Examples of using "Verweigern" in a sentence and their turkish translations:
ikiside birbirini çok güzel bir şekilde yalanlayabiliyor
Tom'un Mary'nin onun yapmasını istediği şeyi reddedecek cesareti yoktu.
Bankalar güneşli günde sana şemsiye vermeye çalışırlar ama yağmurlu günde sırtlarını dönerler.