Translation of "Laver" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Laver" in a sentence and their turkish translations:

- Je veux me laver.
- Je souhaite me laver.

Yıkanmak istiyorum.

- Va te laver les dents !
- Allez vous laver les dents !

Git dişlerini fırçala.

- Voulez-vous le faire laver ?
- Veux-tu le faire laver ?

Onu yıkatmak istiyor musun?

Laver soigneusement les coings.

Ayvayı iyice yıkayın.

On doit le laver.

Bunu yıkamak zorundayız.

Va laver la vaisselle.

Git bulaşıkları yıka.

- Laver avant de porter pour la première fois.
- Laver avant utilisation.

Giymeden önce yıka.

- J'aimerais acheter une machine à laver.
- J'aimerais acquérir une machine à laver.
- J'aimerais faire l'acquisition d'une machine à laver.

Bir çamaşır makinesi satın almak istiyorum.

- Je l'ai vu laver la voiture.
- Je l'ai vu laver sa voiture.

Onu araba yıkarken gördüm.

- Tu dois te laver le corps.
- Vous devez vous laver le corps.

Vücudunu yıkamalısın.

- Tu dois te laver les mains.
- Vous devez vous laver les mains.

Ellerini yıkamalısın.

- Va aider à laver les plats.
- Allez aider à laver les plats.

Git ve bulaşıkları yıkamaya yardım et.

Les gens devraient se laver.

İnsanlar kendilerini yıkamalılar.

Dois-je laver la laitue ?

- Marulu yıkamam gerekiyor mu?
- Marulu yıkamalı mıyım?

Il faut laver le plancher.

Biz yeri yıkamalıyız.

Je vais laver les plats.

Bulaşıkları yıkayacağım.

Allez vous laver les dents !

Git ve dişlerini fırçala.

Je vais laver ma voiture.

Arabamı yıkayacağım.

- Il se mit à laver sa voiture.
- Il s'est mis à laver sa voiture.

O, arabasını yıkamaya başladı.

- Tu as cassé la machine à laver.
- Vous avez cassé la machine à laver.

Çamaşır makinesini bozdun.

- Je suis venu me laver les mains.
- Je suis venue me laver les mains.

Ellerimi yıkamaya gittim.

Se laver les mains, par exemple.

Mesela, el yıkamayı örnek alalım.

Tom voulait se laver les mains.

Tom ellerini yıkamak istedi.

Je vais me laver les dents.

Dişlerimi fırçalayacağım.

Je veux d'abord laver la vaisselle.

İlk olarak yıkanmak istiyorum.

J'ai besoin de laver mes vêtements.

Giysilerimi yıkamam gerekiyor.

Je viens de laver la voiture.

Ben az önce arabayı yıkadım.

Je vais me laver les mains.

Ellerimi yıkamaya gideceğim.

Elle voulait laver les vêtements sales.

Kirli çamaşırları yıkamak istedi.

On doit se laver les mains.

İnsan ellerini yıkamalı.

Il faut se laver les mains !

Ellerinizi yıkamalısınız!

- Il est en train de laver la voiture.
- Elle est en train de laver la voiture.

O arabayı yıkıyor.

- Tom vient de finir de laver la vaisselle.
- Tom vient de finir de laver les assiettes.

Tom bulaşıkları yıkamayı henüz bitirdi.

Elle a une machine à laver automatique.

Onun bir otomatik çamaşır makinesi var.

Je lui ai fait laver la vaisselle.

Ona bulaşıkları yıkattım.

La machine à laver est sur « Arrêt ».

Çamaşır makinesi kapalı.

Son travail consiste à laver des voitures.

Onun işi arabaları yıkamaktır.

Mon père m'a fait laver la voiture.

Babam bana arabayı yıkattı.

Je dois réparer la machine à laver.

Çamaşır makinesini tamir etmek zorundayım.

Où puis-je me laver les mains ?

Ellerimi nerede yıkayabilirim?

Couper, laver et sécher, s'il vous plaît.

Lütfen kes, yıka ve kurut.

J'ai besoin de me laver les mains.

Ellerimi yıkamam gerek.

N'oubliez pas de vous laver les mains !

Ellerini yıkamayı unutma.

Je lui ai fait laver la voiture.

Ona arabayı yıkattım.

Prends les vêtements et va les laver.

Giysileri alın ve onları yıkamaya gidin.

Mets-le dans la machine à laver.

Onu çamaşır makinesine at.

Son travail consiste à laver la vaisselle.

Onun işi bulaşıkları yıkamaktır.

Peux-tu m'aider à laver la vaisselle ?

Bulaşıkları yıkamama yardım eder misin?

- Trouvez-vous cette machine à laver facile à utiliser ?
- Trouves-tu cette machine à laver facile à utiliser ?

O bulaşık makinesini kullanması kolay buluyor musun?

- Vous ne pouvez pas utiliser cette machine à laver.
- Tu ne peux pas utiliser cette machine à laver.

Bu çamaşır makinesini kullanamazsın.

- Vous devriez vous laver les mains avant de manger.
- Tu devrais te laver les mains avant de manger.

Yemek yemeden önce ellerini yıkamalısın.

Il m'a dit de me laver la figure.

O, bana yüzümü yıkamamı söyledi.

Mon père m'a obligé à laver la voiture.

Babam bana arabayı yıkattı.

Elle est en train de laver la voiture.

O, arabayı yıkıyor.

