Examples of using "Voll" in a sentence and their turkish translations:
Her otobüs doludur.
Posta kutum dolu.
Gelen kutum dolu.
İyice doyduklarında da...
Beynim dolu.
Otobüs doluydu.
Şişe dolu.
Konteyner dolu.
Fincan doludur.
Çanta dolu.
Restoran dolu.
Bardağım dolu.
O tamamen sarhoştu.
O kalabalıktı.
Yapacak çok işim var. Başka bir iş yapamam.
Bu doludur.
- Midem dolu.
- Karnım tok.
Yapacak çok işim vardı.
Atasözleri öğretilerle dolu.
Tüm otobüsler dolu.
Depo doludur.
Tom'un ağzı doluydu.
Otobüs tam kapasite doluydu.
Kutu neredeyse doluydu.
Şişe su ile doludur.
O, yeni fikirlerle dolu.
Benim sabit disk neredeyse dolu.
Bu mekan hıncahınç dolu.
Şişe neredeyse dolu.
Ben endişeliydim.
Tom'un restoranı sürekli dolu.
Siz çok sevimli çocuklarsınız.
Benim programım oldukça sıkı.
Restoran her zaman tıka basa doludur.
Kafeterya kalabalıktı.
Envanterim neredeyse dolu.
Tren kalabalık mıydı?
Telefonumun şarjı dolu.
Tamamen seninle aynı fikirdeyim.
Tiyatro tıklım tıklım doluydu.
Gökyüzü yıldızlarla dolu.
Ondan usandım.
- Kova su ile dolu.
- Kova su dolu.
Kova suyla doluydu.
Fırsattan tam olarak faydalandı.
Onun evrak çantası suyla doluydu.
Bardak süt doludur.
Tom frenlere bastı.
- Bundan bıktım.
- Bıktım bundan.
- Bundan gına geldi.
Araba Tatarlarla doluydu.
Frene bastım.
Onun tamamıyla farkındayım.
Modern bir fabrika tamamen otomatiktir.
Arabadaki yakıt tankı dolu.
Hayat kafa karıştırıcı şeylerle dolu.
Onu tamamen destekliyorum.
Duvar, yazılarla kaplıdır.
Ondan bıktım!
Şu anda yapmam gereken çok şey var. Başka bir iş yapamam.
Hayat hayal kırıklıkları ile dolu.
Havuz temiz su dolu.
Ambarlar tahılla dolu.
Bu kutu kitaplarla dolu.
O yine tamamen yanlıştı!
Biraz uyuma vakti.
Pasta tıkınıyor.
Tom ünlü bir kişi olmaktan hoşlandı.
Tom'un dairesi antikalarla doludur.
- Tom sesi sona getirdi.
- Tom sesi sonuna kadar açtı.
Şikâyetinden bıktık.
Geçen bir araba üzerimize su sıçrattı.
Seninle bütünüyle aynı fikirdeyim.
Üzgünüm, uçuş dolu.
- Ne zaman dur diyeceğimi bilirim.
- Ne zaman yeter diyeceğimi biliyorum.
- Ne zaman tamam diyeceğimi bilirim.
Matematikten bıktım.
Bütün kızlar onun bomba olduğunu düşünüyor.
Tom öneriyi yürekten destekledi.
Gökyüzü siyah bulutlarla dolu.
Fransızcadan bıktım.
Ben önerinizi tamamen destekliyorum.
Tom tamamen problemin farkında.
Onlar bu kentin dolandırıcı dolu olduğunu söylerler.
Tom kutuyu yiyecekle doldurdu.
Hamburgerlerden bıktım.
Tom makinenin filmi bitene kadar resim çekti.
Bugün burasının niçin çok kalabalık olduğunu merak ediyorum.
Ben ondan bıktım ve usandım.
Şu anda bardağın yarısı dolu mu yoksa yarısı boş mu?
O benim sorunlarımdan bıktı.
Tarih birçok bilinmeyen dâhinin hikayeleriyle doludur.
Hayat niçin o kadar acı dolu?
Ahır, çiftlik ekipmanları ve aletleri ile dolu.
Tokyo sokakları Cumartesi günleri doludur.