Translation of "Spazieren" in Turkish

- Geh spazieren!
- Gehen Sie spazieren!
- Geht spazieren!

Yürüyüşe çıkın.

- Geh spazieren!
- Gehen Sie spazieren!

Yürüyüş yapmaya git.

- Lass uns spazieren gehen.
- Lasst uns spazieren gehen.

Yürüyüşe gidelim.

Sie ging spazieren.

Yürüyüşe çıktı.

Ich gehe spazieren.

- Yürüyüşe gidiyorum.
- Yürüyüşe çıkıyorum.

Ich war spazieren.

Yürüyüş için dışarıdaydım.

Gehst du spazieren?

Gezecek misin?

Er ging spazieren.

O, yürüyüşe çıktı.

Tom ging spazieren.

Tom yürüyordu.

Gehen wir spazieren?

Yürüyüşe mi gidiyoruz?

- Er ging mit jemandem spazieren.
- Sie ging mit jemandem spazieren.

Biriyle geziyordu.

- Sie geht gerne allein spazieren.
- Sie geht gern allein spazieren.

- Yalnız yürümeyi sever.
- O yalnız yürümekten hoşlanır.

Er geht gerne spazieren.

O yürüyüş yapmayı sever.

Ich gehe gerne spazieren.

Yürüyüş yapmayı severim.

Wir sind spazieren gegangen.

Biz bir yürüyüşe çıktık.

Er ist spazieren gegangen.

O, yürüyüşe gitti.

Er geht gerade spazieren.

Yürüyüş için dışarı çıktı.

Geh jeden Tag spazieren.

Her gün yürüyüşe çıkın.

Kann ich spazieren gehen?

Yürüyüşe gidebilir miyim?

Sie geht gerade spazieren.

O yürüyüşe çıktı.

Tom will spazieren gehen.

Tom bir yürüyüşe çıkmak istiyor.

Gehe jeden Tag spazieren!

Her gün yürü.

Wir könnten spazieren gehen.

Yürüyebiliriz.

Tom ist spazieren gegangen.

Tom yürüyüşe gitti.

Tom geht gerne spazieren.

Tom yürüyüşe çıkmayı sever.

- Wir sind im Park spazieren gegangen.
- Wir gingen im Park spazieren.

Parkta bir yürüyüş yaptık.

- Ich gehe gern nachts spazieren.
- Ich gehe gern bei Nacht spazieren.

Gece yürümeyi severim.

- Vater geht jeden Tag spazieren.
- Mein Vater geht jeden Tag spazieren.

Babam her gün yürüyüş yapar.

- Lass uns zur Abwechslung spazieren gehen.
- Lasst uns zur Abwechslung spazieren gehen.
- Lass uns zur Abwechslung mal spazieren gehen.

Değişiklik olsun diye yürüyüş yapalım.

- Gehst du gerne am Strand spazieren?
- Gehen Sie gerne am Strand spazieren?

Sahilde yürümekten hoşlanır mısınız?

Sie ging im Park spazieren.

O, parkta bir yürüyüş yaptı.

Er geht jeden Morgen spazieren.

O, her sabah yürür.

Ich gehe gern allein spazieren.

Yalnız yürümeyi seviyorum.

Wir gingen am Seeufer spazieren.

Göl kıyısı boyunca yürüdük.

Sie geht gerne allein spazieren.

Tek başına yürüyüşe gitmeyi sever.

Ich gehe jeden morgen spazieren.

Her sabah yürüyüşe giderim.

Wir gingen am Strand spazieren.

- Sahilde gezinti yaptık.
- Sahilde yürüyüşe gittik.

Darf ich draußen spazieren gehen?

Yürüyüş için dışarı çıkabilir miyim?

Gehen wir ein bisschen spazieren?

Biraz dolaşalım mı?

Estella und ich gehen spazieren.

Estella ve ben yürüyeceğiz.

Sie geht gern allein spazieren.

- Yalnız yürümeyi sever.
- O yalnız yürümekten hoşlanır.

Meine Großmutter geht abends spazieren.

Büyükannem akşam yürüyüşe gidiyor.

Würdest du gern spazieren gehen?

Yürüyüşe çıkmak ister misin?

Ich gehe mit Tom spazieren.

Tom'u yürüyüşe götürüyorum.

Ich gehe ein Stück spazieren.

Yürüyüşe gideceğim.

Tom ist vermutlich spazieren gegangen.

Tom muhtemelen yürüyüşe gitti.

Tom geht jeden Morgen spazieren.

Tom her sabah yürüyüşe gider.

