Translation of "Relation" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Relation" in a sentence and their turkish translations:

D'où vient cette relation ?

Bu ilişki nereden geliyor?

Nous entretenons une relation.

Bizim ilişkimiz var.

Quelle est la différence entre une relation causale et une relation informelle ?

Nedensel ilişkiyle gündelik ilişki arasındaki fark nedir?

- Ils ont gardé leur relation secrète.
- Elles ont gardé leur relation secrète.

Onlar ilişkilerini gizli tuttular.

C'est une relation sans issue.

Bu sonu olmayan bir ilişki.

Une seule relation me suffit.

Bir ilişki benim için yeterli.

Elle veut une relation sérieuse.

O ciddi bir ilişki ister.

Nous avons une relation inhabituelle.

- Bizim alışılmadık bir ilişkimiz var.
- Bizim olağandışı bir ilişkimiz var.

Quelle est votre relation avec l'argent ?

Para ile aranız nasıldır?

Je viens de sortir d'une relation.

Ben bir ilişkiden yeni çıktım.

Tom entretenait une relation avec Mary.

Tom Mary ile bir ilişki içindeydi.

- Je ne suis pas intéressé par une relation.
- Je ne suis pas intéressée par une relation.

- Bir ilişki arayışında değilim.
- Bir ilişki ile ilgilenmiyorum.

Dans leur relation à ces grands sujets.

bağdaştırmakta rahatlık duyuyorlar.

Notre relation est très intime et tendre.

Bizim ilişkimiz çok içten ve sevgi dolu.

Elle est en relation avec cette société.

O, o şirkete bağlıdır.

Je ne connais rien de leur relation.

Onların ilişkisi hakkında bir şey bilmiyorum.

Tom a une relation intime avec Marie.

Tom'un Mary ile yakın bir dostluğu var.

Je crois que notre relation est terminée.

Sanırım ilişkimiz bitti.

C'est ainsi que notre relation a commencé.

İlişkimiz böyle başladı.

Leur relation est en train de s'effondrer.

- İlişkileri çatırdıyor.
- İlişkileri sallanıyor.

Quelle que soit votre relation avec vos casseroles,

Hangi zorlukla uğraşıyorsanız uğraşın,

Aucune relation malveillante avec qui que ce soit

kimseyle art niyetli bir ilişkisi görünmüyor

Marie a découvert la relation secrète de Tom.

Mary Tom'un gizli ilişkisi hakkında öğrendi.

Notre relation n'est pas aussi super qu'elle était.

İlişkimiz eskisi kadar mükemmel değil.

Je pensais que nous avions une super relation.

Harika bir ilişkimiz olduğunu düşündüm.

Je me demande s'il y a une relation.

Bir bağlantı olup olmadığını merak ediyorum.

Dan a eu une relation houleuse avec Linda.

Dan'ın Linda ile duygusuz bir ilişkisi vardı.

As-tu déjà eu une relation à distance ?

Hiç uzun mesafe ilişkisi yaşadın mı?

Parle-moi de ta relation avec ta femme.

Bana eşinizle ilişkinizden bahsedin.

Notre relation ne sera jamais la même qu'auparavant.

İlişkimiz asla önceki gibi olmayacak.

J'effectue un travail en relation avec les ordinateurs.

Bilgisayarlarla ilgili iş yaparım.

Aucun autre corps planétaire n'a la même relation génétique.

Diğer hiçbir gezegen cismi, aynı genetik ilişkiye sahip değil.

Car notre relation avec notre monde intérieur dirige tout.

Çünkü iç dünyamızla mücadelemiz her şeyi yönetiyor.

De façon peut-être plus importante pour notre relation,

Ve belki de ilişkimiz bakımından en önemlisi

Je me demande s'il y a la moindre relation.

Herhangi bir bağlantı olup olmadığını merak ediyorum.

Dan a eu une relation très tumultueuse avec Linda.

Dan'in Linda ile çok fırtınalı bir ilişkisi vardı.

Dania ne savait pas ce qu'était une relation saine.

Dania sağlıklı bir ilişkinin ne olduğunu bilmiyordu.

- Comment était ta relation avec ton père quand tu étais enfant ?
- Comment était votre relation avec votre père quand vous étiez enfant ?

Sen bir çocukken babanla ilişkin nasıldı?

La relation entre les deux est devenue bien plus unilatérale.

ve ikisi arasındaki ilişki daha çok tek yönlü hale geldi.

Napoléon et Berthier établissent une relation de travail très efficace

kısa, yazılı emirlere dönüştürme yeteneğine sahipti . Napolyon ve Berthier

Et trois, il faut changer votre relation avec les idées.

Üçüncü olarak da fikirler ile olan ilişkinizi değiştirmelisiniz.

Quelle est la relation entre la politique et la guerre ?

- Politika ile savaşın arasındaki bağlantı nedir?
- Politika ile savaşın arasındaki bağlantı ne?

Je ne suis pas resté longtemps en relation avec eux.

Onlarla ortaklığım uzun sürmedi.

Une relation basée sur l'honnêteté absolue est vouée à l'échec.

Toplam dürüstlüğe dayalı bir ilişki başarısızlığa mahkûmdur.

