Translation of "Band" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Band" in a sentence and their turkish translations:

Ich brauche dieses Band.

O banda ihtiyacım var.

Ich band meine Schnürsenkel.

Ayakkabı bağlarımı bağladım.

- Nimm die Sendung auf Band auf.
- Nehmen Sie die Sendung auf Band auf.
- Nehmt die Sendung auf Band auf!
- Zeichne die Sendung auf Band auf!
- Zeichnet die Sendung auf Band auf!
- Zeichnen Sie die Sendung auf Band auf!

Yayını kasete kaydet.

Sie kämmte ihr Haar und band es mit einem Band zusammen.

Saçını taradı ve bir kurdele ile bağladı.

- Wer spielt in deiner Band Keyboard?
- Wer spielt Keyboard in deiner Band?

Senin grubunda kim org çalıyor?

Ich spiele in einer Band.

Ben bir grupta çalıyorum.

Meine Band heißt „Red Hot“.

Grubumun adı Red Hot.

Tom spulte das Band zurück.

Tom bantı yeniden sardı.

Bist du in einer Band?

Bir grupta mısın?

Meine Schule hat eine Band.

Benim okulumun bir grubu var.

Tom band seine Schuhe zu.

Tom ayakkabılarını bağladı.

Die Band spielt richtig gut.

Grup gerçekten iyi çalıyor.

Maria band Toms Schuhe zusammen.

Mary, Tom'un ayakkabılarını birlikte bağladı.

Bitte bring das Band morgen zurück.

Lütfen kasedi yarın geri getir.

Tom band sich die Schnürsenkel zu.

Tom ayakkabı bağlarını bağladı.

Die Band nimmt sich eine Auszeit.

Bando bir moladadır.

Bist du nicht in einer Band?

Bir grupta değil misin?

- Tom band seinen Hund an einen Baum.
- Tom band seinen Hund an einem Baume fest.

Tom köpeğini bir ağaca bağladı.

Bis zu welchem Band hast du „Naruto“?

Hangi sayıya kadar olan Naruto çizgi romanlarına sahipsin.

Er band die Zweige zu Bündeln zusammen.

O demetlerin içine ince dallar bağladı.

Unsere Band hat hier letzte Woche gespielt.

Grubumuz geçen hafta burada çaldı.

Ich band Toms und Marias Schuhe zusammen.

Ben Tom ve Mary'nin ayakkabılarını birlikte bağladım.

Es fehlt der fünfte Band dieser Reihe.

Bu setin beşinci cildi eksik.

Tom band Maria den Ballon ans Handgelenk.

Tom balonu Mary'nin bileğine bağladı.

Tom band die Pferde an den Pfosten.

Tom atları direğe bağladı.

Jane trug das gleiche Band wie ihre Mutter.

Jane annesinin taktığı gibi aynı kurdeleyi taktı.

Er band den Hund an einem Baum an.

O, köpeği bir ağaca bağladı.

Tom band sich den Pullover um die Taille.

Tom belinin çevresine kazağını bağladı.

Tom band den Hund an einem Baum an.

Tom köpeği bir ağaca bağladı.

Tom band sein Pferd an einem Holzpfosten fest.

Tom atını tahtaya bağladı.

Eine Band führte die Parade durch die Stadt an.

Bir grup kentin içinden geçit açtı.

Der Bürgermeister durchtrennte das Band mit einer riesigen Schere.

Belediye başkanı dev bir makasla kurdeleyi kesti.

Die Band freut sich sehr auf ihre bevorstehende Tour.

Grup, gelecek turla ilgili çok heyecanlı.

Um wie viel Uhr wird die Band anfangen zu spielen?

Grup saat kaçta çalmaya başlayacak?

Tom spielt in einer Band und sieht sehr gut aus.

Tom bir grupta çalıyor ve çok yakışıklı.

Eine Seite Geschichte ist mehr wert als ein Band Logik.

Tarihin bir sayfası mantığının bir cildine değer.

Mit einem horizontalen Band lichtempfindlicher Zellen suchen sie den Horizont ab.

Gözlerindeki, ışığa duyarlı hücrelerden oluşan yatay hatla ufku tararlar.

Dies ist der erste Band einer Reihe über die moderne Philosophie.

Bu modern felsefe serisinin ilk cildi.

Dieses Wörterbuch, dessen dritter Band fehlt, hat mich hundert Dollar gekostet.

Üçüncü cildi eksik olan bu sözlük bana üç yüz dolara mal oldu.

Einige Leute halten Led Zeppelin für die größte Band aller Zeiten.

Bazı insanlar Led Zeppelin'i şimdiye kadarki en iyi grup olarak görüyorlar.

Maria zog ihren Pulli aus und band ihn sich um die Taille.

Mary kazağını çıkardı ve beline bağladı.

Maria bürstete sich das Haar und band es zu einem Pferdeschwanz zusammen.

Mary saçlarını fırçaladı ve bir at kuyruğu yaptı.

Ich benutzte ein Band, um mein Haar zu einem Pferdeschwanz zu binden.

- Saçlarımı at kuyruğu yapmak için bir kurdele kullandım.
- Saçımı bir atkuyruğu bağlamak için bir kurdele kullandım.

Hat dieser Club eine Live-Band, oder gibt es dort einen DJ?

Bu kulübün canlı bir grubu mu yoksa bir DJ mi var?

- Tom überredete Mary, unserer Band beizutreten.
- Tom überredete Maria, sich unserer Musikgruppe anzuschließen.

Tom Mary'yi grubumuza katılması için ikna etti.

- Ich habe mir einen Film auf Band angesehen.
- Ich habe mir einen Videofilm angesehen.

Videoda bir film izledim.

Maria band sich eine Schürze um die Taille und nahm den Truthahn aus dem Ofen.

Mary beline bir önlük bağladı ve daha sonra hindiyi fırından çıkardı.

Der Gitarrist von Bang wird laut einer Ankündigung des Sprechers der Band zum zweiten Mal Vater.

Bang gitarist ikinci kez bir baba olacak, bir sözcü grup için açıkladı.

- Macht Bungeespringen Spaß, oder ist es reiner Nervenkitzel?
- Macht es Spaß, sich an einem elastischen Band in die Tiefe stürzen zu lassen, oder ist es reiner Nervenkitzel?

Bangi atlama korkutucu mu yoksa eğlenceli mi?