Wir gehen im Park spazieren.

Biz parkta yürüyüşe gidiyoruz.

Wir gingen an Deck spazieren.

Biz güvertede yürüyorduk.

Tom geht gern alleine spazieren.

Tom tek başına yürüyüş yapmayı sever.

Tom geht gerne allein spazieren.

Tom tek başına yürüyüş yapmayı sever.

- Am Abend gehe ich mit dem Hund spazieren.
- Abends führe ich meinen Hund spazieren.

Akşamları, köpeğimle yürüyüşe çıkarım.

Mein Vater geht jeden Morgen spazieren.

Babam her sabah yürüyüş yapar.

Sie geht manchmal im Park spazieren.

Bazen parkta yürüyüşe çıkar.

Ich habe Lust, spazieren zu gehen.

Canım yürüyüş yapmak istiyor.

Seine Eltern gingen mit ihm spazieren.

- Anne ve babası onu bir yürüyüş için götürdüler.
- Onun ebeveynleri onu yürüyüşe götürdü.

Ich ging mit meinem Sohn spazieren.

Oğlumla birlikte bir yürüyüşe gittim.

Tom geht des Nachts gerne spazieren.

Tom gece yürüyüşler yapmayı sevmez.

Wir sind im Wald spazieren gegangen.

Ormanda yürüyüşe gittik.

Vor dem Frühstück ging er spazieren.

O, kahvaltıdan önce bir yürüyüşe çıktı.

Tom und Maria gingen zusammen spazieren.

Tom ve Mary birlikte çevreyi dolaştı.

Ab und zu fahren wir spazieren.

Biz bazen araba süreriz.

Ich will jetzt nicht spazieren gehen.

Şu anda yürümek istemiyorum.

Mein Vater geht im Park spazieren.

Babam parkta yürüyüş yapar.

Ich gehe in einem Park spazieren.

- Ben bir parkta yürüyüş yapıyorum.
- Parkta yürüyüş yapıyorum.

Hast du Lust, spazieren zu gehen?

Bir yürüyüş için bana katılır mısın?

Unsere Freunde gingen im Park spazieren.

Arkadaşlarımız parkta biraz yürüyüş yaptılar.

Mein Großvater geht jeden Tag spazieren.

Dedem her gün yürüyüşe çıkar.

Er geht gerne im Park spazieren.

O, parkta yürümeyi sever.

Tom ging sorglos im Park spazieren.

Tom bir şey düşünmeden parkta yürüyordu.

Tom geht gern mit Mary spazieren.

Tom Mary ile yürümekten hoşlanır.

Ich gehe gern am Fluss spazieren.

Nehir boyunca yürümeyi seviyorum.

Tom geht gern im Wald spazieren.

Tom ormanda yürüyüş yapmayı sever.

Möchtest du mit mir spazieren gehen?

Benimle bir yürüyüşe çıkmak ister misin?

Du musst jeden Tag spazieren gehen.

Her gün yürüyüşe çıkmanız gerekir.

Ich gehe gern im Regen spazieren.

Yağmurda yürümeyi seviyorum.

Tom ging mit seinen Hunden spazieren.

Tom köpeğini gezdirmeye çıkardı.

Wir gehen oft am Stausee spazieren.

Biz sık sık baraj gölünde yürüyüşe gideriz.

- Tom geht jeden Morgen mit dem Hund spazieren.
- Tom führt jeden Morgen seinen Hund spazieren.

Tom her sabah köpeğini gezdirir.

- Ich führe deinen Hund spazieren, wenn du möchtest.
- Ich führe Ihren Hund spazieren, wenn Sie möchten.
- Ich führe euren Hund spazieren, wenn ihr möchtet.

Eğer istersen köpeğini senin için gezdiririm.

- Tom und Maria gingen ungeachtet des Regens spazieren.
- Tom und Maria gingen, obzwar es regnete, spazieren.
- Tom und Maria gingen spazieren, obwohl es regnete.

Tom ve Mary yağmur yağmasına rağmen yürüyüşe çıktı.

Da sie Zeit hatte, ging sie spazieren.

Boş olduğu için, dışarı yürüyüşe çıktı.

An schönen Tagen geht mein Großvater spazieren.

Dedem güzel günlerde yürüyüşe gider.

Ich gehe gern spazieren, besonders am Morgen.

Özellikle sabahları yürümeyi severim.

Der alte Mann geht im Park spazieren.

Yaşlı adam parkta yürüyüş yapıyor.

Ich habe keine Lust spazieren zu gehen.

Canım dışarı yürüyüşe çıkmak istemiyor.