Translation of "Samedi" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Samedi" in a sentence and their turkish translations:

- Aujourd'hui c'est samedi.
- C'est samedi.
- On est samedi.
- Aujourd'hui, c'est samedi.

- Bugün cumartesi.
- Bugün cumartesidir.

- Aujourd'hui c'est samedi.
- On est samedi.
- Aujourd'hui, c'est samedi.

Bugün cumartesi.

- Aujourd'hui c'est samedi.
- Aujourd'hui, c'est samedi.

- Bugün cumartesi.
- Bugün cumartesidir.

C'est samedi.

Bugün cumartesi.

- Je serais là samedi.
- J'y serai samedi.

Ben cumartesi günü orada olacağım.

T'y es samedi ?

Cumartesi günü orada olur musun?

C'était samedi soir.

Cumartesi gecesi idi.

Aujourd'hui c'est samedi.

Bugün cumartesi.

Samedi me conviendrait.

Cumartesi gerçek olsaydı.

- Hier c'était dimanche, pas samedi.
- Hier, c'était dimanche, pas samedi.

Dün cumartesi değil, pazardı.

Je serais là samedi.

Ben cumartesi günü orada olacağım.

Est-ce demain samedi ?

Yarın Cumartesi midir?

Dimanche vient après samedi.

Pazar, cumartesiden sonra gelir.

Êtes-vous ouvert samedi ?

Cumartesi günü açık mısınız?

Travailles-tu samedi aussi ?

Cumartesi günü de çalışıyor musun?

- Êtes-vous en congé le samedi ?
- Es-tu en congé le samedi ?

Cumartesi iznin var mı?

Demain, c'est samedi. Donc dimanche.

Yarın Cumartesi. Pazar.

Le dimanche suit le samedi.

Cumartesiden sonra pazar gelir.

Je suis ici depuis samedi.

Cumartesiden beri buradayım.

Hier c'était dimanche, pas samedi.

Dün cumartesi değil, pazardı.

Voyez-vous des patients le samedi ?

Cumartesi günleri hastalara bakıyor musun?

Nettoyons entièrement le bureau samedi prochain.

Gelecek Cumartesi bütün ofisi temizleyelim.

J’ai oublié qu’on était samedi, aujourd’hui.

Bugünün cumartesi olduğunu unuttum.

Je travaille du lundi au samedi.

Pazartesiden cumartesiye kadar çalışırım.

Après le samedi vient le dimanche.

Cumartesiden sonra pazar gelir.

Nous jouons au football chaque samedi.

- Her cumartesi futbol oynarız.
- Her cumartesi futbol oynuyoruz.

Je vais à l'école le samedi.

Cumartesi günü okula gidiyorum.

Pourquoi tu n'es pas venu samedi ?

Neden cumartesi günü açmadın?

Samedi prochain je vais à Paris.

- Gelecek cumartesi Paris'e gidiyorum.
- Önümüzdeki cumartesi Paris'e gideceğim.

Il est arrivé samedi à Kyoto.

Cumartesi günü Kyoto'ya ulaştı.

- La banque n'est pas ouverte le samedi.
- Les banques ne sont pas ouvertes le samedi.

Bankalar cumartesi günleri açık değildir.

- Amy a travaillé dans la cour samedi dernier.
- Amy a travaillé dans le jardin samedi dernier.

Amy geçen Cumartesi bahçede çalıştı.

Cette année-là, Noël tombait le samedi.

Noel o yıl cumartesiye rastladı.

Pourquoi ne pouvais-tu pas venir samedi ?

Neden cumartesi gelemedin?

La banque n'est pas ouverte le samedi.

Banka cumartesi günü açık değil.

Il rencontre sa petite amie le samedi.

Kız arkadaşı ile Cumartesi günleri buluşmaktadır.

Je suis allé au parc samedi dernier.

Geçen cumartesi parka gittim.

Je dois rendre le livre avant samedi.

Kitabı Cumartesiden önce geri vermek zorundayım.

Nous n'allons pas à l'école le samedi.

Cumartesileri okula gitmeyiz.

Je vais à la fête samedi soir.

Cumartesi gecesi partiye gidiyorum.

Nous allons faire une fête samedi soir.

Cumartesi gecesi bir parti vereceğiz.

Ce supermarché ne livre que le samedi.

Bu süpermarket sadece cumartesi günü teslimat yapar.

Demain c'est le samedi 5 février 2011.

Yarın cumartesi, 5 Şubat 2011.

Samedi dernier, j'ai acheté un ordinateur portable.

- Geçen cumartesi bir laptop satın aldım.
- Geçen cumartesi bir dizüstü bilgisayar satın aldım.
- Geçen cumartesi bir dizüstü bilgisayar aldım.

Que diriez-vous d'aller au cinéma samedi ?

Cumartesi sinemaya gitmeye ne dersiniz?

Je ne travaille presque jamais le samedi.

Cumartesi günleri neredeyse hiç çalışmam.

Il ne va pas au bureau le samedi.

