Translation of "Velük" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Velük" in a sentence and their turkish translations:

- Még megbeszélem velük.
- Még megtárgyalom velük.

Bunu onlarla tartışacağım.

élhessen velük.

herkesin sorunlarıyla ilgilenilecek.

Beszéltél velük?

Onlarla konuştun mu?

Találkoztam velük.

Onlarla buluştum.

Egyetértettél velük?

Onlarla aynı fikirde miydin?

Beszéltem velük.

Onlarla konuştum.

Maradj velük!

Onlarla kal.

Velük játszottam.

- Uyum içinde davrandım.
- Ben uyumlu davrandım.

Foglalkozni kell velük.

ve hemen müdahale edilmesi gerektiğini göreceksiniz.

Torkig vannak velük.

Artık yetmişti.

Ne társulj velük.

Onlarla işbirliği yapma.

Megállt velük beszélgetni.

O onlarla konuşmak için durdu.

Velük akarok lenni.

Onlarla olmak istiyorum.

Mi történt velük?

Onlara ne oldu?

Próbáltunk velük megegyezni.

Onlarla uzlaşmaya çalıştık.

Hasztalan beszélgetni velük.

Onlara konuşmak faydasız.

Menjünk, találkozzunk velük!

Onları karşılamaya gidelim.

Jól kijövök velük.

Onlarla iyi geçinirim.

Ott voltam velük.

Onlarla birlikte oradaydım.

Beszélnem kell velük.

Onlarla konuşmalıyım.

Menj, beszélj velük!

Onlarla konuşmaya git.

Gyakran beszélek velük.

Onlarla sık sık konuşurum.

Beszélned kell velük.

Onlarla konuşmak zorundasın.

Találkozunk velük, teszteljük őket,

onları gözlemleyip test ediyoruz

Hogy gyakran tárgyaltunk velük.

Ben birçok olayda polis sendikalarıyla masaya oturdum.

értük de ugyanakkor velük.

umut ve fırsat bırakmak bizim vazifemiz.

Előnyben vagyunk velük szemben.

Biz onlara göre avantajlıyız.

Odamentem, hogy velük beszélhessek.

Onunla konuşmak için oraya gittim.

Most ne beszélj velük.

Şimdi onlarla konuşma.

Ott fogunk velük találkozni.

Onlarla orada buluşacağız.

Hallottam, hogy beszélgettél velük.

Onlarla konuştuğunu duydum.

A repülőtéren találkoztam velük.

Onlarla havaalanında karşılaştım.

Találkozzunk velük az állomáson.

Onlarla istasyonda buluşalım.

Nem tudtam velük harcolni.

Onlarla dövüşemedim.

A lehető legemberségesebben bánunk velük,

Onlara karşı olabildiğimizce insancıl olacağız

Együtt dolgozva velük a békéért,

ve barış için birlikte çalışarak

és meg kellett küzdenem velük,

ve onlarla baş etmek zorunda kaldım,

Az ifjúsági szállónál találkoztunk velük.

Biz onlarla gençlik yurdunda tanıştık.

Nem tudok velük kapcsolatba lépni.

Onlarla temasa geçemem.

Néhány hónappal ezelőtt találkoztam velük.

Onlarla birkaç ay önce tanıştım.

- Jóban vagyunk.
- Jóban vagyunk velük.

Onlarla aramız iyidir.

A nővére ment helyette velük.

Onun yerine ablası onlarla gitti.

Nem tudom, hogyan értethetném meg velük,

Ama şunu anlamalarını nasıl sağlarım bilemiyorum,

Milyen gyakran foglalkoznak velük a laboránsok.

teknisyenin tavşanlarla olan etkileşim sıklığı olabileceğini düşündüler.

Hogy nehéz velük zöld ágra vergődni.

ve ben polis sendikalarıyla olan sorunların birinden

Az éghajlatváltozás kérdéseiről szeretnék velük beszélni."

Onlara iklim değişikliğinin önemini anlatmak istiyorum."

Őszintén szólva, nem akarok velük menni.

Doğrusunu söylemek gerekirse, onlarla gitmek istemiyorum.

Meg fogjuk beszélni velük a problémát.

Onlarla sorunu tartışacağız.

Maradnak még velük valameddig, így van?

Bir süre onlarla birlikte kalacaksın, değil mi?

- Néha találkozunk vele.
- Néha találkozunk velük.

Bazen onlarla buluşuyoruz.

Soha többet nem akarok beszélni velük.

Artık onunla konuşmak istemiyorum.

Meg fogjuk osztani velük az ételünket.

Yiyeceğimizi onlarla paylaşacağız.

Az az érzésem, találkoztam már velük.

Onlarla daha önce tanıştığımı düşünüyorum.

és megnézte, mi történt velük évekkel később.

yıllar sonra ne duruma geldiklerini incelemek.

Ezt tehetjük a velük való párbeszéd során.

Ve onlarla konuşmak ile yapabileceğimiz şey bu.

és a közpénzek közjóra költésével megvív velük,

ve kamu parasını kamu mallarına harcayarak

Várj egy percet... szerintem velük kellene menned.

Bir dakika bekle. Sanırım onlarla gitmen gerekir.

Hogy miként bánunk velük a mi világunkban,

bizim bu dünyamızda onlara nasıl davranacağımız konusunda,

Túl kicsik ahhoz, hogy a fajgyűlöletről beszélgessünk velük,

ırkçılık üzerine konuşmaları için çok küçük olduklarını düşünebilir

"Kezdjenek velük szeretettel és tisztelettel bánni, most rögtön.

"Şu an bu insanlara sevgi ve saygıyla davranmaya başlayın.

Hogy tudják, ott tisztességgel és tisztelettel bánnak velük,

insan onura uygun ve saygıyla davranılacağına inandığı

- Engem nem érdekelnek.
- Nem foglalkozom velük.
- Nem érdekelnek.

Onları önemsemiyorum.

Ezért nagy segítség lenne, ha volna ott velük valaki,

ama orada onlara tek korkmaları gereken şeyin aslında kendinden

Csak két dédnagyszülőm élt olyan sokáig, hogy találkozhattam velük.

Büyük büyük ebeveynlerimden sadece ikisi onlarla tanışmam için yeterince uzun yaşadı.

- A szavát adta, hogy vigyáz rájuk.
- A szavadat adtad, hogy vigyázol rájuk.
- Megígérte nekem, hogy törődik velük.
- Megígérted nekem, hogy törődsz velük.

Sen bana onlara bakacağına dair söz verdin.

De ahelyett, hogy a távolba révedve az óceánt kémlelnénk velük,

Yalnız bu araçlar gökyüzüne ve karaya bakmaktan ziyade,

- Informálnunk kell őket.
- Tudatnunk kell velük.
- El kell mondanunk nekik.

Onları bilgilendirmeliyiz.

Tömegesen körülsereglették őt, ő pedig nem igazán tudta, mit tegyen, mit kezdjen velük.

Bir sürü yılan yıldızı istilaya geliyor. Ne yapacağından, nasıl başa çıkacağından emin değil gibi.

- Tudasd velük a hollétemet.
- Mondd el nekik, hol vagyok.
- Mondjad el nekik, hogy hol vagyok.

Nerede olduğumu onlara bildir.