Examples of using "Potentiel" in a sentence and their turkish translations:
- Onun büyük bir potansiyeli var.
- O büyük bir potansiyele sahip.
O potansiyel dolu.
Büyük bir potansiyele sahipsin.
Birçok şey olacaktır.
ama çoğunda potansiyel var.
- Tom büyük bir potansiyele sahiptir.
- Tom'un büyük bir potansiyeli var.
O potansiyel dolu.
Tom muazzam bir potansiyele sahiptir.
Başka bir potansiyel yemek tuzağa çekiliyor.
Tüm adamlar potansiyel cesettir.
ve bu kapasiteyi kullanarak
gerçek bir iyileştirme anlamına geleceği bir gelecek tasavvur edebiliyorum.
4 trilyon dolarlık bir değer ortaya çıkarmış oluruz.
Çocuklarımın tam potansiyellerine ulaşmalarını istiyorum.
ve sonra sentetik biyolojinin potansiyeline bakacak olursan
Sınırsız potansiyelimize nasıl erişebileceğimizi bilmek istedim.
O, dünya şampiyonu olma potansiyeline sahip.
Çünkü onları bireysel potansiyellerini tanıyacak şekilde yetiştiriyoruz,
aksiyon potansiyelini kaydedeceğimiz yepyeni bir deney yaptık
sistemin yeniden üretme kapasitesini riske atmış olurdunuz.
bu teknolojinin potansiyeli üzerine büyük bahis yaptılar
ve potansiyelimize ulaşmak için ipuçları verdim.