O, cumartesi günü ofise gitmez.

Les magasins sont ouverts du lundi au samedi.

Dükkanlar pazartesiden cumartesiye kadar açık.

Et si on jouait au tennis samedi prochain ?

Gelecek Cumartesi tenis oynamaya ne dersin.

Il va faire un pique-nique samedi prochain.

O önümüzdeki cumartesi piknik yapacak.

Je cherche quelqu'un pour garder mon fils samedi.

Cumartesi günü oğluma bakacak birini arıyorum.

Qu'est-ce qu'il fait le samedi après-midi ?

O cumartesi öğleden sonraları ne yapıyor?

Nous jouons toujours au tennis le samedi matin.

Cumartesi sabahı her zaman tenis oynarız.

Le supermarché est ouvert du lundi au samedi.

Süpermarket pazartesiden cumartesiye kadar açıktır.

On ne va pas à l'école le samedi.

Cumartesi okula gitmeyiz.

Je ne vais pas en cours le samedi.

Cumartesi günleri okula gitmem.

Aujourd'hui, c'est samedi, et demain, ce sera dimanche.

Bugün cumartesi ve yarın pazar olacak.

Tom ne regarde la télé que le samedi.

Cumartesiler hariç Tom TV izlemez.

- Es-tu allé à la fête de Tom samedi dernier ?
- Êtes-vous allés à la fête de Tom samedi dernier ?

Geçen cumartesi Tom'un partisine gittin mi?

Le septième jour de la semaine, c'est le samedi.

Haftanın 7. günü Cumartesidir.

Tom est sorti avec sa petite amie samedi soir.

Tom Cumartesi akşamı kız arkadaşını dışarı çıkardı.

J'ai vu un match de baseball passionnant samedi dernier.

Geçen cumartesi heyecan verici bir beyzbol oyunu izledim.

Il n'est pas obligé d'aller à l'école le samedi.

O cumartesileri okula gitmek zorunda değil.

Nous avions l'habitude d'aller au cinéma le samedi soir.

Cumartesi akşamları sinemaya giderdik.

Je ne travaille ni le samedi ni le dimanche.

Ne cumartesi ne de pazar günü çalışıyorum.

Bob a travaillé le samedi comme vendeur à l'épicerie.

Bob cumartesi günü bakkalda bir kâtip olarak çalıştı.

Elle va rendre visite à sa grand-mère samedi.

Cumartesi günü büyükannesini ziyarete gidecek.

Tom n'a aucun rendez-vous amoureux pour samedi soir.

Tom'un Cumartesi gecesi bir randevusu yok.

- Pourrais-tu réfléchir à t'occuper de mes enfants samedi prochain ?
- Pourriez-vous réfléchir à vous occuper de mes enfants samedi prochain ?

Gelecek Cumartesi benim çocuklarıma bakmayı düşünür müsünüz?

J'ai passé mon samedi après-midi à regarder la télévision.

Cumartesi öğleden sonrayı tamamen çok fazla TV izleyerek geçirdim.

Les rues de Tokyo sont pleines de gens le samedi.

Tokyo sokakları Cumartesi günleri doludur.

La plupart des magasins près de l'école ferment le samedi maintenant.

Okulun yakınındaki birçok dükkan şimdi cumartesi günleri kapalı.

Tom organise samedi prochain une fête surprise pour l'anniversaire de Marie.

Tom gelecek cumartesi Mary için sürpriz bir doğum günü partisi düzenliyor.

- J'étais incapable de quitter la maison samedi dernier, ma mère étant malade.
- Comme ma mère était malade, je n'ai pas pu quitter la maison samedi passé.

Annem hasta olduğu için geçen cumartesi evden ayrılamadım.

Samedi dernier, ma famille est allée au zoo pour voir les pandas.

Geçen Cumartesi, ailem pandaları görmek için hayvanat bahçesine gitti.

Une fête aura lieu samedi prochain, c'est-à-dire le 25 août.

Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.

Une semaine a sept jours : lundi, mardi, mercredi, jeudi, vendredi, samedi et dimanche.

Bir haftanın yedi günü var: Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi ve Pazar.

Par exemple, ne tondez pas la pelouse à 7h du matin un samedi matin.

Örneğin, bir Perşembe sabahı saat 7'de bahçenizi biçmeye başlamayın.

Lundi, mardi, mercredi, jeudi, vendredi, samedi et dimanche sont les sept jours de la semaine.

Pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi ve pazar haftanın yedi günüdür.

- Ça te dirait d'aller voir un film samedi ?
- Que diriez-vous d'aller au cinéma samedi ?

Cumartesi günü sinemaya gidelim mi?

Je remercie tout le monde du fond du cœur pour la magnifique surprise de samedi soir.

Cumartesi akşamki harika sürpriz için tüm içtenliğimle teşekkür ederim.

Les jours de la semaine sont le lundi, le mardi, le mercredi, le jeudi, le vendredi, le samedi et le dimanche.

Haftanın günleri pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi ve pazar'tır.