Translation of "Speisen" in Turkish

- Tom mag keine gewürzten Speisen.
- Tom mag keine scharfen Speisen.

Tom herhangi bir baharatlı yemeği sevmez.

- Welche Speisen vermeidest du?
- Was für Speisen vermeidest du?
- Welche Speisen vermeiden Sie?
- Was vermeidest du zu essen?

Hangi yiyecekleri yemekten kaçınırsın?

Tom ist von japanischen Speisen fasziniert.

Tom'un Japon yemeğine düşkünlüğü var.

Sie ist von französischen Speisen fasziniert.

Onun Fransız yemeğine düşkünlüğü var.

Im Allgemeinen bevorzuge ich fleischlose Speisen.

Genel olarak, etsiz yemekleri tercih ederim.

- Ich liebe die Speisen der Kabylei.
- Ich liebe die kabylischen Speisen.
- Ich liebe die kabylische Küche.

Kabyle yemeğini seviyorum.

Welche Speisen soll ein Diabetiker nicht essen?

Bir şeker hastası hangi yiyecekleri yememeli?

Sie sollten ihren Konsum fetthaltiger Speisen einschränken.

Yediğin şişmanlatıcı yiyeceğin miktarını azaltmalısın.

Blei und Eisen muss den Kupferschmied speisen.

Kurşun ve demir bakırcıyı beslemelidir.

Von den Speisen ist rein gar nichts geblieben.

Hiç yiyecek kalmadı.

Der Ausländer gewöhnte sich bald an die japanischen Speisen.

Yabancı kısa sürede Japon yemeklerine alıştı.

Die meisten der hier angebotenen Speisen sind nicht nach meinem Geschmack.

Burada satılan yiyeceklerin büyük çoğunluğu, damak zevkime uymuyor.

Woher wusstest du, dass Tom gestern Abend vorhatte, in dem Restaurant zu speisen?

Tom'un dün gece o restoranda yemek yemeyi planladığını nasıl bildin?

Als Hors-d’œuvre bezeichnet man kleine Speisen, welche vor einem Mahl serviert werden.

Mezeler bir yemekten önce verilen küçük yemeklerdir.

- Tom mag italienische Speisen.
- Tom isst gerne italienisch.
- Tom mag die italienische Küche.

Tom İtalyan yemeklerini seviyor.

Wenn man in Japans Bussen und Bahnen Speisen verzehrt, sehen die anderen Leute das gar nicht gern.

Tom gerçekten onu öğrenmek istiyorsa her gün Fransızca çalışması gerektiğini biliyordu.

Tom kann es sich nicht leisten, in so einem Restaurant zu speisen. Gehen wir also woanders hin!

Tom o tür bir restoranda yemek yemeği göze alamaz bu yüzden başka bir yere gidelim.

- Mir wird schon beim alleinigen Gedanken daran, Schnecken zu essen, schlecht.
- Schon beim bloßen Gedanken, Schnecken zu speisen, befällt mich Übelkeit.

Salyangoz yeme düşüncesi beni hasta hissettiriyor.