Translation of "Pelouse" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Pelouse" in a sentence and their turkish translations:

à tondre la pelouse.

...çimenleri biçiyor.

- Tom tond la pelouse.
- Tom est en train de tondre la pelouse.

Tom çimi biçiyor.

- Il tond sa pelouse.
- Il est en train de tondre sa pelouse.

O, çimlerini biçiyor.

- Quand as-tu semé la pelouse ?
- Quand avez-vous semé la pelouse ?

Çimi ne zaman tohumladın?

Ne piétine pas ma pelouse !

Benim çimenimde yürüme!

- Pelouse interdite.
- Ne pas marcher sur la pelouse.
- Ne pas marcher dans l'herbe.

Çimlere basmayın.

La pelouse a besoin d'être arrosée.

Çim sulanmalı.

Ne marchez pas sur la pelouse.

Çim üzerinde yürüme.

Une pelouse peut être assez jolie.

Bir çim alan oldukça güzel olabilir

Vas-tu tondre la pelouse aujourd'hui ?

Bugün çimi biçecek misin?

Quelqu'un tond sa pelouse sur ma droite,

Birisi sağımda çimleri biçiyor

Elle se précipita à travers la pelouse.

O, aceleyle çimlerin arasından geçti.

Veuillez ne pas marcher sur la pelouse.

Lütfen çimenlerin üzerinde yürümeyin.

La pelouse du voisin est plus verte.

Komşunun çimenliği daha yeşil.

Il y avait un panneau disant "Pelouse interdite".

"Çimlere basmayın" diyen bir tabela vardı.

Ma mère m'a dit de tondre la pelouse.

Annem çimi biçmemi söyledi.

La pelouse du parc est verte et jolie.

Parktaki çim yeşil ve güzel.

Je tondrai la pelouse demain, s'il ne pleut pas.

Yarın yağmur yağmazsa çimi biçeceğim.

Je tondrai la pelouse demain, à moins qu'il ne pleuve.

Yağmur yağmazsa yarın çimleri biçeceğim.

Ils sont assis sur la pelouse et sur le sol.

Çim üzerinde ve yerde oturuyorlar.

Nous payons le fils des voisins pour qu'il tonde notre pelouse.

Bizim çimi biçmesi için bitişikteki çocuğa ödeme yaparız.

Je pense qu'il est temps pour moi de tondre la pelouse.

Sanırım çimi biçmemin zamanıdır.

Je - le - le - le - l'arc de la même couleur que la pelouse,

Çime benzeyen şeritte olacağım,

Bob se faisait payer 3 dollars de l'heure pour tondre la pelouse.

- Bob çimleri biçmek için saat başına üç dolar istedi.
- Bob saati 3 dolara çimleri biçti.
- Bob çim biçmek için saatlik 3 dolar talep etti.

Le merle a trouvé un petit ver rouge dans la pelouse verte.

Karatavuk çimin içinde küçük kırmızı bir solucan buldu.

Il se mit à pleuvoir, alors il n'eut pas à arroser la pelouse.

Yağmur yağmaya başladı, bu yüzden o, çimleri sulamak zorunda değildi.

Par exemple, ne tondez pas la pelouse à 7h du matin un samedi matin.

Örneğin, bir Perşembe sabahı saat 7'de bahçenizi biçmeye başlamayın.

Il est illicite de marcher sur la pelouse mais qu'en est-il de courir ?

Çimlerde yürümek yasak ama ya koşmak?

J'ai un grand arbuste sur la pelouse devant chez moi qui a besoin d'être taillé.

Ön çimenimde düzeltilecek büyük bir çalı var.

- Ma mère m'a demandé de tondre la pelouse.
- Ma mère m'a prié de tondre le gazon.

Annem bana çimi biçmemi söyledi.