Translation of "Politik" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Politik" in a sentence and their turkish translations:

Ich hasse Politik.

Siyasetten nefret ederim.

Ich verabscheue Politik.

Ben politikadan nefret ederim.

- Ich bin an Politik nicht interessiert.
- Politik interessiert mich nicht.
- Ich bin nicht an Politik interessiert.

Politikayla ilgilenmiyorum.

- Interessierst du dich für Politik?
- Interessieren Sie sich für Politik?

Politikayla ilgileniyor musun?

Die Politik ist schmutzig.

- Politika kirlidir.
- Siyaset kirlidir.

Tom mag keine Politik.

Tom politikadan hoşlanmaz.

Politik interessierte ihn nicht.

Siyaset onun ilgisini çekmedi.

Sie sprachen über Politik.

Onlar politika konuştu.

Politik ist ein Spiel.

Siyaset bir oyundur.

- Er weiß nichts über Politik.
- Er hat keine Ahnung von Politik.

O, siyaset hakkında bir şey bilmiyor.

- Politik scheint ihm gleichgültig zu sein.
- Politik scheint ihn nicht zu interessieren.

Politikaya kayıtsız görünüyor.

- Ich bin an Politik nicht interessiert.
- Ich interessiere mich nicht für Politik.

Ben siyasetle ilgili değilim.

- Recht und Politik sind zweierlei.
- Recht und Politik sind zwei Paar Stiefel.

Hukuk ve siyaset iki farklı şeydir.

- Er hat kein Interesse an Politik.
- Er interessiert sich nicht für Politik.

O, siyasetle ilgilenmiyor.

- Tom hegt an Politik kein Interesse.
- Tom interessiert sich nicht für Politik.

- Tom politika ile ilgilenmiyor.
- Tom'un politikaya ilgisi yok.

In der Politik, liebe Genossen,

Sevgili yoldaşlar, politikada

Maria interessiert sich für Politik.

Mary politika ile ilgilenir.

Ich mag die Politik nicht.

Politikayı sevmiyorum.

Die Politik ist eine Heuchelei.

Politika ikiyüzlülüktür.

Seine Politik war zu progressiv.

Onun politikaları çok yenilikçi idi.

Politik ist ein schmutziges Geschäft.

Politika kirli bir iş.

Tom hasste die kanadische Politik.

Tom Kanadalı siyasetten nefret ediyordu.

Wir reden nie über Politik.

Biz hiç siyasetten bahsetmeyiz.

- Tom liebt es, über Politik zu sprechen.
- Tom spricht sehr gerne über Politik.

Tom siyaset hakkında konuşmayı seviyor.

- Bist du für oder gegen diese Politik?
- Seid ihr für oder gegen diese Politik?
- Sind Sie für oder gegen diese Politik?

Bu politikanın lehinde mi yoksa aleyhinde misin?

- Tom interessiert sich kein bisschen für Politik.
- Tom interessiert sich gar nicht für Politik.

Tom politika ile hiç ilgilenmez.

Die interessieren sich nicht für Politik.

Siyasetle alakaları yoktur.

Wir müssen Politik und Religion trennen.

Siyaseti dinden ayırmalıyız.

Ich interessiere mich nicht für Politik.

Politikayla ilgilenmiyorum.

Ich streite nicht gern über Politik.

Ben siyaset hakkında tartışmayı sevmem.

Tatoeba braucht mehr Sätze über Politik.

Tatoeba'nın daha çok politik cümleye ihtiyacı var.

Tom interessiert sich nicht für Politik.

Tom siyasetle ilgilenmiyor.

Tom wollte in die Politik einsteigen.

Tom siyasete girmek istedi.

Politik ist ein Kampf der Ideen.

Politika bir fikirler savaşıdır.

- Er hatte über eine neue Politik entschieden.
- Er hat sich für eine neue Politik entschieden.

O, yeni bir politika izlemeye karar verdi.

Ich nenne all das "Politik der Zugehörigkeit".

Ben buna aitlik politikası diyorum.

Er hat das Interesse an Politik verloren.

Politikaya olan ilgisini kaybetti.

In der Politik muss man schlagfertig sein.

Siyasette kıvrak zekalı olmalısın.

Er hat von der Politik Abstand genommen.

Kendisini siyasetten uzaklaştırdı.

Mein Interesse an Politik ist rein akademisch.

Siyasete ilgim tamamen akademik.

Sprechen die jungen Franzosen auch über Politik?

Genç Fransızlar politika üzerine konuşur mu?

Ich interessiere mich überhaupt nicht für Politik.

Siyasetle hiç ilgilenmiyorum.

Ich bin wirklich nicht an Politik interessiert.

Ben gerçekten siyasetle ilgilenmiyorum.

Tom spricht gerne über Politik und Philosophie.

Tom siyaset ve felsefe hakkında konuşmayı seviyor.

Er liebt es, über Politik zu sprechen.

O, siyaset hakkında konuşmayı sever.

Seit jeher interessiere ich mich für Politik.

- Her zaman siyasetle ilgilenmişimdir.
- Hep siyasetle ilgilenmişimdir.

Wir vermeiden es, über Politik zu reden.

Politikadan bahsetmekten kaçınırız.

Der Krieg war das Ergebnis einer verfehlten Politik.

Savaş yanlış bir politikadan sonuçlandı.