Dan a dit à Linda que leur relation était finie.

Dan, Linda'ya ilişkilerinin bittiğini söyledi.

Tom a dit à Mary que leur relation était terminée.

Tom Mary'ye ilşkilerinin bittiğini söyledi.

La relation entre la photographie et les espaces en plein air.

ilişkisini keşfetmek istedik.

Avec le sexe, il est question de notre relation aux sens.

cinsellik, hislerimizle olan ilişkimizle alakalıdır.

Cela aide le tribunal à rétablir sa relation avec la communauté,

Mahkeme, kişinin toplumla ilişkisini yenilemesine yarar.

Ce fut un grand film de critique sur la relation d'intérêt

çıkar ilişkisini anlatan mükemmel bir eleştiri filmiydi yine

étant donnée ma relation tout aussi fragile avec l'air du temps...

Zeitgeist felsefesiyle olan çalkantılı ilişkimi düşününce...

Ça aurait pu signer la fin de cette relation de confiance

Bunun sonunda muhteşem bir etkileşim ve derin bir güven oluşabilirdi

Sans annoncer leur relation devant la famille dirigeante, car elle est

. Ve diğer doktor olan Asmaa'nın babası, Alevi ailesinin aksine Sünni bir kız

Ne perds pas ton temps dans une relation vouée à l'échec.

Zamanını sonuçsuz ilişkilerde israf etme.

Lao Gan Ma et moi, nous avons une relation d'amour-haine.

Lao Gan Ma ve benim bir aşk-nefret ilişkimiz var.

Je pense qu'il est temps que je laisse tomber cette relation.

Sanırım bu ilişkiden vazgeçmemin zamanıdır.

Et ils sont mis en relation en ligne avec des écoles urbaines.

kentteki okullara online bağlanıyorlar.

J'avais du mal à imaginer qu'elle puisse tirer profit de cette relation.

Onun bu ilişkiden bir şeyler kazandığını düşünmek ilk başta çok zordu.

Il ne veut pas d'une relation. Il veut juste coucher avec moi.

O bir ilişki istemiyor. O sadece benimle yatmak istiyor.

Je suis convaincu que Sharey et Alan vont débuter une relation amoureuse.

Ben her zaman Shirley ve Alan'ın birlikte olacaklarını düşündüm.

Tom n'était pas au courant de la relation entre Mary et John.

Tom Mary'nin John ile olan ilişkisini bilmiyordu.

Footballeurs qui ont une relation avec la mafia dans le monde du football

futbol dünyasında mafya ile ilişkisi olan futbolcuları

- C'est plus une connaissance qu'une amie.
- Elle est plus une relation qu'une amie.

O bir arkadaştan daha çok bir tanıdık.

Nous les Danois avons une relation particulière d'amour-haine avec nos voisins suédois.

Biz Danimarkalıların İsveçli komşularımızla özel bir aşk-nefret ilişkimiz vardır.

Et quand tu n'auras plus besoin de moi, alors on discutera de notre relation. »

Bana ihtiyacın olmadığı zaman ilişkimizi bir daha gözden geçiririz" dedim.

Nous sommes tous en relation avec le passé, le futur ainsi qu'avec le présent.

Hepimiz şimdiki zamanın yanı sıra geçmişle ve gelecekle bağlandık.

Je pense que tu attaches trop d'importance à la relation de Jean avec Jeanne.

Sanırım John'un Jane ile olan ilişkilerini çok fazla okuyorsun.

Qu'il critique la relation entre le football et la mafia tout en critiquant tout ou non

her şeyin eleştirisini yaparken futbol ile mafyanın ilişkisini eleştirmesin mi o konuya girmesin mi

La santé est le plus grand cadeau, la satisfaction la plus grande richesse, la fidélité la meilleure relation.

En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır.

Bill Clinton parla dans un langage ambigu lorsqu'on lui a demandé de décrire sa relation avec Monica Lewinsky.

Bill Clinton Monica Lewinsky ile olan ilişkisini açıklamak isterken muğlak bir dil kullandı.

- Je veux lui faire l'amour.
- Je veux avoir une relation sexuelle avec elle.
- Je veux faire l'amour avec elle.

Onunla sevişmek istiyorum.

- Ma fille courtise.
- Ma fille fréquente.
- Ma fille sort régulièrement avec un garçon.
- Ma fille a une relation sérieuse.

Kızım bir oğlanla düzenli olarak çıkıyor.

Et il y a sur le père d'Asmaa, l'autre médecin, ce qui a renforcé encore plus sa relation avec sa famille

İbn Esad'ın oftalmoloji alanındaki çalışmalarını tamamlamak üzere Londra'ya gitmesiyle devam etti

La relation entre l'Islam et l'Occident comprend des siècles de coexistence et de coopération, mais aussi de conflit et de guerres de religion.

İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.

Elle a un copain avec qui elle sort depuis le lycée, mais elle a le sentiment que leur relation stagne, alors elle est mécontente.

Onun liseden beri çıktığı bir erkek arkadaşı var, fakat o ilişkilerinin durgunlaştığını hissediyor, bu yüzden memnun oldu.