Translation of "Vaisselle" in Turkish

0.023 sec.

Examples of using "Vaisselle" in a sentence and their turkish translations:

- Lave la vaisselle !
- Lavez la vaisselle !

Bulaşıkları yıka.

- Ils feront la vaisselle.
- Elles feront la vaisselle.

Bulaşıkları yıkayacaklar.

Faisons la vaisselle.

Bulaşıkları yıkayalım.

Je fais la vaisselle.

Ben bulaşıkları yıkıyorum.

Il fait la vaisselle.

O, bulaşıkları yıkıyor.

Nous faisons la vaisselle.

Biz bulaşıkları yıkıyoruz.

Ils font la vaisselle.

Onlar bulaşıkları yıkıyorlar.

J'ai fait la vaisselle.

Bulaşıkları yıkadım.

Elle fera la vaisselle.

Bulaşıkları yıkayacak.

Tom fera la vaisselle.

Tom bulaşıkları yıkayacak.

Il fera la vaisselle.

Bulaşıkları yıkayacak.

Tu fais la vaisselle.

Sen bulaşıkları yıkıyorsun.

Où est la vaisselle ?

- Tabaklar nerede?
- Bulaşıklar nerede?

Va laver la vaisselle.

Git bulaşıkları yıka.

J'ai un lave-vaisselle.

Bir bulaşık makinem var.

- Je fais la vaisselle.
- Je suis en train de faire la vaisselle.

- Bulaşıkları yıkıyorum.
- Ben bulaşıkları yıkıyorum.

Tu fais la vaisselle, Ben.

Sen bulaşıkları yıka, Ben.

Elle rangera bientôt cette vaisselle.

Kısa sürede bu bulaşıkları toplayacak.

Il possède un lave-vaisselle.

Onun bir bulaşık makinesi var.

Je dois faire la vaisselle.

Bulaşıkları yıkamak zorundayım.

Tom va faire la vaisselle.

Tom bulaşıkları yıkayacak.

D'habitude je fais la vaisselle.

Genellikle bulaşıkları yıkarım.

Nous avons un lave-vaisselle.

Bizim bir bulaşık makinemiz var.

Le lave-vaisselle est cassé.

Bulaşık makinesi bozuk.

Tom a fait la vaisselle.

Tom bulaşıkları yıkadı.

La fille fait la vaisselle.

Kız bulaşıkları yıkıyor.

- Tom a fini de laver la vaisselle.
- Tom a fini de faire la vaisselle.

Tom bulaşıkları yıkamayı bitirdi.

Si vous n'avez pas l'énergie pour faire la vaisselle, procurez-vous un lave-vaisselle.

Eğer bulaşık yıkamak için gücün yoksa, bir bulaşık makinesi al.

Mon père fait souvent la vaisselle.

Babam sık sık bulaşıkları yıkar.

Je veux d'abord laver la vaisselle.

İlk olarak yıkanmak istiyorum.

Nous n'avons pas fait la vaisselle.

Bulaşıkları yıkamadık.

Elle n'a pas fait la vaisselle.

O, bulaşıkları yıkamadı.

Nous n'avons pas de lave-vaisselle.

Bizim bir bulaşık makinemiz yok.

Tom n'a pas fait la vaisselle.

Tom bulaşıkları yıkamadı.

Marie n'a pas fait la vaisselle.

Mary bulaşıkları yıkamadı.

Tu peux vider le lave-vaisselle ?

Bulaşık makinesini boşaltabilir misin?

Je n'ai pas de lave-vaisselle.

Benim bir bulaşık makinem yok.

- Tom et Mary ont fait la vaisselle ensemble.
- Tom et Mary firent la vaisselle ensemble.

- Tom ve Mary bulaşıkları birlikte yıkadılar.
- Tom ve Mary bulaşıkları beraber yıkadılar.

Pendant ce temps, elle lavait la vaisselle.

O, o zaman bulaşıkları yıkıyordu.

Je lui ai fait laver la vaisselle.

Ona bulaşıkları yıkattım.

Je l'ai aidée à faire la vaisselle.

Ona bulaşıkları yıkaması için yardım ettim.

C'est ton tour de faire la vaisselle.

Bulaşıkları yıkama süresi sende.

Laisse-moi t'aider à faire la vaisselle.

- Sana bulaşıkları yıkamanda yardım edeyim.
- Bulaşıkları yıkamana yardım edeyim.

Peux-tu ranger la vaisselle dans l'armoire ?

Tabakları dolaptaki yerine koyar mısın?

Mon métier est de faire la vaisselle.

Benim işim bulaşık yıkamaktır.

Son travail consiste à laver la vaisselle.

Onun işi bulaşıkları yıkamaktır.

Peux-tu m'aider à faire la vaisselle?

- Sen bulaşıklari yıkamada bana yardım edebilir misin?
- Bulaşıkları yıkamama yardım edebilir misin?

Pour ta punition, tu feras la vaisselle.

Ceza olarak bulaşık yıkayacaksın.

