Examples of using "Vivante" in a sentence and their turkish translations:
- O hayatta!
- O yaşıyor!
- O canlı!
Mary neşeli.
O, canlı gömüldü.
Onu canlı bulduk.
Şaşırdım, o yaşıyordu.
Fransa canlı bir demokrasidir.
yani timsahları mercek altına aldık;
Canlı bir balinayı asla görmedim.
Bir kez canlı bir balina gördüm.
Kedi canlı bir fare ile oynuyordu.
Dünya, Tanrı'nın yaşayan bir görüntüsüdür.
Tom Mary'nin ölü mü ya da diri mi olduğunu bilmiyor.
Hayattayım.
Hâlâ hayattasın.
100 yaşına kadar yaşarsam 2103'te de hayatta olacağım.
Esperanto uluslararası iletişim için çok uygun olan modern bir dildir.
Ben bu kadar canlı hissetmemiştim.
Bu mağarayı sığınak olarak seçmeniz çok iyi oldu. Orman geceleri daha da canlanıyor.
Her sabah canlı bir kurbağa ye ve günün geri kalan kısmında sana daha kötü bir şey olmayacak.
- Bu hâlâ hayatta.
- Bu hâlâ yaşıyor.
Yaşadığın için şanslısın.