Examples of using "überzeugen“" in a sentence and their turkish translations:
Tom'u nasıl ikna edeceksin?
Kimi ikna etmeye çalışıyorsun?
Hiçbir şey onu ikna etmezdi.
Onu ikna etmeliyim.
Onu ikna etmek zorundayım.
Tom'u ikna etmeliyim.
Tom'u ikna edemem.
Onu ikna edemedim.
Tom'u ikna etmeye çalıştım.
Tom, Mary'yi ikna edemedi.
Kimi ikna etmeye çalışıyorsun?
Onun argümanları beni ikna etmiyor.
Seni nasıl ikna edebilirim?
Tom herkesi ikna edemedi.
Senin beni ikna etmen gerekmez.
Seni ikna etmek zorunda değilim.
Onu ikna etmek kolay olmadı.
Beni ikna etmeyi başardınız.
Onu ikna etmek için iyi şanslar.
Onu ikna etmede iyi şanslar.
Jonathan'ı ikna etmek zordur.
John'u ikna etmek zordur.
Jack'i ikna etmek zordur.
Biz onu ikna etmeye çalıştık.
ve tedavi olmaya ikna etmeliyiz
Onu ikna etmemiz zor.
Tom gitmesi için Mary'yi ikna edemedi.
Tom'u gelmesi için ikna etmeliyim.
Boşuna onu ikna etmeye çalıştım.
Onu ikna etmek kolay olmadı.
Eğer Tom'u ikna edebilecek biri varsa, o Mary olur.
O yıllarda bu insanları inandırmak için
Tom'u ikna etmeye çalışmanın faydası yok.
O hatası hakkında onu ikna edemedi.
Seni ikna etmek için ne yapmalıyım?
Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmeye çalıştım.
Bize yardım etmesi için onu ikna etmeye çalışın.
Biz onu ikna etmeyi başaramadık.
Sonunda onu ikna etmeyi başardık.
- Tom'u ikna etmek o kadar zor olmayacak.
- Tom'u ikna etmek o kadar da zor olmayacak
Stalker programlarını kötü olarak işaretlemeye başlamaları için
Onun doğru olduğu konusunda onu ikna edemedim.
Onu ikna edebilecek tek kişi sensin.
Onun hakkında onu ikna etmeye çalışmanın faydası yok.
Onu ikna etmek biraz zaman aldı.
Eve gelmesi için Tom'u ikna etmeye çalıştım.
İnsanları ikna konusunda çok mahirdir.
O, onun masumiyeti ile ilgili onları boşuna ikna etmeye çalıştı.
Bu tek başına bizi ikna etmek için yeterlidir.
O, teklifi reddetmemesi için onu ikna etmeye çalıştı.
Onu ikna etmeye çalışmanın bir anlamı yok.
Tom, Mary'yi ikna etmede sorun yaşıyor gibi görünmüyordu.
Tom'un Mary'yi onunla evlenmesine nasıl ikna edeceğini düşünüyorsun?
Birini argümanlarla, sebeplerle bir şeye ikna etmeye çalıştıysanız
Hataları konusunda onu ikna edemedik.
Tom'u onu yapması için ikna edebilirim.
İnsanları sadece kendi fikirleriyle ikna edebilirsin.
Bunu yapmaması için Tom'u ikna etmeye çalıştık.
O, onu bir ata binmeye ikna edemedi.
Mary'yi gitmeye ikna etmek kolay olmayacak.
Tom'u doğru şeyi yapması için ikna etmek zordu.
Tom'u bize yardım etmeye ikna etmek zor olacak.
Mary "Onu rasyonel argümanlar olmadan da ikna edebilirim" dedi.
Tom'u kalmaya ikna etmek için söyleyebileceğim herhangi bir şey düşünebiliyor musun?
Karım beni yeni bir araba almam için ikna etmeye çalıştı.
Onu bir tane almaya ikna etmek için ne söylerdin?
Onunla evlenmek isteyen öncelikle onun babasını ikna etmelidir.
Bizim sözümüze inanma.
Eve geri gelmesi için onu ikna edemedi.
Tom Mary'yi sanat okuluna gitmesi için boş yere ikna etmeye çalıştı.
Tom değiştiği konusunda Mary'yi ikna etmeye çalıştı.
Sigara içmekle ilgili tehlikeler hakkında onu ikna etmede güçlük çektim.
Kendisine yeni bir araba satın alması için onu ikna edemedi.
Tom Mary'nin masum olduğunu ikna etme girişiminde bulunmadı.
Tom'u işi yapması için ikna edip edemeyeceğimi görelim.
"Tom yardım etmesi için Mary'yi ikna edebildi." "O bunu nasıl yaptı?"
Onu ikna etmeye çalışarak zamanını boşa harcıyorsun.
O, onu halledebileceği hususunda kendini ikna etmeye çalışıyor.
Tom Mary'yi saçını kırmızıya boyaması için ikna etmeye çalıştı.
Tom, gitmemesi için onu ikna etmeye çalışacağını biliyordu.
Keşke Tom'u kalması için nasıl ikna edebileceğimi çözebilsem.
Onu ikna etmeye çalıştım, ama başaramadım.
Bilgi ile ikna edemediklerinin, saçmalayarak kafalarını karıştır.
Propagandanın temel amacı ne olursa olsun ikna etmektir.
Tom gitme zamanı olduğuna dair Mary'yi ikna etmeye çalıştı.
Tom'u garajı temizlememize yardım etmesi için ikna etmek zor olacak.
Keşke bize yardım etmesi için Tom'u nasıl ikna edeceğimi bulabilsem.
Tom'u Fransızca çalışmaya ikna etmeye çalışmak için daha fazla zaman harcamak istemedim.
Tom'u bizim için çalışmaya ikna edebilmemizin bir yolu olmalı.
Bizimle birkaç gün kalması için Tom'u ikna etmeye çalışmalıyız.
Onu ikna etmeye çalışmanın hiçbir anlamı olmadığını düşünüyorum.
Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmenin ne kadar zor olduğu hususunda kesinlikle fikrin yok.
ve Berthier, Napolyon'u Smolensk'teki ilerlemeyi durdurmaya ikna etmeye çalışanlar arasındaydı.
Bir arkadaşımı evlenmekten vazgeçirmeye çalıştım.
Tom'un hatalı olduğuna asla ikna edemeyeceğimize inanmaya başlıyorum.