Examples of using "Rentre" in a sentence and their turkish translations:
Eve geri git.
Eve erken gel, Bill.
Arabaya bin.
Eve gidiyoruz.
Eve gidiyorum.
Buradan gidiyoruz.
Eve vardığımda seni arayacağım.
Yağmur yağarsa, çamaşırı içeri getir.
Eve erken gel.
Baban eve gelinceye kadar bekle.
Eve git.
Babam genellikle sekizde eve gelir.
Ben genellikle dörtte eve giderim.
- Babam yarın eve geliyor.
- Baba yarın eve geliyor.
Noel için eve geri gidiyorum.
Genellikle saat sekizde eve gelirim.
Eve git, dinlen.
- Benden eve gitmemi mi istiyorsun?
- Eve gitmemi istiyor musun?
sanat dalının çatısı altında.
Babam genellikle eve yedide gelir.
"Bill, erkenden eve dön." "Tamam, anne."
O genellikle eve geç gelir.
Babam az önce yurt dışından döndü.
Artık bu elbiselere sığamıyorum.
Herkesin eve gitmesini istiyorum.
Üç gün içinde eve gidiyorum.
Artık bu kot pantolona sığmam.
Eve tek başına gitme.
Eve mutlu gitmiyorum.
Tom, Mary'nin eve gitmesini istedi.
Tom eve yürür.
Acele edin ve içeri girin.
O anahtar kilide uymuyor.
Babam nadiren gece yarısından önce eve döner.
O, tekrar ne zaman eve gelecek?
Böylece kaktüsü çok daha kolay bir şekilde keseceğiz.
Ailem eve gelmemi istiyor.
Eve gidiyoruz.
Bu durumda paylaşma ekonomimiz devreye girer
Baba nadiren sekizden önce eve gelir.
O bu ayın sonunda eve geliyor.
Yakında eve gelmesi bekleniyor.
Çabucak eve git.
Oraya girme.
Babam bu hafta sonu eve geri dönecek.
Okula yakın yaşadığım için öğle yemeği için eve gelirim.
Jim'in babası eve her zaman geç gelir.
Sörf tahtası bavuluma sığmaz.
Ben eve geldiğimde ceketimi hep fırçalarım.
Baban eve gelmeden önce ev ödevini bitir.
Eve bu kadar erken gitmemiz gerekiyor mu?
Eve erken gidebilir miyim?
Tom'un eve gelmesini bekleyemem bu yüzden bunu ona gösterebilirim.
Bu kutu çantama sığmayacak kadar büyük.
Babam eve gelmeden önce uykuya daldım.
Bitişikte yaşayan çocuk sık sık eve geç gelir.
Eve git. Biraz dinlen.
Gömleğini içine sok.
Derhal eve gel.
Eve dön.
Ben eve geç gelmek zorunda kalabilirim. Bu durumda, sana telefon edeceğim.
Karbon, yeşil bitkilerin atmosferden karbondioksiti alıp bünyelerinde
Karıma söyledim: Liliane, çantaları topla, Paris'e geri gidiyoruz.
Motive değilsen hemen eve dön. Sadece bir ayak bağı olacaksın.
Bu bulaşık makinesi çok fazla büyük. Tezgahın altına sığmayacak.
Ben "Tamam" diyene kadar odaya girmeyin.
Okula yakın yaşadığımdan dolayı öğle yemeği için eve geliyorum.
Neredeyse eve gidiyor olma zamanım.
Eve geç dönmek durumunda kalabilirim. Bu durumda, seni arayacağım.
Annem bir fabrikada çalışıyor ve eve geldiğinde yorgun oluyor.
İşten sonra direkt eve giderim.
İş yapılır yapılmaz, genellikle beş buçuk civarında, akşam yemeği yemek için eve gelirim.
Tom'un babası arada bir eve gelir ama asla uzun süre takılmaz.
"Kız kardeşin işten ne zaman dönecek?" "Bilmiyorum fakat sanırım benden birkaç dakika önce eve gelecek."