Examples of using "S'y" in a sentence and their turkish translations:
O her zaman oraya gider mi?
Bu beklenilebilir.
Biz burada eğleniriz.
O, yüzmek için oraya gitti.
Sadece tekrar deneyin.
Hiç kimse oraya gitmek istemiyor.
Coğrafyada iyidir.
O tıp biliyor.
Tom bunu beklemiyordu.
Başlayalım mı?
Tom oraya yalnız gitmek zorunda kaldı.
Birçok senatör ona karşı çıktı.
Oraya benim yerime o gitti.
Lütfen oraya nasıl gidileceğini açıklayın.
Peki bunu nasıl yaparız?
Onlar oraya gitmedi.
O yürüme mesafesi içinde.
O orada olabilir.
ve daha fazla bilim insanı bu konuya kendini adadı.
Oraya gitme sözünü unuttu.
Hepimiz onun gelişini gördük, değil mi?
O onu nasıl yapar?
Kelebekler hakkında çok fazla şey biliyor.
Tom atları iyi kullanır.
O ona bisikletle gitmesini tavsiye etti.
Tom silahları biliyor.
O onun oraya gitmesini tavsiye etti.
acı içinde ayağa kalktı ve kabinlerden birine girdi.
İçindeki gizli hayatları ortaya çıkarabiliyoruz.
Tek başına oraya gidecek kadar cesurdu.
O oraya gitmeli.
Bence o oraya gitmeli.
Oraya yaya gitmeyi imkansız buldu.
Mimari hakkında bilen birini biliyor musunuz?
Oraya yaya olarak gitmek mümkün mü?
Asla dönmemek üzere oraya gitti.
Tom oraya asla tekrar gitmeyeceğini söylüyor.
O, ona, oraya tek başına gitmemesini tavsiye etti.
Oraya vaktinde varmak için biz bir taksi tuttuk.
ve Batı değişmedi ve uyum sağlayamadı.
Tom yarın oraya gidecek.
Beklenildiği gibi, ödülü kazandı.
Herkesin beklediği gibi, Ruslar kazandı.
Tom atları biliyor.
O, oraya gitmek için istekli.
tatmin edici bir ödemeyle onları çaba sarf etmeye teşvik ediyoruz.
ve artık buraya sığınıp güneşin tam olarak batmasını bekleyebiliriz.
Yakında banyo onun girmesi için yeterince harikaydı.
Hadi yapalım!
O dün oraya gitti.
Gerçekten aklını verirsen bunu yapabilirsin.
Oraya gitmenin başka bir yolu var mı?
O, oraya gitmeye karar verdi.
henüz sınava bile girmemiş oluyorlar.
O parka giderek parkı kendisi için bir araç haline getirdi.
Klima hakkında bilgisi olan birini tanıyor musunuz?
O oraya bizzat gitti.
Tom kesinlikle insanları nasıl eğlendireceğini biliyor.
orada çok fazla anormal hücre var.
Güçlü, zehri çok kuvvetli. Bulaşılacak bir şey değil.
İz süren biri için ağaçlar bu yüzden iyidir. Çünkü genelde işaret barındırırlar.
O bir ilkokul öğretmeni bu yüzden o çocuklarla ilgilenmeye alışkın.
Hiç kimsenin oraya gitmesine izin verilmiyor.
- O onun yalnız gitmesine izin verdi.
- O ona yalnız gitmesi için izin verdi.
O benim yerime gitti.
Başka biri gidiyor mu?
Sadece dostların içinde olduğundan dolayı bir işi seçme, nede sadece en kötü düşmanın içinde olduğu için diğer bir işi reddetme.
O ona oraya yalnız gitmesini tavsiye etti.
Ve tahmin edersiniz ki, bunu bu kadar çok yaparsanız
Senin bedenin gibi hissetmeye başladığın zaman,
- O, tek başına oraya gitti.
- O, oraya kendisi gitti.
O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
Oraya gitmeye çok hevesli.
O geçen hafta orada değildi.
Erkek kardeşim hariç hepsi gitti.
O, çiçekler hakkında çok şey bilir.
O tek başına gitmemeli.
Önemli olan hedef değil yolculuğun kendisidir.
Bir hükümetin gayri safi mutluluk ölçme hakkında nasıl hareket edeceğini merak ediyorum.
O gitmiyor.
O gitmiyor.
Bari hemen başlayalım.
O geçen ay orada değildi.
Kimse içeri giremez.
Bir masa var.
O, onunla başa çıkabilir.
Herkes ona karşı çıktı fakat buna rağmen Sally ve Bob evlendiler.
İkinizden biri oraya gitmek zorunda olacak.
Oraya gitmek için en iyi yol nedir?
Orada kim olduğunu görmek için mutfağa girdi ama orada hiç kimse yoktu.
Onun orada olduğunu bilmiyordum.
Ona alışırsın.
O oraya gitti mi?
Oraya bizzat gitmesine gerek yok.