Examples of using "Zufällig" in a sentence and their turkish translations:
O, kazara oldu.
- Hiçbir şey tesadüfen olmaz.
- Hiçbir şey şans eseri olmaz.
O, kazara oldu.
Ben onunla şans eseri tanıştım.
Bir ihtimal Profesör Brown'ı biliyor musunuz?
Haberi tesadüfen duydum.
Onunla tesadüfen karşılaştık.
O, tesadüfen oradaydı.
Tom tesadüfen oradaydı.
O, kazara oldu.
Benim Almanca kitaplarımı gördün mü?
Bir ihtimal Fransızca konuşmuyorsun, değil mi?
Kaza eseri mi oldu yoksa kasıtlı mıydı?
Tamamen kazara oldu.
Ben tesadüfen onunla karşılaştım.
Tesadüfen adresini biliyordu.
Onunla tamamen şans eseri tanıştım.
Bir ihtimal Prof. Lopez'i biliyor musunuz?
Ona tesadüfen mi rastladın?
Arabayla geçiyordum.
O rastgele onları seçti.
Anketler rastgele dağıtılmıştır.
Fransızca biliyor musunuz acaba?
Bunu tesadüfen buldum.
O onu rastgele aldı.
Tesadüfen istasyonda karşılaştık.
Ben eski bir arkadaşa rastladım.
Tom tesadüfen Mary ile süpermarkette karşılaştı.
Bu kitabı şans eseri bir sahafta buldum.
İstasyonda ona çarptım.
Onun Shibuya bakışını yakaladım.
Dün mağaza tesadüfen kalabalıktı.
Onunla mağazada tesadüfen tanıştım.
Savaş tesadüfen patlak vermedi.
Karşılaşmamız tamamen tesadüfi.
Kitabı tesadüfen buldum.
Biz tesadüfen aynı trene bindik.
Biz tesadüfen aynı trendeydik.
Restoranı tesadüfen buldum.
Tom'un nerede yaşadığını biliyor musun?
Burada yaşıyorum.
Konuşmanıza kulak misafiri oldum.
Acaba biraz aspirininiz var mı?
Battaniye getirmiş miydin?
İsmin Tom olmazdı, değil mi?
Biz tamamen tesadüfen karşılaştık.
Onun adını tesadüfen biliyor musun?
Biz rastgele bir sayı seçtik.
O dün Jack'e rastladı.
Parkta tesadüfen onunla karşılaştık.
Ruhlar asla tesadüfen karşılaşmazlar.
Aynı otobüse düştük.
Onun nerede yaşadığını biliyor musun?
Otobüste bir arkadaşa rastladım.
eğerki bütün bunlar tesadifen yapılmadıysa
Tesadüfen izinliydi.
Onunla tesadüfen Tokyo'da tanıştım.
Tom'un nerede olduğunu bilmiyorsun, değil mi?
Şans eseri kayıp kamerasını buldu.
Ona tesadüfen parkta rastladık.
Bugün öğle yemeğinde Tom'a rastladım.
Tesadüfen aynı otobüse bindik.
Onun hakkında bir şey bilmiyordun, değil mi?
Biz istasyonda birbirimizle karşılaştık.
Şayet o buraya gelirse, sana hemen bildireceğim.
tesadüfen 25 yıl öncesinde öğreninceye kadar
Onunla tesadüfen yolda karşılaştım.
Dün havaalanında beklenmedik bir anda onunla karşılaştım.
- Onunla tesadüfen istasyonda tanıştık.
- Onunla tesadüfen istasyonda karşılaştım.
Avrupa'da teyzeme rastladım.
Bomba patladığında ben tesadüfen oradaydım.
Bu sabah trende tesadüfen onunla karşılaştım.
Dün havaalanında ona rastladım.
Tom geçen gün süpermarkette Mary'ye rastladı.
tamamen tesadüfler sonucu keşfettiğimiz bir durum var ortada
Moğolistan'da her yerde onunla karşılaştım.
Dün tesadüfen bir lokantada Bernhard ile karşılaştım.
Yangın başladığında annem tesadüfen oradaydı.
- Onunla Üçüncü Cadde'de tesadüfen karşılaştım.
- Üçüncü caddede rastlantı sonucu onunla karşılaştım.
- Bu sabah trende tesadüfen onunla karşılaştım.
- Bu sabah trende ona tesadüf ettim.
Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmen için şans var mı?
Bir cep telefonun yoktu, değil mi?
Bunun hakkında senden çok daha fazla şey biliyorum.
Söylediğine kulak misafiri oldum.
Dün lunaparkta öğretmenime rastladım.
Dün bir restoranda onunla tesadüfen tanıştım.
Dün sokakta Tom'la karşılaştım.
Dün gece bir restoranda profesörüme rastladım.
Tom okuldan eve giderken tesadüfen Mary ile karşılaştı.
Eğer onu görürsen ona selam söyle.
Bu keşif tamamen rastlantıydı.
Dün gece restoranda kazara benim öğretmenimle karşılaştım.
Geçen hafta partide Mary'ye rastladım.