Examples of using "Trouvée" in a sentence and their turkish translations:
Onu ben buldum.
Hiçbir silah bulunmadı.
Onu orada buldum.
Onu canlı bulduk.
Onu buldun.
Hiçbir ilişki bulunmadı.
Hiçbir silah bulunamadı.
Onu bulmadım.
Şimdiye kadar hiçbir delil bulunmadı.
Hiçbir DNA kanıtı bulunmadı.
Onu nerede buldun?
- Beni nasıl buldun?
- Beni nasıl buldunuz?
Dişiyi buldu. Ama ne pahasına?
Başka hiç kimsenin bakmadığı yerde beni buldun.
Bir çözüm bulundu mu?
Onu odasında gözyaşları içinde buldum.
Onu burada bulduk.
O onu çok çekici buldu.
Keşke beni bulmasaydınız.
- Cesedin yanında bir mektup bulundu.
- Cesedin yakınında bir mektup bulundu.
Allah aşkına beni nasıl buldun?
İdrarımda daha önce albümin bulundu.
Biz henüz onu bulmadık.
yardım gelene kadar üç saat bilinçsizce yatarak kan kaybetmişti.
Gizemli bir şekilde öldürülmüş olarak bulundu.
Tom onu buldu mu?
Çok bayat bir espri bu. Sen kendin mi uydurdun?
Onu tavan arasında buldum.
Bunu temizlik yaparken buldum.
En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
Gemi özenle arandı ama hiçbir uyuşturucu maddesi bulunmadı.
Bunu, onun için online bir hesaba transfer ediyoruz.
Türkiye de bulunan siteler bu kelimeleri de içerisinde bulundurdu.
Balina, Wakayama kıyılarının açıklarında bulundu.
Onu parkta bulduk.
Kayıtlarda ise 2002 Aralık tarihinden önce Andrew Carlssin isminde bir kişiye rastlanmıyor
Onu herhangi bir yerde bulamadım.
Tom, ilk yardım çantasını bulduğu yere geri koydu.
Sonunda seni buldum.
bölgede yapılan araştırmalarda gök taşına rastlanmamıştı
Param tükendi.
Keşke beni bulmasaydın.
bir demiryolu hattı ve otoyol inşa etme teklifinde bulundu . Liman dolu ve ödemesi
Bir çözüm buldum. Fakat o kadar hızlı buldum ki doğru çözüm olamaz.
Bu yaz doğduğum yeri ziyaret ettiğimde, şehri on yıl öncekinden farklı buldum.
yani takım kurulamadığında erkekler futbol topuyla böyle bir oyun keşfetmiş
Eve giderken bulduğum radyoyu tamir ediyorum.
O ona bir fıkra anlattı fakat o komik olduğunu düşünmedi.
Hayatımda ilk kez kendimi, bilmediğim bir şehirde yapayalnız halde buldum.
- Onun doğum günü partisine gidemedim.
- Onun doğum günü partisine gitmem mümkün olmadı.