Translation of "Linge" in Turkish

0.024 sec.

Examples of using "Linge" in a sentence and their turkish translations:

Tom tria son linge.

Tom kirli çamaşırlarını ayırdı.

Vous étendiez le linge.

Sen elbiseleri kurutuyordun.

- Dis-lui que j'étends le linge.
- Dites-lui que j'étends le linge.

Çamaşırları astığımı ona söyle.

Mon linge est-il prêt ?

- Benim çamaşır hazır mı?
- Çamaşırım hazır mı?
- Benim çamaşırım hazır mı?

S'il pleut, rentre le linge.

Yağmur yağarsa, çamaşırı içeri getir.

Je répare le lave-linge.

Çamaşır makinesini onarıyorum.

Tu as lavé le linge.

Sen çamaşırı yıkadın.

Tu pourrais étendre le linge ?

Çamaşırı asar mısın?

Le linge est encore humide.

İç çamaşırı hala ıslak.

As-tu du linge sale ?

Hiç kirli çamaşırınız var mı?

Tu étais blanche comme un linge ! »

Yüzün kireç gibiydi." dedi.

Le lave-linge est hors-service.

Çamaşır makinesi bozuk.

As-tu déjà étendu du linge ?

Hiç çamaşır astın mı?

Il faut que j'étende le linge.

Çamaşırı mandallayarak asmak zorundayım.

Où devrais-je mettre mon linge ?

Çamaşırımı nereye koymalıyım?

Je dois faire sécher le linge.

Ben çamaşırı kurutmak zorundayım.

- Je rentrerai le linge avant qu'il pleuve.
- Je rentrerai le linge avant qu'il ne pleuve.

Yağmur yağmadan önce çamaşırı içeri alacağım.

Elle est devenue pâle comme un linge.

O, hayalet gibi görünüyordu.

Ne lave pas ton linge sale en public.

Kirli çamaşırlarını ortaya dökme.

Une femme étendait son linge sur une corde.

Bir kadın çamaşırı ipe asıyordu.

Vous êtes blanc comme un linge: seriez-vous malade ?

Hayalet kadar beyazsın. Hasta mısın?

Deux petites secondes, ma lessive est finie, je vais aller étendre le linge.

Bir dakika bekle, benim çamaşır tamam, çamaşırı asmaya gideceğim.

- Je n'ai pas de machine à laver.
- Je n'ai pas de lave-linge.

- Bir çamaşır makinem yok.
- Çamaşır makinem yok.

- Je mets mes vêtements dans la sécheuse.
- Je mets mes vêtements dans le sèche-linge.
- J'ai mis mes vêtements dans la sécheuse.
- J'ai mis mes vêtements dans le sèche-linge.

Elbiselerimi kurutma makinesine koydum.

- C'est un lave-linge à chargement frontal.
- C'est une machine à laver à chargement frontal.

Bu, önden yüklemeli bir çamaşır makinesidir.

- J'ai mis mes vêtements dans la sécheuse.
- J'ai mis mes vêtements dans le sèche-linge.

Elbiselerimi kurutma makinesine koydum.

Cette chemise te seyait vraiment bien mais je pense qu'elle a rétréci dans le sèche-linge.

Eskiden bu gömlek sana çok yakışırdı ama sanırım kurutma makinesinde çekmiş.

Il fait tellement beau que je pense que je vais étendre le linge dehors pour qu'il sèche.

Hava çok iyi, kuruması için çamaşırlarımı dışarıya asmayı düşünüyorum.

- C'est un lave-linge à chargement par le haut.
- C'est une machine à laver à chargement par le haut.

Bu, üstten yüklemeli bir çamaşır makinesidir.

- Y a-t-il une machine à laver dans la maison ?
- Y a-t-il un lave-linge dans la maison ?

Evde bir çamaşır makinesi var mı?

Lorsque le linge n'est pas réparti de manière équilibrée dans la machine à laver, cela peut la faire vibrer ou même se déplacer.

Çamaşır, çamaşır makinesinde eşit olarak dağıtılmamışsa çamaşır makinesinin titremesine sebep olur ya da hareket etmesine bile neden olur.

- Je dois faire le linge tant qu'il y a encore du soleil.
- Je dois faire la lessive tant qu'il y a encore du soleil.

Hava güneşliyken çamaşır yıkamak zorundayım.