- Elle débarrassa la vaisselle de la table après dîner.
- Elle débarrassa la vaisselle de la table après déjeuner.

O, yemekten sonra masadan yemekleri temizlendi.

Elle vient de finir de faire la vaisselle.

Bulaşıkları yıkamayı henüz bitirdi.

Ça lui était égal de faire la vaisselle.

O, bulaşıkları yıkamayı umursamadı.

Bob faisait la vaisselle à ce moment-là.

Bob o zaman bulaşıkları yıkıyordu.

Elle est en train de faire la vaisselle.

O, bulaşıkları yıkıyor.

Après avoir fait la vaisselle, je la rince.

Bulaşıkları temizledikten sonra, ben onları durularım.

J'ai cassé un verre en faisant la vaisselle.

Bulaşıkları yıkarken bir bardak kırdım.

Il manque un lave-vaisselle dans la cuisine.

Mutfakta bir bulaşık makinesi yok.

Est-ce que le lave-vaisselle a fonctionné ?

Bulaşık makinesi çalıştı mı?

- Je ferai la vaisselle.
- Je ferai la plonge.

Ben bulaşıkları yıkayacağım.

À qui le tour de laver la vaisselle ?

Bulaşıkları yıkamak için kimin sırası?

Elle était en train de laver la vaisselle.

- O, bulaşıkları yıkıyordu.
- Bulaşıkları yıkıyordu.

Le lave-vaisselle de Sami ne fonctionnait pas.

Sami'nin bulaşık makinesi çalışmıyordu.

Après avoir fait la vaisselle, j'ai regardé la télévision.

Bulaşıkları yıkadıktan sonra televizyon izledim.

Il faut acheter du savon pour laver la vaisselle.

Tabakları yıkamak için sabun satın almak zorundayız.

- Je fais la vaisselle.
- Je vais laver les plats.

Ben bulaşıkları yıkayacağım.

C'est au tour de Tom de faire la vaisselle.

Bulaşıkları yıkamak için Tom'un sırası.

Ce n'est pas juste. J'ai fait la vaisselle hier.

Bu adil değil. Dün bulaşıkları ben yıkadım.

As-tu réussi à faire fonctionner le lave-vaisselle ?

Bulaşık makinesini çalıştırabildin mi?

Tom a laissé de la vaisselle sale dans l'évier.

Tom bazı kirli bulaşıkları lavaboya bıraktı.

Quelque chose ne va pas avec le lave-vaisselle.

Bulaşık makinesinde bir sorun var.

Elle casse une assiette chaque fois qu'elle fait la vaisselle.

O her bulaşık yıkamada bir tabak kırar.

Je ferai la vaisselle puisque tu as fait la cuisine.

Yemeği sen pişirdiğin için, bulaşıkları ben yıkayacağım.

Je balayerai le sol tandis que tu fais la vaisselle.

Sen bulaşıkları yıkarken ben yeri süpüreceğim.

C'est ton tour de faire la vaisselle. Je l'ai faite hier.

Bulaşıkları yıkama sırası sende. Dün ben yıkamıştım.

Tom ne lave pas la vaisselle. Il laisse cela à Marie.

Tom bulaşıkları yıkamıyor. Bunu Mary'ye bırakıyor.

Je ne peux pas rincer la vaisselle. Il n'y a pas d'eau.

Bulaşıkları durulayamıyorum. Su yok.

La vaisselle est une chose que je n'apprécie pas vraiment de faire.

Bulaşık yıkama gerçekten yapmaktan hoşlanmadığım bir şey.

Je ne fais jamais la vaisselle à moins qu'on me le dise.

Bana söylenmedikçe asla bulaşıkları yıkamam.

Ce lave-vaisselle est trop grand. Il ne rentre pas sous le comptoir.

Bu bulaşık makinesi çok fazla büyük. Tezgahın altına sığmayacak.

Tom a rincé les assiettes et les a mises dans le lave-vaisselle.

Tom bulaşıkları duruladı ve onları bulaşık makinesine koydu.

J'ai une rougeur sur les mains à cause du détergent pour lave-vaisselle.

Ellerimde bulaşık makinesi deterjanı döküntüsü var.

- Pouvez-vous m'aider à faire la vaisselle ?
- Peux-tu m'aider à faire la vaisselle ?

Bulaşık yıkamada bana yardımcı olabilir misin?

- Tom vient de finir de laver la vaisselle.
- Tom vient de finir de laver les assiettes.

Tom bulaşıkları yıkamayı henüz bitirdi.

Chérie, quand tu reviendras, ne t'inquiète pas, tout sera fini, la vaisselle, le repassage, tout ... Tu n'auras plus qu'à prendre un bon bain et venir te glisser sous les draps.

Sevgilim, endişe etme. Döndüğünde her şey hazır olacak - Bulaşıklar, ütüleme, her şey... Güzel bir banyo yapmaktan ve kendini kurulamaktan başka bir şey yapmak zorunda kalmayacaksın.