Examples of using "Erlauben" in a sentence and their turkish translations:
İzin var mı?
Ona izin veremem.
Buna nasıl izin verebilirsin?
Lütfen kendimi tanıtayım.
Babam buna izin vermez.
Eş cinsel evliliği yasal olmalı mı?
Lütfen gitmeme izin verin.
Buna artık kimin gücü yetebilir?
Ailem asla bir şey yapmama izin vermez.
Kendimi tanıtmama izin verin.
- Tom'un onu yapmasına izin vermeye ne zaman karar verdin?
- Sen ne zaman Tom'un onu yapmasına izin vermeye karar verdin?
Organ bağışına izin vermeyen hiç din var mı?
Bay Kato'yu sizinle tanıştırmama izin verin.
Biz onun onu denemesine izin vereceğiz.
Babam onu yapmama izin vermeyecek.
Karımı sana tanıtmam için bana izin ver.
Senin kazanmana izin veremem.
Tom'a onu yapmasına izin vermelisin.
Tom'un onu yapmasına izin vereceğim.
Geç kalmak istemiyorsun.
O, arabasını sürmeme izin vermezdi.
Biz daha fazla hatayı göze alamayız.
Tom ona yardım etmeme izin vermedi.
Bunu yapmana izin vermeyeceğim.
Seyahat edecek zamanım yok.
Onlar diskoya gitmemize izin vermezler.
Daha fazla söylememe koşullar izin vermiyor.
Onlar geç kalmayı göze alamazlar.
Nehirde yüzmeme izin vermedi.
- Ben kullanılmış bir araba satın alma gücüne sahip değilim.
- Kullanılmış bir araba almam çok zor.
- Kullanılmış bir araba satın alamam.
Konuşmam için izin verirseniz, her şeyi açıklayabilirim.
Buna gücümüz yeter mi?
Doktor maratona katılmama izin vermedi.
Size kendimi tanıtabilir miyim?
İnşallah ebeveynlerin evlenmemize izin verecekler.
Seyahat kendime izin veremediğim bir lüks.
Tom kalmasına izin verilmeyeceğini biliyordu.
- Çocukların kibrite dokunmalarına müsaade etmeyin.
- Miniklerin kibrit ile oyun oynamasına izin vermeyin.
İzninizle Tom'a birkaç soru sormak istiyorum.
Normal zamanlarda bu bağlantılar, işletmelerin çalışanlarına ödeme yapmasına olanak tanıyan şey.
Tom'un ailesi ona benim ebeveynlerimin yapmama izin vermediği bir sürü şeyi yapmasına izin verir.
Tom çocuklarının bizimle birlikte kampa gelmelerine izin vermeliydi.
Tom çocuklarının bizimle kamp yapmasına izin vermeliydi.
Bunu göze alamayız.
Tom Mary'nin onun onu tekrar öpmesine izin vermeyeceğini biliyordu.
Affedersiniz; yukarıdaki makalede üç hata göstermeme izin verin.
Kalmama izin ver.
Maalesef ben buna izin veremem.
Hayır, çamaşırlarını bizim evde yıkamana izin veremem.
siz izin vermedikçe de kimse sizin mikrofonunuzu ve kameranızı açamıyor
Seni Bay Brown ile tanıştırayım.
Onun beni öpmesine izin vermeli miyim?
Onu yapmana izin veremem.
Sana biraz dostça öğüt verebilir miyim?
Hiç hata yapma lüksümüz yok.
Buna gücümüz yetmez.
Tom'la konuşayım.
- Müslüman işçilere Ramazan ayında erken çıkma izni verdiler.
- Müslüman çalışanlara Ramazan ayında erken çıkış izni veriyorlar.
Daha fazla zaman kaybedemeyiz.
Bu deneyde dikkatsiz olacak durumda değilsin.
Sana izin verme yetkim yok.
Yeni bir arabayı göze alamam.
Sanırım onun her zaman istediğini yapmasına izin vermeyi durdurmamın zamanıdır.
- Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver.
- Size Mayuko'yu tanıtmama izin verin.
- Mayuko'yu sizinle tanıştırmama izin verin.