kuyruğunda büyük bir zehir kesesi varsa