Examples of using "Schachtel" in a sentence and their turkish translations:
Bu kutuyu götür.
Kutuyu açtın mı?
Kumi bir kutu yaptı.
Şu adamın bir kutusu var.
O bu kutudaydı.
Bu ambalajdaki yumurtalar diğer ambalajdakilerden daha tazedir.
Kutuyu yırtarak açabilirsin.
Kutu neredeyse boş.
Kutuda bir şey var mı?
Kutu çilek doluydu.
Bir kutusu ne kadar?
O ona bir kutu verdi.
Kutuyu açmamı ister misin?
Bu kutu, kağıttan yapılmıştır.
- Bir paket sigara ne kadar?
- Bir paket sigaranın fiyatı ne kadar?
Kutuda ne var?
Kutuda çok sayıda yumurta var.
Bunları bir kutuya koyar mısın?
O onu kutunun içine koydu.
Kutuyu her iki elinle tut.
Kutuda oyuncak bir bebek var.
O bir kutu çikolata yedi.
Tom kutuyu açamadı.
Kutuyu aç.
Bir kutu kibrit alacağım.
Tom, Mary'ye bir kutu çikolata verdi.
Tom Mary'ye bir kutu çikolata aldı.
Tom Mary'ye bir kutu çikolata getirdi.
Kutunun içinde pasta var.
Hiçbir surette kutuyu açmamalısın.
- Bu kutunun neyden yapıldığını biliyor musun?
- Bu kutunun neyden yapıldığını biliyor musunuz?
O, parasını kutuya koydu.
O, masanın altındaki kutuyu buldu.
Bu kutuda bir sürü madeni param var.
Bu boyutta bir kutuya ihtiyacım var.
Kutuyu açmayı başardı.
Günde bir paket sigara içer.
Tom kutuyu açtı ve içine baktı.
Tom beni kutuyu açmaya zorladı.
Tom Mary'ye bir kutu kağıt mendil verdi.
İşte sizin için bir kutu çikolata.
Şu kutu bundan daha büyüktür.
O, kutunun kapağını açtı.
Kutudaki bütün yumurtalar kırıldı.
Tom bana bir kutu çikolata verdi.
O bisküviyi kutuya geri koy!
Tom günde bir paket sigara içiyor.
Tom ve Mary John'un onlara verdiği kutunun içinde ne olduğunu merak ettiler.
Bu kutuyu ona üst kata taşıtacağım.
Kutudaki elmalardan bazıları çürüktü.
O, bütün parasını kutuya koydu.
Tom kutuyu aldı ve içine baktı.
Kutuyu açtığımda kutu boştu.
Bu kutuyu açmaya hakkın yok.
O kutunun içinde ne olduğunu bilmiyorum.
Bu kutu boş. İçinde hiçbir şey yok.
Bu kutu diğerinin üç katı büyüklüğünde.
Benim kutum seninkinin iki katı kadar ağırdır.
Kutuda birkaç yumurta var.
Oğlum kutudan bir parça şeker aldı.
O kadar meraklıydı ki kutuyu açtı.
Lütfen bu kutuyu aç.
Bu kutu diğerinin iki katı kadar büyük.
Onu kırmadan bu kutuyu açamam.
Ya büyük ya da küçük kutuyu alabilirsin.
Kız ağır kutuyu tek elle kaldırdı.
Kutuda ne var?
Kutuyu açar açmaz bir kurbağa dışarı zıpladı.
Bu kutudaki ne?
Tom kutuyu açtı ve güzel bir yüzük çıkardı.
Bu kutuda ne varsa sana vereceğim.
O kutu ahşaptan yapılmıştır.
- Kutuya bakma.
- Kutuya bakmayın.
O kutudakilerin hepsi okunmuş kitaplardır.
Bu kutu Tom tarafından yapıldı.
Bu kutu çantama sığmayacak kadar büyük.
Tom küçük bir kutu açtı ve içindekileri masaya boşalttı.
Bir kutu hâlâ kayıp.
Oğlan bir avuç yer fıstığı topladı ve onları küçük bir kutuya koydu.
O, kutuyu masaya koydu.
Tom bütün parasını bir kutuya koydu ve onu yatağının altına sakladı.
Bu kutudaki nedir?
Tom bir kutu elmayı ona gönderenin Mary olup olmadığını merak etti.
"Tom Mary'ye doğum günü için bir kutu çikolata ve uzun saplı bir gül verdi" " O gerçekten hoş."
Tom eşyaları kutudan çıkarmaya başladı.
Ben kutuda ne olduğunu görmedim.
Kutuyu mutfaktaki masanın üzerine koy.
Kutuda bir şey yoktu.
Evdeki her şeyi yediğimizi düşünmüştüm, fakat bir kutu kraker daha buldum.
O kutudaki tutkal ve makası bana uzat lütfen.
Kutuda ne bulacağımı merak ediyorum.
Kutuyu açmak için bir anahtara ihtiyacın var.