Translation of "Bill" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Bill" in a sentence and their turkish translations:

Et Bill Gates

Ve Bill Gates

Bill, viens ici !

Haydi, Bill.

- Bill était au Japon.
- Bill a été au Japon.

- Bill, Japonya'daydı.
- Bill Japonya'daydı.

- Bill alluma la télévision.
- Bill a allumé la télévision.

Bill televizyonu açtı.

- Rentre tôt, Bill.
- Rentre tôt à la maison, Bill.

Eve erken gel, Bill.

Bill frappa Tom soudainement.

Bill Tom'a aniden vurdu.

Bill a beaucoup d'amis.

Bill'in birçok arkadaşı var.

Bill, ouvre la porte.

Bill, kapıya cevap ver.

Bill est toujours honnête.

- Bill her zaman dürüsttür.
- Bill her zaman dürüst.
- Bill daima dürüsttür.

- Bill m'a téléphoné la nuit dernière.
- Bill m'a téléphoné cette nuit.

Bill dün gece beni aradı.

Bill reviendra la semaine prochaine.

Bill gelecek hafta geri gelecek.

Bill parle un peu japonais.

Bill Japoncayı biraz konuşabilir.

Bill est bon en mathématiques.

Bill matematikte iyidir.

Bill est mon meilleur ami.

- Bill benim en iyi arkadaşımdır.
- Bil benim en iyi arkadaşımdır.
- Bill benim en iyi arkadaşım.

Bill a écrit la lettre.

- Bill mektup yazdı.
- Mektubu Bill yazdı.

Bill, appelle-moi ce soir.

Bill, bu gece beni ara.

Bill a beaucoup d'idées originales.

Bill'in çok sayıda orijinal fikirleri var.

Bill est joueur de baseball.

Bill bir beyzbol oyuncusu.

Bill a allumé la télévision.

Bill televizyonu açtı.

Bill m'a apporté ce livre.

Bill bana bu kitabı getirdi.

Bill entra pour son examen.

Bill sınav için kaydını yaptırdı.

Bill sait faire du vélo.

- Bill bisiklete binebilir.
- Bill bisiklet sürebilir.

Bill a arrêté de fumer.

- Bill sigarayı bıraktı.
- Bill sigarayı kesti.

Soit gentil avec elle, Bill.

Ona karşı nazik ol, Bill.

Bill Anders s'est joint à eux.

Onlara Bill Anders katıldı.

Bill est au personnel de rédaction.

Bill yazı işleri kadrosunda.

Bill m'a apporté un verre d'eau.

Bill bana bir bardak su getirdi.

Bill va souvent dans le parc.

Bill sık sık parka gider.

Bill n'a pas commis le crime.

Bill suçu işlemedi.

Tom parle plus lentement que Bill.

Tom Bill'den daha yavaş konuşur.

Ken est aussi grand que Bill.

Ken Bill kadar uzun boylu.

Bill est aussi grand que Jack.

Bill, Jack kadar uzun boylu.

Bill va gagner, n'est-ce pas ?

Bill kazanacak, değil mi?

J'ai invité Ken, Bill et Yumi.

Ken, Bill ve Yumi'yi davet ettim.

Bill vit près de la mer.

Bill denizin yanında yaşıyor.

Bill m'a fait une belle robe.

Bill bana güzel bir elbise yaptı.

Bill a résisté à la tentation.

Bill ayartmaya direndi.

Mon père m'interdit de fréquenter Bill.

Babam Bill ile çıkmama izin vermez.

- Bill ne s'est pas pointé à la fête.
- Bill ne s'est pas pointé à la soirée.

Bill partiye gelmedi.

L'un de ces collectionneurs est Bill Gates

Bu koleksiyonculardan bir tanesi de Bill Gates

Bill est complètement différent de son frère.

Bill kardeşinden tamamen farklıdır.

Bill a été tué par un fusil.

Bill, bir tabanca ile öldürüldü.

Bill a été tué par cet homme.

Bill o adam tarafından öldürüldü.

Bill est en route pour New York.

Bill New York yolunda.

Bill a assumé la responsabilité des pertes.

Bill kayıp için suçlamayı kabul etti.

Bill Gates est le fondateur de Microsoft.

Bill Gates, Microsoft'un kurucusudur.

Bill continua à pleurer pendant des heures.

Bill saatlerce ağlamaya devam etti.

Bill travaille dans la vente de voitures.

Bill'in işi otomobil satmaktır.

Bill peut courir plus vite que Bob.

Bill Bob'tan daha hızlı koşabilir.

Bill n'est pas aussi grand que Bob.

Bill Bob kadar uzun değil.

Bill a été tué par un cambrioleur.

Bill bir hırsız tarafından öldürüldü.

Bill est venu me voir l'automne dernier.

Bill geçen sonbaharda beni görmeye geldi.

- Bill Gates est l'homme le plus riche du monde.
- Bill Gates est l'homme le plus riche au monde.

Bill Gates dünyanın en zengin adamı.

Bill Gates recueille quelques notes de de Vinci

Bill Gates de Da Vinci'nin bazı notlarını topluyor

Je ne t'ai pas vu depuis longtemps, Bill.

Uzun süredir seni görmedim, Bill.

Bill ne se dispute jamais avec d'autres gens.

Bill diğer insanlarla asla tartışmaz.

Tom ne court pas aussi vite que Bill.

Tom Bill kadar hızlı koşmaz.

Bill était en retard à l'école, comme d'habitude.

Bill her zamanki gibi okula geç kalmıştı.

Bill a amené son petit frère au zoo.

Bill, küçük erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.

Bill n'avait pas étudié suffisamment, il a donc échoué.

Bill yeterince sıkı çalışmadı ve bu yüzden başarısız oldu.

Mon père ne m'autorise pas à sortir avec Bill.

Babam bana Bill ile dışarı çıkmama izin vermez.

Bill mit cent dollars de côté pour son voyage.

Bill, gezisi için bir kenara yüz dolar koydu.

Tom a un t-shirt signé par Bill Gates.

Tom'un, Bill Gates tarafından imzalanmış bir tişörtü var.

John a tiré avantage de la faiblesse de Bill.

John Bill'in zayıflığından istifade etti.

Tom et Bill sont en train de jouer au tennis.

Şu anda hem Tom hem de Bill tenis oynuyorlar.

Tom est déjà là, mais Bill n'est pas encore arrivé.

Tom çoktan burada, ama Bill henüz gelmedi.

Bill se leva tôt pour pouvoir prendre le premier train.

Bill ilk treni yakalamak için erken kalktı.

Bill était très aimé des autres enfants de son école.

Bill okulundaki diğer çocuklar tarafından çok sevildi.

Bill était célibataire jusqu'à ce qu'il se marie la semaine dernière.

Bill geçen hafta evleninceye kadar bekardı.

Je me demande si le Prince Guillaume laisse quiconque l'appeler Bill.

Prens William'ın herhangi birinin ona Bill demesine izin verip vermeyeceğini merak ediyorum.

Bill voulait arriver en avance à son lieu de travail afin de nettoyer son bureau.

Tom masasını temizlemek için tam zamanında ofise gitmek istedi.

Bill Clinton parla dans un langage ambigu lorsqu'on lui a demandé de décrire sa relation avec Monica Lewinsky.

Bill Clinton Monica Lewinsky ile olan ilişkisini açıklamak isterken muğlak bir dil kullandı.