Examples of using "így" in a sentence and their turkish translations:
Düşündüğümüz ya da benimsediğimiz böyle bir şey mi?
Uyuyorlar, besleniyorlar hatta doğum yapıyorlar.
Bu doğru.
Bu böyledir.
Daha iyi mi?
Bu şekilde daha kolay.
Bu şekilde tanıştık.
Doğru mu?
Onu bu şekilde yap.
Bunu yapma yöntemin bu.
- Gerçekten öyle mi?
- Bu gerçekten o mu?
Bu, kazanın nasıl olduğudur.
En azından, düşündüğümüz bu.
Patent almak için
"yeşil bina"lara dönüşünde görüyoruz,
bu yüzden, insanlarla flört etmeye başladı
Bu şekilde ikna edebilirsiniz.
Ama öyle değil.
Ben bunu yaşadım.
Oraya gittim.
Şöyle düşünmeye başladım:
Şöyle bir şeydi:
Öğrendiler de.
Bu doğru.
Eğer bunu yaparsak
Şimdiyse böyle.
Aferin, böyle devam et.
Herkes öyle düşünüyor.
Kim öyle düşünüyor?
Öyle mi?
Böyle iyi mi?
Benim eyyorlamam bu kadar.
Bu onun çalışma şekli mi?
Böyle yaşayamayız.
- Neden bu şekilde davranıyorsun?
- Niye böyle davranıyorsun?
- Böyle olmasını istemedim.
- Böyle olsun istememiştim.
Lütfen onu bu şekilde yapın.
Bu doğru.
Böyle buyurdu Zerdüşt.
Bu gerçek, değil mi?
Bu onu kolaylaştırır.
Bu onu zorlaştırır.
Öyle konuşmaktan vazgeç.
Bu şekilde muhtemelen daha iyi.
İşte telaffuz.
Bu öyle değil.
Herkes o şekilde hissediyor.
Herkes öyle düşündü.
Evet, öyle.
Onu yapma yöntemimiz bu.
O benim anlayışım.
Tom onu bu şekilde istedi.
Onu bu şekilde deneyelim.
Zaten seni seviyorum.
Birçok kişi bunu yapıyor.
Doğru.
O kesinlikle doğru.
Bir virüs böyle görünür örneğin koronavirüsü.
Ben onun bu şekilde olacağını biliyordum.
Bu şekilde olmalıydı.
Yani, bankacılık bu!
Bildiğiniz bu tavsiyeler şu şekilde sıralanıyor:
bu da demek oluyor ki hiç çim mevcut değildi.
Bu yüzden Berlin'e geri döndüğümde
ama bilmiyoruz.
Bunu yapması çok zor.
Gerçekten öyle oluyor.
Artık yeter.
Benim gibi sohbette kötü olan birinin
Böyle az az, ortaklarımızla çalışarak,
Leo Tolstoy'un yazdığı üzere,
Derinlerde bu şekilde iletişim kurarlar.
İnşaatın en ucuz yolu bu.
ve sonrasında onları temsil etmek zorunda kaldı.
Çünkü kolay.
Peki neden?
Ne cüretle böyle konuşursun?
Öyle karşılık vermemelisin.
Bana o şekilde bakma.
- Bu doğru.
- Doğru!
Bana öyle bakma.
Onu bu şekilde tercih ederim.
O gerçek olabilir.
Hâlâ yardım etmek istiyoruz.
O hâlâ büyük bir risk.
- Bunun çalışma yöntemi bu değil.
- O işler öyle yürümüyor.
Artık öyle hissetmiyorum.
Bu bütünüyle doğru değil.
Peki, o farklı.
Bu çalışmıyor.
Bu her zaman bu şekilde olmuştur.
Evet, o doğru.
- Bu onun nasıl yapıldığıdır.
- Onun yapılma yolu bu.