Examples of using "Szomorú" in a sentence and their turkish translations:
Bu üzücü.
Sensiz üzgünüm.
Bu çok iç karartıcı.
Ben üzgünüm.
Üzgün müsün?
Tom üzgün.
Üzgündüm.
Sen üzgünsün.
O biraz iç karartıcı.
Ne kadar üzücü!
Onu ne kadar o kadar üzdü?
O gerçekten üzücü.
Bu ne üzücü bir hikâye!
Neden üzgünsün?
Tom mutsuzdu.
Ben her zaman üzgün hissediyorum.
Bu oldukça üzücü.
O gerçekten üzgündü.
Bu gerçekten üzücü.
Gerçekten üzgündüm.
Üzücü haber var.
- Bu çok kötü.
- Bu çok üzgün.
Tom çok üzgün.
Bu üzücü ama gerçek.
Bazen kederleniyorum.
Ben onun hakkında oldukça mutsuzum.
Uyandığımda üzgündüm.
Bu cümle hüzünlü.
- Niçin bu kadar üzgünsün?
- Niye bu kadar üzgünsün?
Bu üzücü bir hikaye.
- Tom neden bu kadar üzgün?
- Tom neden bu kadar hüzünlü?
Niye herkesin yüzünden düşen bin parça?
Hastam üzgündü tabii ama kabullendi de.
Çocukların üzgün minik suratları
O bana üzücü bir hikaye anlattı.
Çok üzücü bir hikaye.
Bu hikayenin mutsuz bir sonu var.
Üzgün hissediyorum.
Tom öldüğünde üzgün müydün?
Dün neden o kadar üzgündün?
bu kötü ve acı bir karar.
Bu benim aynı zamanda üzgün ve mutlu olmamı sağladı.
Babasını kaybettiği için üzgündü.
Bütün bunlar hakkında gerçekten üzgünüm.
Tom bana neden mutsuz olduğumu sordu.
Senin bu kadar kötü hissettiğini bilmiyordum.
O mutlu değil, başka bir deyişle o üzgün.
Ağlamaklı melodi onun kalbini kırdı.
Yoksa bu çok üzücü bir hikaye olurdu.
Onu duyduğuma çok üzgünüm.
Üzülmeyin.
Tom yağmuru seyrederken hüzünlü bir parça dinledi.
- Eğer çok gülüyorsan mutlusun; eğer çok ağlıyorsan mutsuzsun.
- Eğer çok gülersen mutlusun, eğer çok ağlarsan üzgünsün.
Üzülmeyin.
O kadar üzgündü ki neredeyse çıldırmıştı.
Maalesef ölüm kaçınılmaz ve her zaman çok üzücü. Ama bence hepimiz birbirimizi çok güzel bir yerde tekrar göreceğiz.
Hüzünlenmeyi seviyorum. Çoğu insanın üzücü duygudan kaçmaya çalıştığını biliyorum. Fakat sanırım bu yanlış.