Je viens juste de laver tous les plats.

Az önce bütün bulaşıkları yıkadım.

La machine à laver est une invention merveilleuse.

- Çamaşır makinesi harika bir icattır.
- Çamaşır makinesi muhteşem bir icat.

Il est en train de laver la voiture.

O arabayı yıkıyor.

Tom est en train de laver sa voiture.

Tom arabasını yıkıyor.

Nous avons acheté une nouvelle machine à laver.

Yeni bir çamaşır makinesi aldık.

Je suis en train de laver les plats.

Bulaşıkları yıkıyorum.

Il faut laver le sang par le sang.

Kanı kanla yıkayın.

Mets ces chaussettes dans la machine à laver.

Bu çorapları çamaşır makinesine koy.

On a acheté une nouvelle machine à laver.

Yeni bir çamaşır makinesi aldık.

À qui le tour de laver la vaisselle ?

Bulaşıkları yıkamak için kimin sırası?

Je viens juste de laver toutes les tables.

Az önce tüm tabloları temizledim.

Elle était en train de laver la vaisselle.

- O, bulaşıkları yıkıyordu.
- Bulaşıkları yıkıyordu.

J'ai aidé mon père à laver la voiture.

Babamın arabasını yıkamasına yardımcı oldum.

Ne pas laver le sac à la machine.

Çantayı çamaşır makinesinde yıkamayın.

Ma voiture est très sale, je dois la laver !

Arabam çok kirli, onu yıkamalıyım.

Il faut acheter du savon pour laver la vaisselle.

Tabakları yıkamak için sabun satın almak zorundayız.

Veuillez vous laver les mains convenablement avant de manger.

Lütfen yemekten önce ellerinizi uygun biçimde yıkayın.

Il faut qu'on achète une nouvelle machine à laver.

Bizim yeni bir çamaşır makinesi satın almamız gerekir.

- Je fais la vaisselle.
- Je vais laver les plats.

Ben bulaşıkları yıkayacağım.

Elle était prête à l'aider pour laver la voiture.

O, arabayı yıkamada ona yardım etmeye hazırdı.

Vous devriez laver les fruits avant de les manger.

Yemeden önce meyveyi yıkamalısın.

- Pouvez-vous m'aider à faire la vaisselle ?
- Peux-tu m'aider à laver cette vaisselle ?
- Tu peux m'aider à laver ces plats ?

- Bu bulaşıkları yıkamama yardımcı olabilir misin?
- Bu bulaşıkları yıkamama yardım edebilir misin?

Il a fait laver sa voiture à la station-essence.

O, dolum istasyonunda arabasını yıkattı.

Tu devrais toujours te laver les mains avant le repas.

Yemekten önce her zaman ellerini yıkamalısın.

Tout ce que je veux, c'est une machine à laver.

İstediğim tek şey bir çamaşır makinesi.

Quelque chose ne va pas avec cette machine à laver.

Bu çamaşır makinesinde bir sorun var.

Aujourd'hui, on va laver le sol jusqu'à ce qu'il brille.

Bugün yeri, parlayana kadar sileceğiz.

Laver la voiture prit plus de temps que nous l'escomptions.

Arabayı yıkamak beklediğimizden daha uzun zaman aldı.

Il faut se laver les mains quand on sort des toilettes.

Tuvaletten çıkarken ellerimizi yıkayalım!

Je pense qu'il est temps pour moi de laver ma voiture.

Sanırım arabamı yıkamamın zamanıdır.

Je crois qu'il est temps pour moi de laver ce chandail.

Bu gömleği yıkamamın zamanıdır.

J'ai perdu patience après 20 minutes et je suis parti me laver,

20 dakika sonra sabrım tükendi ve duş almaya gittim.

Mike n'a pas besoin de laver la voiture de sa mère aujourd'hui.

Mike bugün annesinin arabasını yıkamak zorunda değil.

Elle avait l'habitude de se laver les cheveux avant d'aller à l'école.

O, okula gitmeden önce saçını yıkardı.

- Il est en train de laver la voiture.
- Il lave la voiture.

- O arabayı yıkıyor.
- O araba yıkar.

À la maison, le travail de Mike consiste à laver les fenêtres.

Mike'ın evdeki işi pencereleri temizlemek.

Tout ce que tu as à faire, c'est de laver les assiettes.

Yapman gereken bütün şey bulaşıkları yıkamak.

Tom retira ses vêtements et les mit dans la machine à laver.

Tom elbiselerini çıkardı ve onları çamaşır makinesine koydu.

Tom n'a pas besoin de laver la voiture. Mary l'a déjà lavée.

Tom arabayı yıkamak zorunda değil. Mary onu zaten yıkadı.

Où se trouvent les toilettes pour dames ? Je veux me laver les mains.

Kadınlar tuvaleti nerede? Ellerimi yıkamak istiyorum.

Avant de manger quoi que ce soit, vous devriez vous laver les mains.

Bir şey yemeden önce ellerini yıkamalısın.

- Je n'ai pas de machine à laver.
- Je n'ai pas de lave-linge.

- Bir çamaşır makinem yok.
- Çamaşır makinem yok.

- On doit le laver.
- Il lui faut être lavé.
- Il lui faut être lavée.

- Yıkanması gerek.
- Yıkanması gerekiyor.

Tom retira les draps du lit et les mit à la machine à laver.

Tom yataktan çarşafları çekti ve onları çamaşır makinesine koydu.