Examples of using "Leckere" in a sentence and their turkish translations:
Bu gerçekten çok lezzetli bir çorba, öyle değil mi?
Domatesi çiğ yeseniz de pişirip kavursanız da çok lezzetlidir.
O restoran çok lezzetli yemekler yapsaydı bile orada yemek istemem.
"Beni takip et!" Echo'nun annesi seslendi. "Kahvaltı için birkaç nefis böcek bulalım."
Ben istasyonun yakınında lezzetli kekler yapan yeni bir pasta dükkanın var olduğunu duydum.