Frau Brown hat ein Buch über Politik geschrieben.

Bayan Brown, siyaset üzerine bir kitap yazdı.

Ich versuche, die Politik meines Landes zu verstehen.

- Ülkemin siyasetini anlamaya çalışıyorum.
- Ülkemin politikasını anlamayı deniyorum.

Zu viele Menschen interessieren sich nicht für Politik.

Birçok insan siyasete ilgisizdir.

Ich habe eigene Meinungen über Politik und Religion.

Siyaset ve din hakkında benim kendi görüşlerim var.

Und in der Politik gibt es einen grundlegenden Handlungsstrang,

politikada ise tek bir basit anlatı var

Und eines beispiellosen Wandels in Technik, Politik und Wirtschaft,

beklenmeyen teknolojik, siyasi ve ekonomik değişimde

Die Jugend unseres Landes interessiert sich nicht für Politik.

Bizim ülkemizin gençliği siyasetle ilgilenmez.

Als Ergebnis dieser Politik stiegen die Preise dramatisch an.

Bu politikanın bir sonucu olarak fiyatlar sert bir biçimde yükseldi.

Er sagte, sie sollten sich von der Politik fernhalten.

Politikadan uzak kalması gerektiğini söyledi.

Er war ein frisches Gesicht in der amerikanischen Politik.

Amerikan siyasetinde yeni bir yüzdü.

Meine Schwester spricht nicht so oft über die Politik.

Kız kardeşim çok sık siyaset konuşmaz.

Krieg ist die Fortsetzung der Politik mit anderen Mitteln.

Savaş, diğer yollarla siyasetin devamıdır.

Das Stück ist eine Satire auf die Welt der Politik.

- Oyun, siyasi dünya üzerine bir taşlamadır.
- Oyun, siyasi dünya üzerine bir hicivdir.

In der Politik gibt es keine Freunde, sondern nur Partner.

Politikada dostluklar yoktur, sadece iş arkadaşları vardır.

Genosse Lenin zieht es vor nicht über Politik zu sprechen.

Yoldaş Lenin politika hakkında konuşmayı tercih etmiyor.

Die meisten Männer in der Politik mochten Adams einfach nicht.

Politikadaki çoğu insan Adams'ı sevmiyordu.

Unser Gespräch über die Politik hat mir wirklich gut gefallen.

Politika hakkında yaptığımız konuşmadan gerçekten hoşlandım.

Tatsachen scheinen in der Politik manchmal keine Rolle zu spielen.

Bazen gerçekler siyasette önemli görünmemektedir.

Das Wort „nie“ bedeutet in der Politik allzu oft „morgen“.

Politikada "asla" kelimesi genelde "yarın" anlamına gelir.

Dass man bei Tisch nicht über Sex, Politik oder Religion spricht.

yemek masasında seks, politika ve dinden bahsedilmemesi öğretilmiştir.

Überhaupt geht es in der Politik oft um Suche nach Zugehörigkeit.

Hatta politikayı pek çok yönden bir aitlik arayışı olarak görebilirsiniz.

Sie sollten es lieber vermeiden, über Religion und Politik zu diskutieren.

Din ve siyasetle ilgili tartışmadan kaçınsan iyi olur.

Wir blieben oft die ganze Nacht lang wach und sprachen über Politik.

Biz çoğunlukla politika tartışarak bütün gece otururduk.

Man hofft, dass diese neue Politik auf breiter Front neue Arbeitsplätze schafft.

Bu yeni politikanın büyük ölçekli işler yaratacağı umuluyor.

Was die Politik angeht, so ist er noch immer arglos wie ein Kind.

Siyaset söz konusu olduğunda, o hala bir çocuk kadar masum.

Politik ist wie eine tote Robbe: stinkt erbärmlich, aber das Öl ist kostbar.

Siyaset ölmüş fok gibidir. Çok pis kokar ama yağı kıymetlidir.

- Politik ist die Kunst, die Leute daran zu hindern, sich um das zu kümmern, was sie angeht.
- Politik ist die Kunst, die Leute daran zu hindern, sich in ihre eigenen Angelegenheiten einzumischen.

Politika insanları onları ilgilendiren şeylere karışmalarını önleme sanatıdır.

Es ist eine alte Wahrheit, dass man in der Politik oft vom Feinde lernen muss.

Siyasette sık sık düşmandan bir şeyler öğrenilmesi gerektiği, eski bir hakikattir.

Wenn die Schüler heutzutage mehr Freizeit hätten, würden sie sich vielleicht mehr für die Politik interessieren.

Bugün öğrencilerin daha fazla boş zamanı olsa, onlar politikaya daha fazla ilgi duyarlar.

Wir waren alle Menschen, bevor wir durch Rasse getrennt, Religion gespalten, Politik geteilt und Vermögen klassifiziert wurden.

Biz hepimiz önceden ınsandık, ırkcılık bizi birbirimizden ayırmadan, din yarmadan, politika bölmeden ve maddi varlık bizi sınıflamadan.

Die Männer sind natürlich alle dafür, dass mehr Frauen in der Politik tätig sein sollen. Vorausgesetzt natürlich, es handelt sich nicht um die eigene Frau.

Erkeklerin hepsi, tabiki kendi karılari olmamak şartıyla, daha fazla kadının siyasette faaliyet göstermesinden yanadir.